NELER OLUYOR BÖYLE ?

280 11 2
                                    

---ARYA---

Burcu'nun ortadan kaybolması ile delirmiştik. Ilk işimiz Burcu'nun telefonundan gelen sinyali takip etmek olmuştu. Telefonu en son hastanedeyken sinyal vermişti. Daha sonra sinyal kesilmiş ve bizi iyice meraka düşürmüştü. Şu an savcıdan aldığımız izin ile asansörün kamera görüntülerini izlemek için hastaneye gidiyoruz. Gerçi zaten başkomiser ile diğerleri zaten hastanedeydiler. Çağın, bana acele etmemizi yoksa Refik'in her an birini öldürebilecek durumda olduğunu söylemişti.

Beni şaşırtan şey ise Uğur'un gayet sakin kalmasıydı. Onu br şey ile itham etmek istemem. Yani henüz. Ama sonuçta Burcu, onun ortağı gibiydi. Ve ortaklar birbirlerini bir süre sonra kardeş gibi görmeye başlardı. Kadın veya erkek ilişkileri ise daha çetrefilliydi.. ben Çağın vurulunca delirmiştim. Başkomiser ise Burcu ortadan kaybolunca delirmişti. Yani herkes birbiri için endişeleniyorken Uğur hep sakin kalmıştı. Belkide yapısı böyleydi. Ya da ne bileyim içindekileri dışarı yansıtmada berbat biriydi.. onu yıllardır tanıyordum fakat pek ısındığım ve sevdiğim biri değildi. Bana sempatik gelmezdi. Abisi için düşüncelerim ise başkaydı. O gerçekten iyi biriydi ve içindeki iyilik dışına da vurmuştu. Kısacası kardeşi ile konuşurken hissettiğim saydam buz kütlelerini hissetmiyor ve de o buz kütlesi nedeniyle tir tir titremiyordum. Nitekim abisinden fırça yesem bile içten içe kahkaha atıyordum. Zaten o 'güne çevirdiniz burayı..' lafı her kadın polisin dilindeydi. Başka biri dese sinir olurdum ama o deyince sadece gülmek geliyordu içimden..

"Komiserim. Geldik."

Memurlardan birinin seslenmesi ile boş bulundum ve hafifçe sıçradım. Ama çabuk toparlandim. Yanımdakilerin kapımı açmalarına fırsat vermeden ben arabadan indim. Oldum olası 'onun rütbesi benden yüksek onun köpeği gibi davranmalıyım'ı sevmemiştim ve her fırsatta d benden düşük rütbelilerin bunu düşünmelerinden kaçındırmaya çalışmıştım..

Hızlı ama bir o kadar da asil adımlarla yani asil olmasını umut ettiğim adımlar ile hastaneden içeri girdim. Danışmada bekleyen güvenlik görevlilerinin yanına ilerledim.

"Ben cinayet masası komiserlerinden Arya ÖZTÜRK. Savcılıktan aldığımız izin ile güvenlik kameralarınızı inceleyeceğim."

Adam başını sallayıp cevap verdi.

"Bende güvenlik şefi Murat YILDIRIM. Size yardım edeceğim. Bu taraftan..."

Adamın gösterdiği yoldan ilerlemeye başladım. Memurlar ve Muratta peşimden geliyordu.

"Bu kapıdan içeri gireceğiz."

Diyen adamı takip ettim.

Gösterdiği yere ilk ben girdim ve daha sonra da iki memur beni takip etti. Odanın içinde iki tane monitör vardı ve onlarda kapalıydı. Hiç pencere yoktu ve çok klostrofobik bir ortamdı. Güvenlik şefi, bize görüntüleri bir an önce göstermeye başlasa çok iyi olurdu. Arkamı döndüm ve o sırada adam, kapıyı üstümüze kapattı. Kilit sesini duymamlada afalladım. Ne oluyordu böyle ? Kapıya doğru koştum ve yumruk yaptığım ellerim ile kapiya vurmaya başladım. Bir yandan da bağırıyordum.

"Hey! Aç kapıyı. Sana diyorum hey!!"

Iki memur da yanımda ,kapıya yükleniyordu. Her ne kadr güçlu olsakta 3 kişi demir bir kapıya ne yapabilir dik ki?

O ikisini orada bırakıp başka bir çıkış aramaya başladım. Ama öncedende dediğim gibi ne bir pencere vardı ne de başka bir kapı... hala dikkatlice ortalığı tarayıp bir çıkış ararken gözüme havalandırma göründü. Havalandırma dan çıkabilirdik! Ya da sadece ben geçebilirdim. Hala kapıyla cebelleşen çocuklara seslendim.

KAN VE ADALETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin