Bela...
Dört harf ve iki heceden oluşan sıradan bir kelimeydi. Oysaki içerdiği anlam sayısız uğursuzlukları bir arada barındırıyordu. Karanlığın sarıp sarmaladığı dünyana kötülerin olduğunu çok iyi biliyordu Camelia ama kötülerden daha da kötülerin olduğunu hiç düşünmemişti. Kendilerinden farklı ve bir o kadarda doğaüstü güçlere sahip kötülerdi. Dünyanın bu yüzünü hiç görmemişti genç kız. Neler olduğuna anlam veremiyordu Camelia, niye böyle bir belanın kucağına düşmüştü. Hiç bilmiyordu. Aradan geçen bir haftada neler değişmişti... Sakin olarak var saydığı dünyasında. Düşünmekten artık yorulmuştu. Beyninde fink atan kelimeler bir araya gelerek aynı cümleleri kuruyordu.
'Karanlığın Varisiyim!' Bu iki kelime beyninin duvarlarına çarparak geri dönüyordu. Derin bir nefes alarak gözlerini sıkıca yumdu. Sabah erken kalkmasına rağmen hala yatağından çıkmamıştı Camelia. Gördüğü rüyalarda tuz biber oluyordu. Anlamını araştırmayı kafasına koysa da korkusundan bir şey yapmak istemiyordu. Gördüğü rüyaların geneli çıktığını yabana atmazsa bununda çıkma olasılığı yüksekti.
Yatağından uyuşukça kalktı, ayaklarını sürüyerek banyoya girdi. Aynadaki yansımasına kısa bir bakış atarak musluğu açtı. Avuçlarına dolan soğuk suyu hızla yüzüne çarptı. Uykusu yok olmuş ve kendine azda olsa gelmişti. Yüzünü kuruladıktan sonra aynı uyuşuklukla odasına geri döndü. Yatağını düzelterek üzerini değiştirdi. Nedense ev çok sakindi. Deyim yerindeyse çıt çıkmıyordu. Odasından çıkarak salona baktı ama Clark yoktu. Camelia merakla erkeğin kaldığı odaya baktı. Yatağı hiç bozulmamıştı. Belli ki ya erken kalkmış ve etrafı düzeltmişti ya da gece hiç uyumamıştı. Odadan çıkarak tekrar salona döndü. Normalde dışarı çıktığı zamanlar genç kıza not bırakırdı. Nereye gittiğini haber verirdi fakat şimdi durum tam tersiydi. Sıkıntıyla iç çekerek mutfağa yöneldi. Clark'ın genç kızı bulmasının üzerinden dört hafta geçmişti. Birbirlerine alışmışlardı da en azından bu durum Camelia için geçerliydi. Başını iki yana sallayarak buzdolabının kapağını açtı. Aradığı bir şey vardı ama ne olduğunu Camelia da bilmiyordu. Derin bir nefes alarak dolaptan kahvaltılıkları çıkarmaya başladı. Mutfak masasına gelişi güzel koyarak dolabın kapağını kapattı. Dalgın bakışları boşluğu kaydığı sıra güçlü bir çığlık attı.
"Tanrım… Clark, sen kafayı mı yedin..." Genç adam gözlerini kırpmadan genç kıza bakıyordu. Camelia elini kalbine koymuş hızlı olan nefesini kontrol altına almaya çalışıyordu.
"Sakin ol melek." Clark sakin adımlarla Camelia'nın yanından geçip tezgâha elindeki paketleri bıraktı. " bu kadar korkacak bir şey yok. " ses tonu takındığı tavır gibi sakindi.
"Bir anda karşıma çıkınca boş bulundum." dolabın kapağını kapatarak masaya yaydığı kahvaltılıkları titiz bir düzenlemeye soktu. "Nereye kayboldun sen, evin her yerinde seni aradım. Ama yoktun!" işini bitirdikten sonra arkasını dönerek kendini izleyen adama baktı.
Düşünceli bakışlarla genç kıza bakıyordu Clark, kafasında bir şeyleri yerine oturtmaya çalışır gibi bir hali vardı. Camelia derin bir nefes alarak gözlerini kırpıştırdı."Neler oluyor? Bir sorun mu var?" merak içinde sorusunu sormuştu. Erkeğin cevap vermediği her saniye merakı büyük bir hızla tırmanıyordu.
"Melek konuşmalıyız, kahvaltını bir an önce yap." Clark aldıklarını dolaba yerleştirdikten sonra Camelia’nın sevdiği poğaçaları masaya koydu. Camelia bir şey demedi, diyecek bir şeyleri yoktu. Artık alışmıştı erkeğin garip tavırlarına. Bir an geliyordu çok sıcak ve içten davranıyordu başka bir anda ise tanımadığı bir adama dönüşüyordu. İki yabancı gibi aynı evde yaşıyorlardı. Aslında bakılırsa iki yabancı idiler tek farkla. Birbiri için çarpan kalpleri dışında yabancıydılar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Varisi
FantasiaEn masum olan can alırken, en korkulan can verecekti. -Nurhayat Turna .. Kronolojik Sırayla Yayınlanma Tarihleri; 28 Kasım 2011 - FKS Öykü Kulübü 30 Kasım 2012 - Hikayeler. 15 Temmuz 2014 - Hayat-I Roman 29 Ekim 2014 - Wattpad