1.Bölüm "Giriş"

1.3K 84 16
                                    

İki saat boyunca odada sessizce durup kurbanının öfke patlamaları arasında cesaret gösterisi adına attığı palavraları dinliyordu.

"Kes sesini Harry, artık konuşmana müsaade yok."

Bu, kurbanın o ana dek işittiği en yüksek sesli fısıltıydı.

Kai'nin, Harry'e doğru hareket etmesiyle odadaki ışıklar açıldı. Harry, karşısında dar kotu ve siyah salaş tişörtüyle duran adama nefretle bakıyordu.

"Benden ne istediğini bilmiyorum! Kaç kez söyleyeceğim be adam!"

"Harry, sana konuşmana izin verilmediğini söyledim. Sadece başını öne ya da yana sallayarak cevap vereceksin. Beni anladın mı?"

Harry, üzerine yönelen bu hiç kırpılmayan gözlere bakarak başını salladı.

"Kapat gözlerini, Harry."

Harry gözlerini kapattı. Kai, Harry'in kulaklarına birer kulaklık yerleştirerek bir iki adım uzaklaştı ve elinde ki mikrofona konuştu.

"Beni iyi duyabiliyor musun?"

Harry başını salladı.

"Pekala. Bir kuyuda olduğunu düşün Harry. Dipsiz, karanlık bir kuyu. Kendini orda olduğuna inandır."

Harry seslice yutkundu.

"Bu bir zihin oyunu değil, Harry. Gerçek. Gerçekten bir kuyunun dibindesin ve tek kurtuluşun benim. Sana çıkman için gerekli ipi atacak olanda, çıkarken ellerini sımsıkı tutup çekecek olanda benim." Kai, elini usulca Harry'nin omzuna koyunca adam irkildi. "Ve bu ip ancak sana doğrulukla gelebilir."

Kai, adamın yüzüne doğru eğildi. Harry'nin çene kasları korkudan geriliyordu.

"Kısaca Harry, bana yalan söyleme."

Kai, adamın suratına iyice yaklaşmıştı. Dudakları arasında küçük bir mikrofonun sığabileceği kadar boşluk vardı.

"Ne dediğimi duydun mu? Bana sakın yalan söyleme!"

Bu derece yüksek sesle bağırılmasını hiç beklemeyen Harry başını, aniden, boynunu kıracak hızda geriye itti.

Gözleri fal taşı gibi açılmış, korkudan derin nefesler alıyordu. Ağzından iniltiler kaçıyordu.

Kai boynunu kütletti.

"Harry" dedi sert sesiyle. "Gözlerini kapatmanı ve inlemeyi kesmeni istiyorum."

Harry'nin sesi anından kesilirken başını salladı ve gözleri kapandı.

"İstenen hedefe ulaşmak için 3 farklı yol vardır. Bunlar, fiziksel, psikolojik ve duygusal acıdır. Fiziksel acıya örnek verirsek, ses.."

Kai mikrofona hızla vurunca, Harry aniden irkilip gözlerini açtı.

"Gözler kapalı!"

Adam inleyerek gözlerini kapattı ve Kai, elini yavaşça adamın göğüs kemiği üzerine yerleştirdi.

"Bir örnek daha, baskı.."

Parmağını görünüşte hiç çaba harcamadan olağanca gücüyle bastırmaya başladı. Harry acı içinde kıvranırken yüzüde acıyla kasıldı.

"Sert darbe.."

Kai kolunu kaldırıp, dirseğin tüm gücüyle Harry'nin göğsüne patlattı. Ciğerlerindeki bütün hava boşalınca Harry nefes alamadığından, inlemekte bile zorlanarak acıyla gerildi.

Kai, eline bir iğne alarak karşısında ki adama baktı.

"Aç gözlerini."

Harry gözlerini açar açmaz, Kai'nin elinde ki küçük metal parçasına baktı.

