14.BÖLÜM

241 15 1
                                    


Eğer yalnızsan kalabalığı sevmessin, kalabalık isen de yalnızlığı sevmessin,ya çok kalabalıksındır

Yada çok yanlız,

Ben ise bu hayatta hep yalnızlığa mahkum kalmıştım,

Ailem kimdi bilmiyordum,

İlk onlar bıraktı elimi

Sahi neden bıraktılar?

Bir tabak yemek fazla mı yük oldu onlara..

Sonra Affan çıktı geldi yalnızlığımı söküp aldı aile oldu bana, ben sevdim oda sevdi

Oda terk etti beni.

Niye beni kendine alıştırıp sonra hiç var olmamış gibi beni terk etti, çok sevdiğim için mi?

O gitti Ömer baba kaldı, baba yerine koydum onu, oda beni evladından ayırmadı yetebildiği kadar yetti bana,

Peki öyleyse şuan beni neden kırıyorudu, beni bilmiyormuydu neden daha bir kaç saattir tanıdığı bir kadın için bana bağırmıştı.

Herkes ailen gibi gözükebilirmiş, sana sıcak davranabilir kızı gibi kardeşi gibi gözükebilirmiş şuan bundan çıkardığım tek şey buydu.

Acı acı güldüm, gözlerinde hala sinir vardı pişman bile olmamıştı.

Elimi kaldırıp işaret parmağı mı sevgiye çevirdim.

"Bu sürtükten özür falan dilemeyeceğim"sonra kafamı ona çevirip devam ettim" Bir kaç saattir tanıdığın bir insan için bana bağırıp kalbimi kırdığını da unutmayacağım "

Tabi ya o tanıyordu o kadını, sevgi hanımdan sevgi kızıma gitmesinin başka ne açıklaması olabilirdi ki!

Cam kırıkları birleşip kalbime battı,

Ben onca sene yüzüne hasret kalırken, onun için ağlarken bu kadın hep onun yanındaydı işte bu çok ağrıma gitti.

Bu kadını mı seviyordu, onunla yatmıştı sevmediği bir insanla neden birşeyler yaşasın ki sürtükte bunu kabul ediyordu.

Affana çevirdim gözlerimi bana bakıyordu, baktım ona uzun uzun anlamak için yüzü ve bakışları sabitti, hiç bir duygu göremiyordum oldukça konuşmamayı seçiyordu.

Konuşan Ömer baba ile sevgiyi duymuyordu kulaklarım sadece Affana odaklanmıştım, artık nedenleri kendi kendime bulmaya çalışmayacaktım ,

Ben soracaktım onlar cevaplayacaktı.

Ama önce bir viski almalı ve Gözyaşlarımdan kurtulmam lazımdı.

Kalkıp kenarda ki soğutucudan viski şişesini çıkartıp bir de bardak aldım, sonra vazgeçip
bardağı bırakıp şişenin kapağını açtığım gibi diktim kafama.

Viski boğazımdan geçerken dört beş yudum gönderdim boğazıma ardı ardına, arkamı dönüp onlara baktım. Ömer baba o sürtüğü ikna etmeye çalışıyordu sakinleşmesi için ama oyun olduğunu görmüyordu. Affan ise bana bakıyordu.

"Sizinle konuşacaklarım var salona gelin" ardından salona geçip ayakkabılarımı gelişi güzel çıkarttım. Ömer baba geldi ilk koltuğa oturdu ardından Affan gelip oda Ömer babanın karşısına geçti, viskiden biraz daha boğazıma gönderip baktım ikisine. Tam söze başlayacakken  o sürtükte gelip Affanın yanına oturdu.

Bol çuvalı kendini ne sanıyordu acaba!

İki parmağımla naşla hareketi yaparak "Konuşmaya sen dahil değilsin bizi yanlız bırak"

Affan bir anda ayaklandı bana sert bakışlar atarak "Yeter artık Firgun hanım Sevgi bu kadarını hak etmedi yaptığınız gerçekten ayıp"

Ya ben Affan ben hak ettim mi?

Sevgi bana sinsi bakışlarla 'ben yendim' diyordu adeta.

Bu adam benim aşık olduğum adam olamazdı.

Vazgeçtim işte o an hiç birşey duymak istemiyordum, ben cevabımı almıştım.

Bir sürtük için terk edip gitmişti beni!!

Keşke giderken böyle bir yol seçmeseydi, başına kalacağımdan mı korkmuştu, kalmazdım ki kalmazdım!!

Boğazımda ki yumru ile zar zor konuştum,

"Sevgilinizi alıp gidin evimden, bu kadar misafirlik yeter."

"Firgun saçmalamayı kes artık bugun senin neyin var şımarık bir kız çocuğu gibi davranıyorsun"

"Sorun yok ömer bey Firgun hanım haklı biz gidelim artık rahatsızlık verdiğimiz için kusura bakmayın."

"Hayır kimse bir yere gitmiyor bu ev benim evim ve ben asla misafirlerimi evden kovar gibi göndermem lütfen otur Araf"

İçimi delip geçen baba dediğim adamın resmen beni fazlalıkmış gibi göstermesiydi. Diyecek birşey bulamadım bu ev senin değil benim demişti alalade.

Doğru ev onundu şirket Affanındı ama ev onundu.

"Ömer bey izin verin gidelim istemediğimiz yerde durmak ve daha fazla rahatsızlık vermek istemeyiz" Bunu söyleyen sevgiydi canım okadar acıyordu ki onun sinsi bakışlarını bile önemseyemiyordum.

"Hayır lütfen oturun, gitmenize izin vermiyorum."

Onlar yerine otururken elimde ki viskiyi kafama dikip az bir şey kalan yudumları tek dikişte bitirdim şişeyi kenara bırakıp yavaşça onlara döndüm.

"Ömer bey haklı, Araf bey benim evim sandığım yer aslında onun gerçek evi, ve haddim olmayarak sizi evden kovdum kusura bakmayın lütfen."

"Firgun onasıl söz kızım sen be-" ilk defa bey dediğim adama dönüp , elimi kaldırıp susturdum.

"Ben anlayacağımı anladım" diyip hızla salondan ayrılıp odama girdim kapıyı kitleyip yatağın içine girdim.

Artık burda daha fazla duramazdım.

AH-İ ZARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin