7. Bölüm

568 74 16
                                    

Medya:Savaş

                                                                         Nil Atay...

 
Bendeki bu şans varken horoz olsam hamile kalırdım. Annem eğer o kolyeyi bulmazsam beni horoz olmama gerek kalmadan hamile bırakırdı zaten. Öğrencinin boynunda taşıdığı altın kolyeyi düşürmesi... Tuvalete telefon düşürmekle yarışır. Ah, hayır yarışamaz. Ama her şartta bulmam lazımdı o kolyeyi. Lanet olsun o kadar çok yere gitmiştim ki nerede olabileceğini düşündüğümde bile sonunu sayarken başını unutuyordum. Ev, kafe, Eceler, taksi, depo... Eğer Ecelerde düşürseydim bana getirirdi zaten. Evde düşürmüşsem de annem bulurdu ve sıkıntı etmezdi. Taksi? Ah bilmiyorum. Depo? Umarım tuvalette düşürmüşümdür de depoda düşürmemişimdir. Şuan en son gitmek istediğim yer bile değildi. Hele de o aptal ordayken... Gitmeyecektim. Gitmemeliydim...

Şuan takside depoya gidiyordum. Evet bana defalarca aptal demişlerdi ve inkar etmiştim. Ama harbi dünyanın en aptal insanıydım. Sırf annemin katlinden kurtulmak için şuan onun olduğu yere gidiyordum. Belki gitmiştir? Evet gitmiştir. İnşaallah gitmiştir yani. Bindiğim taksi yanık kilotlu çorap kokuyordu. Bir dakika... Şuan saat 02.38. BEN ORAYA NEDEN SABAH GİTMİYORDUM?  'Çünkü sabah onu bulamazsın'  diye alt yazı geçti iç sesim. Kolyeden bahsediyorum tabiki. Yoksa kesinlikle sabah giderdim. Ama ya kolye ayaklanır bir yerlere giderse? Aman!

Kafamı kaldırdığımda depoya gelmiştik. Yine bıraktığım gibi sessiz ve ıssızdı. Ürkütücü duvarları bana oraya girmemem gerektiğini söylüyordu için sesimle birlikte.

"Beklememi ister misiniz? Issız olur buralar." dedi bana aynadan bakarken taksici.

"Evet 10 dakika sonra gelirim muhtelemen." 'Eğer 10 dakika içinde gelmezsem polisi arayın' diyecekken kapattım ağzımı.

"Tamam kızım." dedi taksici. En azından depoda ne yapacağımı sormadı. Zaten aklında bir şeyler belirmiştir. Kim gecenin bir yarısı boş bir depoya kolye aramak için gitmezdi ki? 'Her kolye düşüren taksiye atlayıp bir serserinin bulunduğu boş depoya giderdi zaten' dedi iç sesim. Neden hep haklıydı bu iç sesim?

Taksiden indikten sonra depoya doğru yürümeye başladım. inşallah orada değildir, inşallah orada değildir,  inşallah orada değildir, inşallah orada değildir. Hem oradaysa ne olacaktı ki? Ben sadece oraya kolye aramaya gidiyordum. Annemin ağzıma sıçmaması için.

Annem, keşke  sana son kez sarılabilseydim. Ama hissediyorum anne. Yaklaşıyorum sana. Az kaldı. Çok az...

Sadece 3 dakika daha bekleyemezdim değil mi? Sadece 3 dakika. Belki de iki. Beklemezdim tabii bende bu şans varken. Ne güzel gidiyormuş işte sadece 2 dakika. Cebine bir şey koyduktan sonra kafasını bana çevirdi. Tabii ben de koskocaman açılmış gözlerimi ona.

"Yine ne halt yiyorsun burada?" 'seni görmeye geldim.' demedim tabikide.  Takside içimden onca dua etmiştim sırf onu görmemek için.

"Bir şey arıyordum." Diye kafamı yere eğdim. Onun ne aradığımı bilmesine gerek yoktu eğer benden önce bulursa zorluk çıkartabilirdi.

"Gecenin üçünde mi?" Diye sordu kaşlarını kaldırarak. Anlaşılan ayılmaya başlamıştı. En azından şu an hiç de sarhoş gibi görünmüyordu.

Gelecekteki Geçmiş (Tamamlanıyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin