ADELİNA'DAN
Gözlerimi açtığımda sabah olmuştu. Her yerim ağrıyordu, fena dayak yemiştim. Kollarımdaki ağırlığa çevirdim kafamı ve şok oldum. Uraz Bey'in burada ne işi vardı? Hem ben buraya nasıl gelmiştim?
Yerimde kıpırdanmamla Uraz Bey'in uyanması bir oldu. Kafasını kaldırıp gülümsedi.
"İyi misin?"
"Her yerim ağrıyor, üzerimden tır geçmiş gibi hissediyorum."
Suratı kasıldı ve gözleri daha bir koyulaştı. Sanırım sinirlenmişti ama bana belli etmek istemiyordu.
"Daha iyi olacaksın merak etme. Doktoru çağırmamı ister misin?"
"Hayır teşekkür ederim ama su içmek istiyorum."
"Aah tabi düşünemedim kusura bakma."
Su içmek için kalkmayı düşündüm ama göğsüme saplanan ağrıyla vazgeçtim. Uraz Bey başımı hafif kaldırarak kendisi içirdi suyu, sonra da peçeteyle dudağımın kenarını sildi. Bu adam neden ilgili davranıyordu böyle?
"Ben buraya nasıl geldim en son evdeydim?"
"Ee.. şeyy çantanı şirkette unutmuştun bende sana getirmiştim ama kapıyı açan olmadı. Güvenlik evde olduğunu söyleyince merak ettim kapıyı açtım bende. Böyle işte."
Beni o bulmuştu, en çaresiz hallerimi görmüştü ve ben gerçekten şuan utançtan ölmek üzereydim. Güçsüz olmaktan nefret ediyordum ama güçsüzdüm işte. Gözlerim dolmaya başlamıştı. Hamile kadınlar gibi neden sürekli ağlar olmuştum? Ege beni öylece bırakıp nasıl gitmişti? Ben onu canımdan çok severken o nasıl bu hale getirebilmişti beni? Ben hiçbir şey yapmamıştım ki. Sadece sevmiştim, ölürcesine sevmiştim. Bunların hiçbirini hak etmemiştim ki. Ağlamaya başlamıştım yine. Hıçkırarak ağlıyordum. Uraz Bey sessizce izliyordu beni. Her şeye ağlıyordum. Ailemin olmamasına, canımdan çok sevdiğim adamın beni bu hale getirmesine, patronumun beni böyle görmesine, güçsüzlüğüme...
Bir süre sonra sakinleşmiştim ve Uraz Bey hiçbir şey dememişti. Minnettardım ona beni kurtarmıştı. Beni her şeyden çok sevdiğini söyleyen adam bırakıp gitmiş, daha birkaç gündür tanıdığım patronum benim için endişelenmişti. Üstelik ben onun hiçbir şeyi değildim sadece çalışanıydım. Hayat ne kadar da kötüydü. Özellikle bana karşı. Savunmasızdım, tek başımaydım. Evde bana bakacak kimsem yoktu. Üzerimi bile kendim giyemeyecek durumdaydım ve benim bırakın kıyafetimi giydirecek elimden tutacak kimsem bile yoktu. Ne kadar da zavallıydım.
"Birkaç gün daha burada kalacaksın Adelina."
"Pe..peki."
"Açsındır ne yemek istersin? Hem bende baya acıktım."
"Aç değilim teşekkür ederim. Size de yeterince yük oldum kusura bakmayın lütfen Uraz Bey."
"Bir daha bunu duymamış olayım yük falan değilsin sen bana. Ben doktora uyandığını haber vereyim hemde yiyecek bişeyler ayarlayayım."
Uraz Bey odadan çıkmıştı. Çok düşünceli bir adamdı. Benimle ilgilenmek zorunda değildi ama ilgileniyordu. Sonuçta benim gibi binlerce çalışanı vardı adamın. Ege de benimle çok ilgilenirdi bir zamanlar. Yatmadan önce üzerimi örtmemi, kışın sıkı giyinmemi söyler dururdu. Sevdiğim yemekleri sevmeye çalışırdı. Mesela o biber dolmasından nefret ederdi ama ben seviyorum diye yerdi. Tabi sadece içini. Biberlerini benim tabağıma koyardı. Aynı şekilde ben de haşlanmış yumurtanın sarısını ona verirdim çünkü nefret ederdim, o da beyazından. Ne ara bu hale gelmiştik biz? Birbirini delice seven iki insan nasıl bu hale gelirdi? Ege beni seviyordu biliyordum ama hala anlamadığım şeyler vardı. Mesela Ege beni neden aldatmıştı? Neden dövmüştü? Aslında nedeni belliydi kaybetmeyi yedirememişti kendine. Ama aldatırken beni kaybedeceğini bilmiyor muydu? Ben sadakate çok önem verirdim bilirdi bunu. Güvenimi kaybedince bir daha hiç güvenemezdim bunu da bilirdi. Umursamadan aldatmıştı beni hem de Selin'le. Nefret ettiğim kadınla..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYATA DÖNDÜREN AŞK (Tamamlandı) #Wattys2015
RomantikCanından çok sevdiği kadını bir anlık şehvete kapılıp aldatan bir adamdı Ege. Güvendiği, hayatımın aşkı dediği adamın ihanetiyle derinden sarsılan bir kadındı Adelina. İlk görüşte aşık olduğu kadını hayata döndürmeye çalışan bir adamdı Uraz. Adelina...