22. Bölüm

262 63 9
                                    

Savaş Karan...

Kimseden mesaj beklemiyordum. Hele de Nil'den hiç. Mesajı okuduğumda hiçbir bok anlamadığım için ben de ona bir mesaj yazmaya başlamıştım. Ama sonra bunun mantıklı bir fikir olmadığını anladığında yanına gidip konuşmak istedim. Sonuçta insanlar konuşa konuşa anlaşırdı. Ben Nil hariç herkesle döve döve alışıyordum. Dövmekten bahsediyordu mesajında da. Kim kimi dövmüştü ki? Benim birisini dövdüğümü söylüyordu. Benim Tuğçe'yi dövdüğümü sanıyordu. İyi de ben ondan ayrıldıktan sonra bir daha hiç konuşmamıştım bile. Yine herkese karşı kötülemişti kesin beni.

Bana inanmıştı. İnanmak istemediğini söyleyip bana inandığın söylemişti. Kendisi ile çelişiyordu. Benim yüzümden kendisi ile çelişıyordu. Ona bunu yaptıramazdım.

Defalarca aramama rağmen kapalıydı telefonu. Açmadığı her bir çalışta küfürler savuruyordum. Bu telefon neden kapalı olurdu ki? Salaktı. Hava kararmaya başlamıştı. Ve ben hâlâ şirketteydim. Aslında bir iş yaptığım yoktu, sadece evde sıkılıyordum.

Evinde de bulamazsam karakola bile haber vermeyi düşünmüştüm. Ama ben her bucak polisten kaçarken kendi ayaklarımla gitmem saçma olurdu.

Alya'dan Fatih'in evinin adresini aldıktan sonra arabayı son gaz oraya sürdüm. İlaçlarını da almamıştır kesin. Şuan aklımdan bin bir türlü düşünce geçiyordu, ama canımı sadece birisi acıtıyordu. Ya ona bir şey olduysa?

Kapısının önünde durdurdum arabayı. Işıkları yanmıyordu. İçimden bilmediğim, uydurduğum duaları okuyordum. Allah'ım affet, şu kızı bulayım cami yaptıracağım uyuşturucu paralarıyla. İronik.

Apartmanda merdivenleri çıkarken attığım her adım 0,25x hızıyla işliyordu sanki. Kapısını adeta kırarcasına çaldığımda da açmadılarsa evde olma gibi bir ihtimalleri yoktu.

"Nil sen ne ara bu kadar kas yaptın be!" Diye cırlayan Fatih şuan en son görmek isteyeceğim şeydi. Ne çirkin bir çocuktu bu. Salak kardeşim benim. Nil'i beklediğine göre de Nil evde değildi. Şuan Fatih'in ayak bağı olmasını istemiyordum. O yüzden ona Nil'in nerede olduğunu sormayacaktım.

"Alya burda mı?" Evet şu an Nil'den değilde Alya'dan endişelenmesini sağlamıştım.

"Hayır. Evde değil mi?" Dedi gözlerini direkt açarak.

"Yok ben eve gitmedim buranın yakınındaydim eğer o da sizdeyse onunla birlikte geçecektim eve." Niye yalan uydurdum 2 saniyede. Bu benim ata sporumdu.

"He yok gelmedi. " Dedi kapıyı yüzüme örtercesine. normalde bunu bana yapsaydı ağzını burnunu dağıtırım ama şu an daha önemli bir konu vardı. Nil yoktu.

Arabaya bindikten sonra Çağatay'ı aradım. Şuan sadece ona güvenebilirdim. O bunu halledebilirdi.

O da defalarca aramama rağmen açmadığı için Barış'ı aramaya karar vermiştim. İşim düştüğünde arardım onu. O da beni.

"Aklınız yeni mi yerine geldi?" Dedi direkt açar açmaz.

"Nil'in yerini bul." Dedim hemen konuya girerek. Şuan Nil'e ihtiyacım vardı. Nil'in de ilaçlarına.

"Neden?" Dedi umursamaz bir şekilde. Bu davranışlarından nefret ediyordum. Ama şuan bunu ona söylersem istediğimi yaptıramazdım.

Gelecekteki Geçmiş (Tamamlanıyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin