"Aniden gözlerim doldu yağmur damlalarıyla, nefes alırken bile seni görüyorum. Aşkın; kiraz çiçekleri gibi açıp solduğu doğru sanırım. Rüya sanki bu, havai fişekler gibi yandık fakat sadece küllerimiz kaldı."
....
Şaşkınlıkla yüzüne bakakalmış bir şekilde bakarken sırıtarak geri çekilip ayağa kalktı.
"Ne bakıyorsun? Adını söylemedin bende tahmin ettim. Doğru değil mi?"
Soru sorar gibi yüzüme bakıyor aynı zamanda karaladığı defterini kapatarak kalemleriyle birlikte eline alıyordu.
"Hadi yürü." diyerek sınıfın kapısına doğru ilerlerken transa girmiş halimden çıkmayı başararak önüme döndüm. Tahmin mi etmişti? Adımı... Tanrı aşkına dalga mı geçiyordu benimle?
"Hey!"
Seslendiğini işittiğimde yerimde irkilmem bir oldu. Hala kendime gelememiştim. Çünkü bu yaptığı saçmalıktı. Adımı doğru tahmin etmese bile beni gerçekten tanıyormuş gibi davranıyordu. Fakat söylediği isim ismimle oldukça benzerdi.
Anlayamıyordum, benimle oyun mu oynuyordu?
"Hadi." diye ısrarla seslenmeye devam ederken hızla yerimden kalkıp eşyalarımı gelişigüzel kucağıma alarak çantamı da omzuma asıp peşinden ilerlemeye başladım.
"Bana kendin diyorsun hala orada oturuyorsun." dediğinde sadece arkadan görünen saçlarına birkaç saniye bakıp yeniden önüme döndüm. Ona bakarken bile korkudan atan kalbimi dinginleştiremiyordum.
"Konuş istersen."
Aniden durmasıyla başım göğsüne çarparak durdu adamlarım. Kendimi geriye çektiğim an bakışlarım yüzüne doğru çıktı. Hala aynı aptal sırıtmasıyla bakıyordu yüzüme.
"Senin gibi biriyle hala nasıl aynı projeyi aldım anlamıyorum."
Yeniden önüne dönerken saniyeyle idrak ettiğim sözlerine karşı sinirle peşinden ilerleyip kolundan tuttum.
"Sözlerine dikkat et."
Tepkime karşı havalanan kaşlarıyla yüzüme bakan gözleri tuttuğum koluna çevrildiğinde elimi kendime çekerek, "Sessiz kalıyorsam seninle konuşmak istemiyorumdur. Bunu anlayacak aklın yok mu?" dedim sert çıkan ses tonumla. Yüzündeki alaycı ifade saniyesinde değişirken gözlerimi yüzünden devirerek kimya laboratuarına ilerlemeye başladım. Beni sinir etmek hoşuna gidiyordu umarım zevk almıştır. Aptal.
Boş koridorda yankı yapan ayakkabı seslerim dışında bir ses yokken onun duyduğum gür sesi adamlarımın durmasına neden oldu.
"Kendini ne sanıyorsun sen?!"
Sözleriyle ona döndüğümde oldukça sert bir ifadeye bürünen yüzünden ürkmüştüm. Saniyeler sonra aramızdaki mesafeyi sıfıra indirerek ayakkabı uçlarının ayakkabı ucuma çarpmasıyla geriye sendelemek zorunda kaldım.
"Çok akıllı olduğunu mu?"
Çatılan kaşlarıyla yüzüne yakın olan yüzümü incelerken sessizce onu izlemeye devam ettim çünkü konuşursam daha da öfkelenecekti. Biliyordum, öfkesini kontrol etmekte her zaman zorlanırdı.
"Sakin ol istersen." dedim bakışlarımla etrafı göstererek. "Farkındaysan okuldayız."
Öylece yüzüme bakmayı sürdüren bakışları başını aşağı egmesiyle yüzümden çekildiğinde sakin kalmaya çalışarak derin bir nefes verdim. Fakat bu nefesim aniden tuttuğu kolumla yarıda kesilmişti.
"Sabrımla oynama. Canımı sıkmaya başladın."
Sert tuttuğu gibi sert bırakması yeniden sendelememe ve sırtımı duvarda asılı olan tabloya çarpmama neden oldu. Acıdan sıkıca gözlerimi kapatarak başımı aşağı eğerken kısa sürede dibime gelişi ve kulağıma bıraktığı ürpertici fısıltısıyla beynimden vurulmuşa dönmüştüm.
"Yoksa... adın dışında birçok bilgini ortaya dökerim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tear |myg| [Tamamlandı]
Roman pour Adolescents"Aynı hayali kurmuş olsakta o hayal, hayal olarak kaldı sonunda. Kalbim zaten paramparça, yakıp küle çevir. Böylelikle ne acı ne pişmanlık, hiç biri geriye kalmasın."