3. Bölüm

680 81 26
                                    

Medya: Nil

"Nil sence de abartmıyor musun? Altı üstü sıyırdı."  Hafif vurmuştu araba Fatih'e ama yine de benim endişelenmemem için bir sebep yoktu. onunla çok iyi anlaşamasam bile onu kaybetmekten korkuyordum.

"Gözümün önünde çarpıldın Fatih ne sakin olması?"  Daha önce böyle bir şey yaşamadığım için fazla panik yapıyor olabilirdim ama yine de korkuyordum kardeşim için.  Tabii bunu onun bilmesine gerek yoktu. o beni hastanede tek başıma bırakırken bana acımayışını unutmamıştım ama yine de korkuyorum işte onun için.

"Tamam da keşke anneme 'anne Fatih'e araba çarptı kafası koptu en son bacağını hava da gördüm' demen biraz fazla değil miydi?" Abartmayı seviyordum. Ve kaosu.

"Az bile dedim. Beynini düşürmüşsün orda laflara bak." Bazen ablası ile nasıl konuşması gerektiğini bilmiyordu. Gerçi biz o zaman abla kardeş ilişkisi içerisinde bulunmuyorduk orası ayrı bir durum ama yine de saygı çerçevesini geçmemesi gerekiyordu.

"Kızım az önce sen ağlamıyor muydun başımda' Fatih sana bişey olursa ben naparım diye." Kardeşim için endişelendiğim durum doğruydu ama ya da abartıyordu şu anki durumu.

"Seni öldün sanmıştım o yüzden öyle konuşuyordum." Ufak bir araba kazasından ölmeyeceğini biliyordum ama ya da yararlanması bile canımı acıtıyordu. Belkide  sadece hastaneye gelmekten korkmuştum. geçirdiğim zor zamanlardan sonra bir daha hastaneye gelmek bu havayı solumanın bana zor geleceğini biliyordum. Ve öyle de olmuştu duvarlar üstüme üstüme geliyordu ve ben her burada durduğum saniyede eriyordum.

"Ölsem ağlamazsın yani." Şu an dalgasını geçtiğimiz konunun ciddiyetini bir kenara koyarak cevaplamak istiyorsum soruyu.

"Ne ağlıyacağım be. Dünyadan bir salak daha azalır işte ne güzel." Eğer Fatih ölse kendimi bir daha asla toparlayamazdım büyük ihtimalle. Ama bunu ona söyleyerek onun bir yerlerin kalkmasına izin vermeyecektim.

"Annemgili ara ve bana bişey olmadığını söyle, gelmesinler." Neden bu kadar vurdumduymaz bir çocuktu ki? Kendisi için endişelenmemizi istemiyor birilerinin ona değer vermesini çok görüyordu.

"Gelsinler ben gideceğim çünkü." Nereye gidip ne yapacağımı bilmiyordum ama büyük ihtimalle Ece'den durumun açıklamasını yapmasıni isteyecektim.

"Ah abla şu sol kolum çekiliyor bak bana birşey oluyor." Bu kadar yapmacık olmasaydı dediğinine inanabilirdim.

"Çenen çekilse keşke." Dediğimi anlamış olmalı ki gözlerini devirip saçlarını karıştırdı elleriyle.

"Nereye gideceksin beni burda bırakıp?"
Doğru. Nereye gidecektim ki? Ece'yle son bir kez daha konuşmam gerektiğini biliyordum. Ama bunu yapmak için hazır mıydım? Bilmiyordum. ihanet edişinden sonra bir kere bile konuşmamıştık daha doğrusu ben defalarca aramıştı ama ben açmamıştım.

"Şu hastane dışında her yere gidebilirim. Biliyorsun zamanında az çekmedim bu odalardan." Ona bahsettiğim şeyi anlamış olacak ki gülümseyip kafa salladı. Eskisen benim halüsinasyon gördüğümü sanarlardı. Ama onun öyle olmadığına bir türlü inandıramıyordum. Zor zamanlardı. Ama içimde daha kötü şeyler yaşayacağımı söyleyen iç sesim bencede haklıydı. Onca gecmişten sonra ne kadar düzgün bir gelecek olabilirdi ki?

"Seni üzmek için söylemedim. Gerçekten burda kendimi kötü hissediyorum." Yaşadığım durumu bilmediği için böyle dalgasını geçebiliyordu.

"Anlayabiliyorum." Dediğine sinirlenmiştim çünkü beni bu hastane kapatanlardan birisi de oydu.

"Hayır anlayamıyorsun." Diye bağırdım. Hep böyle derlerdi. Anlıyorum. Seni düşünüyorum derlerdi. Ama hiç bir bok bildikleri yaptıkları yoktu. O karanlık odalarda kimsenin beni görmeye bile gelmediğini söylediklerinde kulaklarıma dolan kahkaha sesleri benimle dalga geçiyordu. Ama bunu kime söylediysem oda farklı bir şey yapmadı. En son Ece. En son Ece'ye anlattım. Onu gerçekten yakınım gördüm. Yalan söylemez sandım. Sevgilimle aldatmaz sandım. En çok koyanda son söylediğim şeyi yapmasıydı.

Gelecekteki Geçmiş (Tamamlanıyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin