3.BÖLÜM

386 23 6
                                    

Gözümü açtığımda karanlık beni karşıladı, yatağımdan halsizce kalkıp banyoya geçtim elimi yüzümü yıkadım kendime gelebilmek için, aynaya baktım 3  haftadır kendimi odaya kapatmıştım.

Elimden birsey gelmemişti kaybetmiştim, bu kadar erken pes edebilmişmiydim yürek sızım bana güvenmişti  ben neden kendime güvenmeyip hemen pes etmiştim.

Kendime kızdım bu kadar zayıf olmama pes edemezdim, yürek sızımın güvenini boşa çıkaramazdım.

Yangının üzerinden üç  hafta geçmişti o günden sonra şirkete gidememiştim bu yangın beni bir kere daha yakmıştı, Ömer baba ilgilenmişti herşeyle şirkete o gitmişti bir hafta boyunca.

Artık dönme vakti gelmişti yarın şirkete gidip devam edecektim kurtacaktım şirketi kararlı bir şekilde,odadan çıktım Ömer baba gelmek üzereydi  merdivenleri inip salona geçtim.

Çok geçmeden Ömer baba da gelmişti,

"Hoşgeldin baba"

"Hoşbuldum kızım" sesi yorgun geliyordu vicdanım sızladı onu bukadar yorduğum için.  

"Sen bir elini yüzünü yıka bende masayı hazırlatayım yemek yiyelim baba." diyip gönderdim Ömer babayı hemen Kübra ya seslendim.

"Kübra yemek masasını hazırlayın hemen"

Mutfaktan çıkıp gelen Kübra aceleci adımlarla mutfağa geri döndü. Yemek masasına ilerleyip sandalyeyi çekip oturdum.
Kızlar masayı hazırlarken hızlıca Ömer babada çoktan inmişti yerine otururken gözlerini bana çevirdi.

"Nasılsın kızım?"  anlayışlı bir tebessümle konuştu.

Bir kez daha kendime kızdım hemen vazgeçtiğim için Ömer babayı yanlız bırakmamam gerekiyordu.

"Ben iyiyim baba, özürdilerim ben, yani bu kadar erken pes etmemem gerekirdi" Büyük bir mahcubiyet ile konuştum gözlerimi kaçırarak.

"Kızım üzme kendini, ben burda ne için varım senin düştüğün yerde seni kaldırabilmek ve sana destek olmak için."

Ömer baba böyle konuşunca daha çok utanıyor ve üzülüyordum.

"Ben sana ne kadar teşekkür etsem azdır baba biliyorum, ama pes etmeyeceğim onun emeklerinin çöpe gitmesine izin vermeyeceğim ."

Bu kararlı ve kesin konuşmam Ömer babanın yüzünü gülümsetmişti. Ama çok sürmedi yüzündeki gülümseme soldu.

"Kızım pes etmemene sevindim ama şirket ciddi bir durumda ve alacaklılarımız hergün arıyor, biz ise ödeme yapamıyoruz fabrikanın tadilatı devam ediyor ve üretim çıkmıyor ."

Duyduklarım işe sinirlerim tepeme çıktı
"Nasıl yani bu ne anlayışsızlık iş yaptığımız insanlar bilmiyor mu bizim yanlış yapmayacağımızı, bize süre tanımaları lazımdı!"

"Kızım sakin ol piyasadaki hareketlilik malum biliyorsun herkes kötü bir dönemden geçiyor onlarda gösterebildikleri kadar anlayış gösterdiler zaten."

"Ne yapacağız ozaman baba hiç mi bir yol yok?" dedim çaresizlik için de Ömer baba derin bir nefes alıp nefesimi kesen cümleyi kurdu

"Şu durumda hisselerimizin birazını satmamız lazım firgun, hatta ben satılığa çıkardım ve alacaklı çıktı." dedi gözlerime bakarken,

Tepkimi en aza indirmeye çalışarak konuştum ne kadar oldu bilmiyorum ama yapacak bir şeyim yoktu çünkü çok ağırdı bu.

"Baba nasıl yaptın bunu yani beni yanlış anlama ama bu- bunu nas-ıl yaptın" kelimeler ağzımdan çıkarken zorlanmıştı.

AH-İ ZARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin