"Sana zarar vermek isteseydim o gece o ucubelerle beraber senide yok ederdim." katkısız ben tehlikeliyim sinyallerini barındıran ses tonu kızı sarmalarken kendine çekerek burnunu Camelia’nın pürüzsüz boynuna değdirdi. Kızın kokusunu içine çekerek sıkıca sarıldı.
"Sana zarar vermeye çalışanları parçalara ayırırım. Bu kendim olsam bile."
*Camelia.
Sözcükler beynimde yer edinirken Clark’ın güçlü ve son derece güvenli kollarında olmanın huzurunu yaşıyordum. Evet, doğru. Huzur. Öyle ki kanımda koşuşturup tüm bedenime aheste aheste yayılırken ne tür bir belada olursam olayım korkudan eser kalmazdı kalbimde. Ne kadar korkunç, güçlü hatta çocukken o korktuğum fantastik yaratıklar olsa da Clark yanımdayken hiç birinden korkmazdım. Korkunun da çeşitli türleri vardır hayatta. Bu; kaybetme korkusu, yalnızlık ya da sevmekten korkma… Çeşitleri sıraya geçmiş akıp giderken ben bunların bir tanesini bile hissetmiyordum. Çırpınmaların derin hıçkırıklarla taçlanırken daha da sarıp sarmaladı narin bedenimi. Clark ile geçen bu birkaç günü hayatımda değerlendirmeye kalkışsam yaşamım boyunca böyle rahatlık görmemiştim. Evet, bazen param olmuştu hatta sevgilim olacak adam sırf beni yatağa atmak için pahalı hediyeler vermekten de geri kalmamıştı. Burnumu çekerek Clark’ın kollarından sıyrıldım. Şaşkın bakışlarla gözlerime bakmaya devam ederken masum bir şekilde gülümsedim.
"Ben… Ben senden korkmuyorum.. O dediklerin her neyse sen yanımda oldukça güvendeyim ama… Ama neden benim peşimdeydiler?" sorduğum soru ile kaşları çatılırken vereceği cevaba odaklanmıştım.
"Pekâlâ," dedi düşünceli bir şekilde başını sallarken. "Her şeyi anlatacağım sana…"
Birkaç dakika sonrasında geniş salonunda karşılıklı olarak oturuyorduk. Meraklıydım ama bana anlatacaklarını öğrendikten sonra ne gibi bir tepki vereceğimi bilmiyordum. Gözlerimi kırpmadan ona bakmamdan rahatsız olmuş gibi kıpırdandı.
"Böyle gözlerini kırpmadan bakmaya devam edersen kuruyup kalacaksın." dedi alaycı bir tonda. Gülümsedim. Haklıydı da, gözlerim bana sinyal vermek adına alev alev yanarken acıyla yumduk gözlerimi. Bir kaç damla yaş yanağımda süzülürken gülümsemeye devam ettim.
"Bak senin yüzünden oldu." diye takıldım. Üçlü koltukta tek başına oturuyordum ve Clark yanıma çektiği tekli koltukta oturuyordu. Sıkıntılı hali gözümden kaçmazken uzanıp elini tuttum. "Tamam, vampir isen kanımı içmene müsaade edebilirim."
Sessizlik… Aldığım cevap yalnızca sessizlik olmuştu. Clark’ın bakışlarında boşluktan başka da bir şey yoktu.
"Şaka yapmıştım." dedim elimi geri çekerken.
"Kan emmiyorum ben." diye çıkıştı birden bire.
"Şaka," dedim tekrardan, Clark’ın bakışlarından söylediklerimden pekte hoşnut olmadığını anlamıştım.
"Bak… Sana her şeyi anlatacağımı söyleyeceğim hakkında bir şeyler dedim fakat anlatacaklarımı kaldırman mümkün değil o yüzden birkaç şey söyleyip bu konuyu kapatmanı istiyorum." Sessizce bekledim. Anlatacaklarını ya da anlatmaması gereken şeylerin ne olduğunu beklersen sessizdim. Benden bir hareket beklercesine baktı gözlerime. Usulca başımı salladım. Koltuğundan kalkarak ayakta boş boş dikildi ardından kararsızca yanıma benden fazla uzak olmasa da bir kişinin oturacağı boşluk kadar mesafe bıraktı.
"Camelia." adım dudaklarından dökülürken kendimi çok farklı hissediyordu. Bir şeyler son derece tanıdıktı ve bu his hücrelerimize kadar işlemişti. Bakışlarımı dudaklarından gözlerine çevirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Varisi
FantasyEn masum olan can alırken, en korkulan can verecekti. -Nurhayat Turna .. Kronolojik Sırayla Yayınlanma Tarihleri; 28 Kasım 2011 - FKS Öykü Kulübü 30 Kasım 2012 - Hikayeler. 15 Temmuz 2014 - Hayat-I Roman 29 Ekim 2014 - Wattpad