Etrafıma bakarken, üşümeye başlayan ellerimi birbirine sürdüm hızla. Bilet saatim yaklaşmıştı. Yine de bir umut, anonimin gelmesini bekliyordum. Birazcık ısınmak adına bir çay alıp, banka oturdum. Yirmi dakikam vardı.
Ne olduğunu anlamadan yanıma birisi oturdu. Hemen konuşmaya başladığı için kim olduğunu anlamam uzun sürmemişti.
"Selam!"
Şaşkınlıktan sesimi bulmam biraz uzun sürdü tabi.
"Anonim!"
"Ta kendisi!"
Baya uzun boyluydu. Kafasına bir kapüşon, yüzünün yarısına bir atkı geçirmişti. Üstelik bana değil, yere bakıyordu. Dirseklerini, dizlerine dayamıştı.
Her ne kadar, hayal ürünü gibi görünse de cesaret edip, omzunu tuttum.
"Yapmaa! İlk temasımızın böyle olmasını hayal etmemiştim."
"Eh... Şey ben seninle ilgili pek hayal kuramadığım için bu konudaki tecrübemi konuşturamadım. Pardon."
"Hemen de laf sok zaten."
"Bana baksana ya!"
Omzunu biraz sertçe sarstım ama pek etki etmemişti. Belli ki spor yapan bir arkadaştı. Gayet sağlam duruyordu.
Başını hafifçe bana doğru çevirdi. Kapkara gözlerle bakışınca, nefesim tıkandı sanki birden. Çok ayıp bir şey yapmışım gibi utanıverdim. Gözlerinin rengi, bakışı... Beni, öyle ani bir şekilde çarpmıştı ki... Hiç ihtimal vermediğim kadar çok heyecanlanmıştım. Elimi atkısına uzatınca, uzun parmakları elimi sardı. Esmer ellerinin arasında, benim elim bembeyaz kalmıştı.
"Yapma..."
"Niye?"
"Yapma işte! Korkuyorum."
Bir süre gözlerine baktım. Kızmadan edemiyordum işte! Az önce hissettiğim şeyler ortadaydı. Böyle güzel sohbet edebildiğim, kimyamın böylesine tuttuğu kaç kişi çıkardı ki karşıma? Korktuğunun aksine gayet güzel bir ilişki yaşayabilirdik! İhtimalleri düşünmek beni daha da kızdırdı.
"Çocuk gibi korkaksın!"
"Öyleyim. Sen de benim, en sevdiğim maket uçağımsın... Biliyorum. Gerçeğinle yüz yüze gelsem uçacağım. Üstelik öyle hiç de zor bir şey değil bu! Ama o makete ne kadar hayranlıkla baksam, ne kadar hayalini kursam da... Benim de yükseklik korkum var işte!"