Katil Geri Dönüyor...

55 3 0
                                    

Açılan kapı ile, makinalara bağlı kızı gördü. Aklında kalan sağlıklı görüntüsünün tam tersiydi artık genç kız. Refik gözlerine inanamadı. Yaşaması bile bir mucizeydi.. 




''Hastayı fazla yormayın lütfen.''


diyen hemşireye başını anladığını belirtircesine hafifçe salladı. Hemşire, arkasını dönüp nöbet tuttuğu yere doğru ilerleyip masasına oturdu. Derin bir nefes alıp arkasını dönüp Burcu'nun yanına doğru ilerledi. Sessizce elini, avuçlarının içine alıp ne diyeceğini düşündü. Çağın'ın yanından kalkıp bir hevesle buraya gelmişti evet doğru ama ne diyeceğini bilemiyordu şimdi. Sadece özür dilemek geçti aklından. O kadar büyük bir stres altındaydı ki aslında  hiçbir şey düşünememesi gayet normaldi.


''Özür dilerim, her şey için. Artık belki de bir işe yaramaz, biliyorum ama... ama af dilemekten, özür dilemekten başka şansım kalmadı..''


diye fısıldadı eğer ona bağlı olan makinalarda olmasa yaşam belirtisi göstermeyen genç kıza..  ortamdaki derin sessizlik sinir bözucuydu. Sadece makinaların sesleri hakimdi ortama.






''Artık çıkmanız lazım..''






diyen hemşire ile dalmış olduğu düşüncelerin arasından sıyrılmış, ortamdaki sessizlik bozulmuştu.




''Tamam.'' 


diye kestirip attı ve beklenti içinde olan hemşireye sırtını döndü yeniden. Sonra avuçlarının içindeki ele minik bir öpücük kondurup bir süre daha bekledi. Herhangi bir tepki için.. ama beklediği tepki gelmeyince artık çıkıp genç kızı dinlenmeye bıraktı. Kapıya doğru ilerlemeye başladı. Dışarı çıkmadan bir kez daha dönüp genç kıza baktı. Yine bıraktığı gibiydi.  Yakıştıramıyordu Burcu'ya böyle bir görüntüyü. Her zaman gülümseyen yüzü solmuş, dudakları kuruyup çatlamıştı. Sonra tekrar gerisin geri geldiği yere geri döndü, kendini bir an önce dışarı atması gerekiyordu çünkü. Daha fazla duramıyordu bu yerde. Her yerde hastalık ve ölüm kol geziyordu. Ve de yalnızlık...





--------


     Eski hayatının hortlakları sarmıştı dört bir yanını. Unutmaya çalıştığı, yüzleşmekten korktuğu her ne varsa bu gece ona saldırmaya çekinmiyordu belli ki. Suçluluk duygusu yeniden kabarmıştı. Bu kez aklına gelen her şey onu suçluyordu. Babası ile annesinin ayrılması bile...

Belki de daha 10 yaşında idi o zamanlar.. babasını bir kadın ile gülüşürken görmüştü kendi evlerinde.. annesi ile bile bu kadar samimi bir şekilde oturmuyordu babası... onu fark etmemişlerdi. Oda babasından çekindiği için sindiği köşeden çıkıpta kendisini göstermemişti. Ne yapacağını düşünürken babası ile o yabancı kumral kadın daha da ileri gitmiş, öpüşmeye başlamışlardı. Ali, bir süre donup kalmıştı ama sonra kendine gelip utandığı için o ikisine bakamamış, odasına gidip dolabına saklanmıştı. Aradan ne kadar zaman geçtiğini düşünüyordu ki, yan odadan sesler gelmeye başlamıştı. Duyduğu seslere anlam veremedi ama duymak istemediği için kulaklarını kapattı.  Bir boşluğun içine düşmüş gibiydi.  Babası ile o kadını düşünmekten delirmek üzereydi ki annesinin ona sarıldığını fark etti. Annesi, göz yaşlarını silene kadar ağladığının da farkında değildi. Seda ise babasının elini tutmuş, üçü de şaşkınlıkla neler olduğunu anlamaya çalışıyordu. Gözlerini kardeşinin üzerinden çekip babasının gözlerine baktı. Açık bir endişe çökmüştü babasının gözlerine. Ali anlamışti sebebini. Babası onları gördüğünü anlamıştı. Ayrıca annesinin Üzülmesinden korkmustu. Bu yüzden, oyun oynarken dolabın içine girdiğini ve orada uyuyakaldığını söyledi herkese. Babasının yüzündeki rahatlama açıkça görünüyordu. Tiksinmekten geri kalmadı Ali. Ama yine de kendisini bu olayı unutmak için zorladı. O, unutursa düzelir sanmıştı.. fakat,  yıllar sonra anladı ki onun susması babasına cesaret vermişti ve sonunda onları da terk etmişti. Midesi bulanıyordu o adamdan ve yanındaki "karım " dediği fahişeden. Yine de Uğur'u dışlayamamış, ve annesi ile babasının günahlarının bedelini ödediğini fark edince  bir abi olarak onu da bağrına basmıştı. Ne de olsa kendide iyi biliyordu insanın ebeveynlerini kendisinin seçemediğini...










KAN VE ADALETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin