"Korkma küçük kız. Bu sefer senin ölmene müsaade etmeyeceğim."
Sesler birbirinden ayrıştırırken Camelia ne olduğunu kavradı. Kollarında olduğu adam Sedit’ten başka biri değildi. Yutkundu korkuyla. Boğulma tehlikesini atlatmıştı ama ölüm hala ensesindeydi. Karanlık her an biraz daha gücünü emerken tükenmemesi için umut ediyordu.
"Ölmeyeceğim ama sen… Sen." Sedit’in dudakları acımasız bir şekilde kıvrılırken gözlerinin parlaması kalbinin buz tutmasını sağlamıştı.
"Sadece," duraksayarak başını yana yatırdı. Camelia’nın ayağa kalkmasını sağlayarak kollarını beline sarılı şekilde ayakta dikilmeye başladılar.
Clark gördükleri ile kasılırken tehlikenin az çok farkındaydı. Aklına gelen yeni bir planla bakışlarını yanında duran kadına çevirdi.
"Hala bir şey demedin." diye mırıldandı sessizce. Camelia dolgun kırmızı dudaklarını yalarken bakışları ileride sarmaş dolaş duran ikiliye takıldı. Biricik babası çok sevgili aydınlık kızına veda ediyordu. Alaycı bir şekilde gülümseyerek bir adımla adama yaklaştı. Şimdi aralarında çok az bir mesafe vardı. Burun buruna duruyorlardı.
"Sana şunu söylememe izin ver sevgilim." uzanarak dolgun dudaklarını adamın sıkılı dudaklarına sürttü.
Camelia şaşkınlıkla bakakaldı genç adama. Sedit o kadar yaşına rağmen genç görünümü koruyordu. Neden olduğunu bilmediği bir şekilde gevşedi bedeni. Çok sonra acı gerçek aklına dank etti. Bakışları Clark'a kaydı. Karanlığın temsilcisi kendi kötü yanı sevdiği adama sarınmış bir şekilde dururken içi cız etti. Aşkla dolu kalbi bu görüntüyü hazmedemezken korkuyla nefesi tuttuğu fark etti. "O... Ölecek mi?" diye fısıldadı Sedit'e. Genç adam başıyla onayladı kendisini. "Evet," dedi adam alaycı bir tavırla. Sonra güçlü omuzlarını silkeleyerek dudaklarını büktü. "O kazanamayacak ve ölecek."
Clark’ın kafasında türlü oyunlar dönüyordu. Bir fırsatı olsa da Camelia’nın dikkatini dağıtsa diye düşündü. Fırsatı yaratan ise iyi Camelia oldu.
"Sen neden bu kadar gaddarsın! Benim de babamsın sen, bende senin kızınım. Ölmemi isteyemezsin. Neden istersin ki?" gözleri akmayan yaşlarla parıldarken kararlı bakışları Sedit’in üzerine kenetlenmişti. Sedit son derece kendinden emin bir duruş sergiliyordu. Yıkılmaz bir dağ gibi kadının karşısında dikiliyordu.
"Kızım olman bir şeyi ifade etmiyor. Siz çocuk iken bile zıttınız ve ben sizi bir arada tutmakta zorlanırdım. Annenizin sihri ile tek bedene sıkışmak durumunda kaldınız. Sen aşık olup bu adamı kıçına takmasaydın hak ettiğin değeri alırdın benden." Adam kızgın bir ifade takınarak tepeden baktı kadına. Camelia birkaç adım gerileyerek gözlerini kıstı.
"Sen her zaman böyle kibir içerisindeydin. Annemi kandırdığın gibi beni kandırıp kendi safına çekemediğin için böyle davranıyorsun bana. Ama ölmeyeceğim bu sefer, ölsem de tekrar bir beden bulup sevdiğim adama sahip olacağım."
Sedit'in eli genç kadının yanağında patladı. Bedeni sinirle yanıyor öfke arsenik misali bedeninde dolanıyordu. Sinirle burnundan solur duruma gelmişti neredeyse. Hem bir iyi Camelia tarafından!
"Anneni kandırmadım." diye mırıldandı ve sanki bunu demek ağzının tadını bozmuş gibi yüzünü buruşturdu.
Camelia sinirle kaşlarını çattı. Aynen öyle olmuş babası dediği bu adam annesini kandırmıştı işte!
Camelia beklemediği tokatla başı sağa doğru savrulurken yanağının sızısı kalbine işlemişti. Genç kadın kendine erken gelerek öfke ile baktı adamın gözlerine.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Varisi
FantasyEn masum olan can alırken, en korkulan can verecekti. -Nurhayat Turna .. Kronolojik Sırayla Yayınlanma Tarihleri; 28 Kasım 2011 - FKS Öykü Kulübü 30 Kasım 2012 - Hikayeler. 15 Temmuz 2014 - Hayat-I Roman 29 Ekim 2014 - Wattpad