27.BÖLÜM

4.7K 163 3
                                    


Veeee 10K🎉🎉🎉 şerefine uzun bir bölümle karşınızdayım efendim. Şimdiden herkese keyifli okumalar. Kocaman öpüldünüz...


Omuzum yenilgiyle düşmüş bir şekilde "peki aslı senin dediğin gibi olsun madem beni ve bu ilişkiyi istemiyorsun peki. Artık seni zorlamayacağım ve böylelikle kimseyede bir şey açıklamak zorunda kalmayacaksın" dedim ve arkamı dönüp mekandan dışarıya çıktım. Aslı ne kadar arkamdan seslense, ağlasada umursamadan arabama binip hızla oradan uzaklaştım. İşte şimdi her şey Aslının istediği gibiydi...

ÖMER

Aslı ile o günden sonra hiç görüşmemiştik. Tabi bu onu özlemediğim anlamına da gelmiyordu. Tam bir haftadır ne yediğim yemekten ne içtiğim sudan zevk almıştım. Kendimi işlerime vermiş biraz olsun kafamı meşgul etmeye çalışmıştım. Ama sadece çalıştım çünkü özlem ve hasret her geçen gün ağır basıyordu...

Kısa süre sonra şirkete varmıştım. Arabayı otoparka park edip asansöre bindim. Asansördeki birkaç kişi beni görünce selam vermiş tekrar önlerine dönmüşlerdi. Bende her zamanki sert, taviz vermez halime bürünüp sadece kafamı sallamıştım. Asansör giriş katında durunca, O sırada kalabalık grup içeriye girmeye başlamıştı. Bu sıkışıklık ne kadar hoşuma gitmesede asansörden inemeyecektim. Tam herkes bindi derken o özlediğim, bir haftadır hasret kaldığım kadın girmişti içeriye. Onu görmek beni ne kadar heyecanlandırsada bir tepki vermemeye çalışıp ellerimi sıktım. Kaşlarım çatık bir şekilde ileriye bakmaya devam ettim. Bu durumun Aslıyı ne kadar üzdüğünü bilsemde geri adım atmayacaktım. Hatasını anlayacak bu ilişkiyi herkes öğrenene kadarda sürdürecektim.

Aslı bana baktıktan sonra gözleri dolu bir şekilde başını öne eğdi. Onu böyle görmek kalbime milyonlarca iğne batırılmaya eş değerdi. Ellerimi sıkmaktan parmak boğumlarım beyazlamıştı. Tam ne olursa olsun kırılmanın, incilmenin canı cehenneme değip Aslıya doğru bir adım atacağım sırada kapılar açılmış herkes çıkmaya başlamıştı tabi en önde Aslı kendini dışarı atmış hızlı bir şekilde ilerlemişti.

Mecburen adımım durmuş eski pozisyonuma geri dönmüştüm. Kendi katıma geldikten sonra sert adımlarla odama geçtim hemen. Masamın üzerine çantamı bıraktıktan sonra çeketimi askılığa asıp sandalyeme oturdum. Derin bir nefes alıp gerginliğimi üzerimden atmaya çalıştım. Elimi uzatıp biilgisayarın tuşuna bastıktan sonra açılmasını beklerken kapı çalmış, Zeynep elinde kahvemle birlikte içeriye girmişti.

Zeynep "Günaydın Ömer bey" dedi.

Bense sadece kafamı sallamıştım. Zeynep daha sonra kaldığı yerden devam etmiş bugün olacak olan programın bilgisi aktarıp çıkmıştı...

Her zamanki gibi yoğun bir gün beni bekliyordu. Yoğunluk bu durumdayken kurtuluş yolum olup biraz olsun düşünmemi engelliyordu.
Durmadan, aralıksız çalışmıştım. Ne zaman dinlesem, Aslının o üzgün yüzü aklıma gelip kahroluyordum...

İşlerime o kadar konsantre olmuştumki kapının çaldığını bile duyamamıştım. Bir an kapı açılıp "Süpriz ben geldim" diyen bir kadın sesi ilişti kulaklarıma. Ekrandan başımı kaldırıp çatık kaşlarla gelene baktım. Bakmamla çatık olan kaşlarım anında düzelmiş yüzümü koca bir tebessüm ilişmişti.

Gelen senelerdir görmediğim Atalay'ın kuzeni Işıldı. Işıl bizden bir kaç yaş küçüktü. Bizde bu yüzden onu korur, kollar, abilik yapardık. Uzun yıllardır yurt dışında eğitim aldığı için görüşememiştik. Şimdi ise onu karşımda görmek bana şimdiden iyi gelmişti...

Yüzümdeki tebessümle ayağa kalkıp Işılın yanına ilerledim.

"Oo bizim küçük büyümüşte beni ziyarete mi gelmiş? " dedim dalga geçerek. Işıl hemen sinirle gözlerini kızıp çemkirmeye başlamıştı "of ya bıktım artık bu kelimeden ben artık büyüdüm hem artık o küçük kız yok karşınızda" dedi inatçı bir şekilde burnunu havaya dikip.

ASLI TUTULMASI (TAMAMLANDI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin