Bu hikayenin, bir kitaptan alıntılandığını hatırlatmak isterim. İyi okumalar..♥️
Baekhyun odada volta atıyordu. Hala gördüklerini sindiremiyordu. Kai ise, çoktandır kapanmış olan televizyon ekranına bakıyordu.
"Sebebi neydi Kai? Cidden.. yapmış mı?"
Kai gözünü kapalı televizyondan ayırmadan konuştu. "Gerçekten de Toprakları satmaya çalışmış. Ayrıca Kuzey Kore ile irtibat halindeydi."
Baekhyun ellerini saçlarında gezdirdi. "Başkanı kaçıran sen miydin?"
Kai gözlerini kapattı. O anı hatırladı. Eski başkanı sorgularken pür dikkat izlendiğini, işkence boyutunu arttırdıkça takdir edildiğini ve hatta Sehun'a ciddi anlamda rakip olabileceğini söylenirkenki hislerini hala hatırlıyordu.
"Ben adam kaçırmam Baek. Onlar bana başkanı getirdi."
"Neden kabul ettin? Ne zaman oldu bu olay?"
Kai gözlerini yavaşça araladı ve kendisine şaşkınca bakan arkadaşına baktı. "Seninle tanışmadan kısa bir süre önce. Üzgünüm Baekhyun. Bunun hakkında asla konuşamazdım."
Baekhyun yavaşça yatağın kenarına oturdu ve yüzünü elleri arasına aldı "Önemli değil ben yalnızca.. sorguyu yapanın sen olmasına şaşkınım." Biraz doğrulup Kai'ye baktı. "Bunları Ezra'ya verelim."
Ezra deyince, Kai hala adamın kendisini beklediğini düşündü. Arayıp aramama konusunda kararsızdı.
"Neden?"
"Kai.. bunları korumak ne kadar riskli bir şey farkındasın değil mi? Ya Kyungsoo'nun babası bunları izlediyse? Seni tanıyorsa? Başın derde girecek! Bunları en iyisi onlara geri vermek. Bırak onlar düşünsün nasıl koruyacaklarını."
Kai derince iç çekti fakat göğsü oldukça yanmıştı. "Peki bunların kaybolma nedeni, birilerinin beni bulmak istemesi ise?"
Baekhyun hiçbir şey demedi. Kai haklıydı. "Ezra ile konuşmalıyız. Fakat sen iyi olunca."
Kai itiraz etmedi. Şuan gerçekten hiçbir şey yapacak bir hali yoktu. "Sehun." Dedi kısık bir sesle.
Baekhyun ona baktı.
"Sehun yaptı. Ezra beni ona götürdü. Çantanın evimde olduğunu söyleyerek onları evimde kıstırdım."
Baekhyun tekrar ellerini saçlarından geçirdi. Kai bir süre arkadaşını izledi. "Beni ele verebilirsin. Neden bana yardım ediyorsun? Her şey benim yüzümden bu hale geldi."
Baekhyun ona bakıp sinirle güldü. "Eğer benim iyi olup olmadığımı sormasaydın emin ol Kai.. vazgeçmeyi düşünürdüm. Ama sen belli etmesende beni içten içe önemsiyorsun. Beni kurtarıp yanına aldığın anı hatırlıyor musun? O zaman söz verdim kendime. Seni yarı yolda bırakmayacağım."
Evet hatırlıyordu. Han nehrinde, sarhoş haldeydi. Dayak yemeğe oldukça alışmış gibi, ona sataşanları umursamıyordu.
Onu gördüğü gün ölecek gibiydi. Bu yüzden onu o kavgadan kurtardı. Bir kaç kez daha yolları kesişince, Baekhyun düşük çenesi sayesinde her şeyi anlatmıştı ona. Amerika'da çalıştığı işinden, çıkış sebebinden, yeteneklerinden.
Kai ise onu yalnızca dinlemiş ve bir anlık kararla onu yanına almak istemişti. Ne iş yaptığından bahsetmiş, kabul ederse ona maddi açıdan da yardım etmiş olacağını söylemişti. Kai'ye göre Baekhyun, fark edilmeyen bir pırlantaydı ve değerlenmesi gerekiyordu.
Baekhyun hemen her gece, sarhoş olup o kavgaya girdiği için şükrediyordu. Bu sayede Kai ile tanışmış ve beraber çalışmaya başlamıştı. Kai belli etmese de iş arkadaşının önemsiyordu. Baekhyun onun yanında kalmasının nedeni, işinin çok kazandırması değildi; Kai ona gerçek, hak ettiği değeri veriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
.B.E. // KaiSoo
Mystery / ThrillerNe olursa olsun, hangi durumda olursan ol, ne düşündüğünü biliyorum. !!!NOT:MARK ALLEN SMİTH YAZARIN KİTABINDAN ALINTI YAPILMIŞTIR.!!!