"Bu akupunktur iğnesi. Aslen beynin acı olarak tanımladığı hissi bloke ederek sinirlere ulaşmasını engellemek için kullanılır. Ama aynı zamanda acı yaratmak içinde kullanılır." Kai'nin dudağı hafifçe yukarı kıvrıldı, buna tebessüm denemezdi. "Mesleğim fazlasıyla ironiyle dolu."

Kai diğer eliyle Harry'nin saçlarına yapıştı. O anda adam acıdan daha çok, az sonra olacakların korkusuyla çığlığı bastı. Kai ise sağır biri gibi hiç tepki vermeden iğneyi sakince adamın boynuna batırdı.

Kai iğneyi hafifçe çevirince kulak tırmalayacı çığlıklarıda başlatmış oldu. İğneyi çıkarınca ise sesler hemen kesildi.

Harry'nin gözlerinden yaşlar süzülüyor, kesik kesik nefes alıyordu.

Kai, adamdaki kulaklıkları çıkarıp yere bıraktı. "Psikolojik acıya gelirsek, fiziksel acıya karşı dayanıklılığın bu yöntemi gereksiz kılıyor. Senin gibi ailesi olmayan, bekar biri için duygusal acıdan bahsetmek yersiz olur. Belki inanmayacaksın ama.. çok şanslı bir herifsin."

Kai, tek taraflı aynaya doğru dündü. Bu adamı kendisine gönderen müşterisi, aynanın diğer tarafında durup her şeyi izliyordu.

Kai, aynadan müşterisine doğru bakarken konuştu. "Sana şuan hiçbir şey sormayacağım Harry. Hazır olduğunu düşünmüyorum ve yalan söylemeni istemiyorum."

Harry acı dolu sesiyle konuştu. "Lanet olsun ne istiyorsan sor! Ben... Ben sana bilmediğim bir şeyi söyleyemem ki."

Kai Harry'e doğru döndü. "Doğru" dedi ona ufak bir adım atarken. "Konuyla alakasız ama doğru."

"Kuyu, Harry." Dedi tam adamın önünde durarak. "Kuyunun dibindesin. Bu yüzden kapat gözlerini."

Kai ellerini havaya kaldırıp parmaklarını oynatmaya başladı. Uzaktan bakınca hayali bir piyano çalışıyor gibi gözüküyordu.

"Pekala, uzun zamandır kuyunun dibindesin. Zihnin bu durumdan fazlasıyla etkilenmiş olmalı. Vücudun hareketsizlikten kasılmış. Hislerin iyice körelmiş. Acında yerini korkuya bırakıp geri çekilmiş. "

Kai gözlerini kapatıp, parmaklarıyla göz kapaklarında hafifçe masaj yaptı.

"Şimdi kısa bir ara vereceğiz Harry. Sen kuyunun dibinde kal biraz."

Kai, cebinden siyah bir bez parçası çıkarıp adamın gözlerini kapattı. "Bir şey daha Harry. Acı yaşamaktan daha çok, yaşanılacak acıları beklemek, daha fazla rahatsız edicidir. Zamanla bunu anlayacaksın."

Kai odadan çıkıp bekleme odasına, müşterisinin yanına geldi. Müşterisine bakma zahmetine girmeden kendine bir bardak su doldurup içmeye koyuldu.

"Biraz endişeliyim.." dedi müşteri. "Doğru adam bu mu?"

Kai başıyla onayladı.

"Emin misin?"

Kai bir kez daha başıyla onayladı.

"Peki neden hala itiraf etmedi?"

Kai müşterisine baktı. "Yakında."

"Onu öldürmeyeceğiz." Dedi müşteri endişeyle. "Sadece verileri kime sattığını öğrenmek istiyoruz."

Kai, gözlerini kırpmadan müşterisine bakıyordu. Bir süre sessiz kaldı. "O bunu bilmiyor."

*Selam sevgili okuyucularım. Bu bölüm Kai'nin işi hakkında kısa bir bölümdü. Diğer bölümler bu kadar kısa olmayacak 🤗🤗♥️*

.B.E. // KaiSooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin