5. BÖLÜM

301 16 2
                                    

“Mektubunuzda yüreksiz olmamamı yazıyorsunuz. Evet meleğim, ben de kendi kendime yüreksiz olmamam gerektiğini söylüyorum. Ama yarın işe giderken giyeceğim ayakkabılarımın halini siz de biliyorsunuz. Sorun bu Varenka. Bilirsiniz böyle sorunlar insanı yer bitirir. Ama aslına bakarsanız ben sadece kendim için üzülmüyorum, sadece kendim için sıkıntı çekmiyorum. Ben ayazda bile dışarı paltosuz ya da ayakkabısız çıkmaya aldırmam. Buna dayanabilirim, her şeye katlanırım. Sıradan, basit bir insanım ben. Ama insanlar ne derler? Paltosuz dolaşırsam sivri dilli düşmanlarım neler konuşurlar? Bilirsiniz insan başkaları için giyinir. Ayakkabılar insanın onurunu ve adını korumak içindir. Delik ayakkabılarla insan hem onurunu hem de namını kaybeder. Buna inanın, deneyimlerime güvenin küçüğüm. O çalakalem yazan yazar müsveddelerini değil, dünyayı ve insanları iyi tanıyan bu ihtiyarı dinleyin."

                        Dostoyevski



*******

Gözlerimi açtığım da karanlık beni karşıladı, henüz sabah olmamıştı beni uyandıran ise boğazımda ki kuruluktu. Susamıştım ayaklarımı yataktan çıkarım kalktım yanıbaşımda ki lambayı açıp gözlerimi odada gezdirdim.

Mutfağa inmek için ayaklandım, elimden geldiğince sessiz olmaya çalışarak kapıyı açtım,
dışarı süzülüp kapıyı kapatmadan merdivenlerden inip mutfağa geçip su içtim, işim bitince merdivenleri çıkıp odama doğru yöneldim duraksayarak arkamı döndüm uykum kaçmıştı  sabaha kadar biraz yürek sızımın odasında durmak istemiştim.

Sessizce ilerleyip yavaşça kapıyı açtım odada yanan ışık ve yatağın üzerinde oturan Araf beni şoka sokmuştu.

Ne hakla bu oraya girerdi!

Beni görmemişti henüz arkası kapıya dönüktü yatağın üstünde oturuyordu, adımlarımı ona doğru atıp yanına vardım o an elinde tuttuğu kırmızı saç bandajını gördüm!

Benim bandajımı!

Affan'ın yanından ayırmadığı bana ait bandajı!!

O bandajın bu adamda ne işi vardı

Düşüncelerin içinden çıkamıyordum,

" Affet güzelim bunları sana yaşattığım için affet" Boğuk sesini duyduğumda ağladığını anladım, cümlelerin anlamı beynime ulaştığında ayaklarım tutmaz oldu,

Affan!

O Araf değildi kendini öyle tanıtmıştı ama  o benim Affan'ımdı yürek sızımdı!!

Ağzımdan çıkan isim onun donup kalmasını sağladı, fısıldamıştım ama sessiz ortamda patlamıştı bomba gibi.

"Affan"


********

Sıçrayarak uyandığım da nerde olduğumu anlamaya çalıştım, odamdaydım terden sırılsıklam  olmuştum saçlarım enseme yapışmıştı.

Aklıma gelenler ile yataktan şıçrayıp hemen kapıya koştum açtığım gibi kendimi affanın kapına attım ilk tereddüt etsem de kapının kolun çevirip hızlıca açtım,ama boştu

Ne Affan vardı ne Araf...

Rüya

Sadece bir rüyaydı gördüğüm ama okadar gerçekti ki tereddütde kalmıştım.

"Firgun"

Duyduğum ses ile hemen arkamı döndüm Araf kapının ağzında bana bakıyordu yine gözlerin de ki hüzün acı karışımı bir bakışla, bakıyordum ama sanki

AH-İ ZARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin