YIKIM

153 10 2
                                    

Kulaklarımı kapatıp onları duymamaya çalışıyordum. Sorun her ne ise ben halledebilirdim yeter ki onlar kavgayı kessinlerdi. Tek istediğim şey bir parça huzurdu. Ama annem ve babam, her zamanki gibi birbirine girmiş, sadece birbirlerini kırıyorlardı. Ve ben, o kavgalar büyümeden - büyümeden kastım, birbirlerine bıçak çekmeden- onların arasına girmezdim. Sadece yoklarmış gibi davranmaya çalışırdım.

O zaman ki çocuk aklım ile bunun doğru olduğunu sanırdım. Halbuki değildi ve ben bunu o zamanlar anlayamamıştım.. ama evden de hiçbir yere gidemezdim. Tıpkı annemle babamın gidemeyeceği gibi.. çünkü dış dünya, çok daha tehlikeli olabilirdi. Daha o yaşlarda bunun farkındaydım.. herkesin bir hayali vardı çocukken. Benimkisi ise bir gün bu evi terk edip gidebilmekti... çoğu insan, üniversite de istediği bölüm ile ilgili hayal kurar. Ama istatiksel olarak, sadece % 10 üniversite de istediği bölümü kazanabilir.. ve benim gibi bazıları ise geleceğine yön verecek olan mesleği, çok daha önceden seçer veya seçmek zorunda kalır. Daha sonra ise pişman olur. Geri donebilen geri döner bu karardan ama donemeyn 40-45 senesini hergün nefret ettiği o işi yaparak geçirir..

Ben, hangi gruptaydım bilmiyorum.. acıdan kaçmak için daha daha çok acı göreceğim bir yeremi gelmiştim. Yoksa onu sevmek yasak olsa bile , canımı yakla bile bu hayatta en sevdiğimin yanında olmak için mı seçmiştim bu mesleği ? Ya da artık daha fazla başkalarına muhtaç olduğum için her türlü şeye katlanmaktan biktiğım için mı ?

Ya da artık ne önemi vardı ki ? Muhtaç olmamak için desem, artık yürüyemediğim gerçeği beni yanlış tercih yaptığım konusunda destekliyor cunki artık gerçekten birine muhtacım. Bu da trajikomik bir hal oluyor çünkü bu işe girisme sebebim zaten muhtaç olmamak istemem.. çok mu karışık oldu acaba ?

Elimde olmadan, beş ay önce uyandığım bu hastane bahçesinde, oturduğum bir engelli sandalyesinde kahkaha atmaya başladım. O kadar çok gülüyordum ki insanlar benden korkmaya başlamıştı farkındaydım.. ama bu kahkahalar mutluluk kkahkahaları değildi.. artık olay müdahale etmek istediklerini düşünüp yanıma bir hemşire yolladılar.

"Iyi misiniz hanım efendi ?"

Diye soran hemşireye bakmadan gülmeye devam ettim. Hatta daha da çok güldüm. Biraz bozulsa da , devam etti.

"Neye gülüyorsunuz böyle ?"

Diyerek diretti. Ama ben onu umursamadım. Yine.. artık karnıma giren ağrılar sonucu, sustum ama tebessüm etmeye devam ettim. Kadın, inadına başımda beklemeye ve daha kötüsü konuşmaya devam etti.

Bahsettiği saçma sapan konulara müdahale etmedim. Çünkü, söylediğim en ufak bir şeyden psikiyatrım bir şekilde haberdar oluyordu... yok hala yaşıyormuşmuşum da hiçbir şey için geç değilmişmişde... kime göre yasiyordum acaba ? Ben tekerlekli bir sandalye de otururken, belki de hiçbir şey hak etmeyen, kötü kalpli berbat bir sürü insan yürüyordu.. isyan etmek fayda vermezdi doğru.. ama artık yorulmuştum. Çevremdeki herkesin davranışları değişmişti.. ben, onların gözünde de eski ben değildim artık. Kimseyle konuşmuyor, zamanımın çoğunu geçmişi dusunerek geçiriyordum. Hergün Çağın ve Arya birlikte geliyor, sanki üçümüz konuşuyormuşuz gibi sohbet ediyor, benden bir tepki gelmeyince bana kızıp gidiyorlardı. Sonra yanıma Uğur geliyordu hergün gizlice.. ağlayıp sızlıyordu gidiyordu. Ama o.. o hiç gelmiyordu.. onu bekliyordum tam beş aydır.. ama aramamıştı bile..kimse bana onu anlatmıyordu. O nu o kadar çok özlemiştim ki...

Dayanamayıp yine kahkaha atmaya başladım. Hemşire bana yine deliymisimgibi baktı. Sanki delirmemişim gibi konuştum pardon... o sırada yanıma 17 18 yaşların da tatlı bir kız geldi. Hiçbir şey demedi ve banka oturdu. Ben artık korkup gider diye düşünürken konuşmaya başladı.

KAN VE ADALETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin