Karşımdaki kişi gerçekten o mu diye iyice bakıp emin olmaya çalışıyordum
Neyden emin olmak istediğimi bile tam kestiremiyordum. Sanırım beş yıl aradan sonra onu bir daha görmeyeceğime kendimi inandırmıştım. Şimdi ise tam karşımda o hiç değişmeyen hali ve tavrıyla duruyordu. Bakışları bile aynıydı.
-Sen? Helya'ydı değil mi?
Bu cümlesiyle şaşırmamak gerekiyordu fakat ona karşı az da olsa yeşeren özlem duygumu zedelemişti. Bu cümleyi hak etmemiştim.Beş yıl önce yaşanan olayda üzerime atılan iftirayı da hak etmemiştim. Sakinliğimi koruyarak cevap verdim.
-Evet. Unutmamışsın"
Sanki daha önce normal sıradan arkadaşmışız gibi kuruyorduk cümlelerimizi. Halbuki o benim dostumdu.Boşuna dememiş Hz.Ali
"Her sırtını sıvazlayanı dost sanma, belki bıçaklayacak yer arıyordur"
Bu cümle tamda Melis ve beni anlatıyordu. Ben ona kanmış dostum zannetmişken o ona karşı hissettiğim sevginin zerresini taşımamış.
Eski günleri kafamdan silmeye çalıştım. Yoksa duygu yüklü bir bomba gibi patlayacağımdan emindim.
-Siz tanışıyor musunuz?
Yanımızdaki Arda 'yı tamamen unutmuştum. Ve sevgili olduklarını da yeni idrak edebilmiştim.
Arda' nın sorusuna ben değil Melis cevap vermişti.
-Pek sayılmaz sevgilim. Aynı liseye gidiyorduk sadece.
Nasıl bu denli geçmişi hiçe sayıyordu anlam veremiyordum. Benden bu denli nefret etmesini sağlayacak ne yapmıştım da geçmişte yaşanan dostluğumuz yerine basit bir lise arkadaşlığını koyuyordu. Melis aynı Melis'ti. Yine kendini düşünen ve etrafında ona değer veren insanların değerini kullanan biriydi. Onu çözmüştüm daha öncesinde. Fakat ben her zaman bir umut değişir umuduyla ona destek olup yakın arkadaşlık içerisinde bulunmuştum. Her omzuma ağladığında içim acıyorken onu diğer insanlar gibi dışlamamıştım.Ailesiyle yaşadığı problemleri benimle paylaşırken ona elimden geldiğince destek olmaya çalıştım. Demekki değerim buymuş.
Bazen boşuna yorulmuşum diyorum.
Bugün iyice emin olmuştum. Artık Melis hayatımın hiçbir yerinde yer almayacaktı.Bayık bakışlarıyla beni süzüyordu. Muhtemelen Gülsu'nun evinde ne işim olduğunu düşünüyordu.
-Hadi aşkım kızlar uyanmamış gidelim biz.
Arda 'nın elinden tutmuş çekiştiriyordu.Gözlerim ellerine kaydı.İçimden onlar ve kendi adıma Rabbimden af diledim. Gözlerimi kaldırıp gitmelerini beklerken Arda' nın bakışlarına yakalandım. İkidir bu çocuğun bakışlarıyla karşılaşıyordum. Ve bu durum hiç hoşuma gitmiyordu.
-Peki kızlar uyandığında bizim mekanda olduğumuzu söylersin.
Söyler misin demesi daha cazip olurdu diye düşünürken umursamayıp kafa sallamakla yetindim. Gereksiz yere diyaloğu uzatmak istemiyordum.
Kapıyı kapatıp mutfağa geçtim.
Az demin kısacık zamanda yaşadığım şeyle enerjimin düştüğünü hissettim.
Çay için su koycakken açılan kapı sesiyle kafamı çevirdim.
-Helya az demin kapımı çaldı?
İleyda gözlerini ovalaya ovalaya yanıma geldi. Saçının gür ve uzun olması çok hoşuma gitmişti.
-Bir dakika sen bir yere mi gittin?
Ne demek istediğini anlamamıştım.
-Şalını takmışsın ya.
-Ha. Yok gitmedim.
Dedikten sonra şalımı ve feracemi çıkardım ve aynı yere astım. Tekrar mutfağa döndüm.
-Arda denen bir çocuk var ya Gülsu'nun arkadaşı işte o geldi kızlara mekanda olduğumuzu söyle dedi.
İleyda gülümsemişti. Güzel bir haber miydi bu pek anlayamadım doğrusu.
-O benim abim işte.
İleyda'nın abisi olduğunu hiç düşünmemiştim. Sonuçta hiçbirini tanımıyordum.
-Neyse. Ben kahvaltı hazırlıyorum özel olarak bir şey ister misin?
-Hayır hazırlamana gerek yok. Mekan dediği yere gidiyoruz. O yüzden hazırlanalım.
Ellerini çırpıp lavaboya ilerleyen kızın arkasından bakakaldım.
O sıra Gülsu'nun odasının kapısı açıldı. Esneyen ağzını kapatarak
-Günaydın.
Dedi.
-Günaydın.
Diyerek karşılık verdim.
-Gülsuuu. Arda mekanda buluşalım demiş.
İleyda lavabodan bağırınca Gülsu bir anda korkmuştu.
-Kızım manyak mısın sabah sabah ne bağırıyorsun?
Gülsu bana doğru ilerledi.
-Ne zaman geldi Arda?
-Beş dakika önce.Sizi sordu ama uyuyordunuz.
Tamam dercesine başıyla onayladı. İleyda çıkınca Gülsu girdi lavaboya. Onlar hazırlanmaya başlamışlardı. Bense kendime şekersiz neskafe yapmış içiyordum.
-Hadi çıkıyoruz.
İleyda'nın sesiyle koridora çıktım.
-E sen neden hazır değilsin?
Beni kastediyordu.
-Başka zaman çıkarız.Olur mu?
Kolumdan tutan kişi Gülsu 'ydu.
-Bir şey mi oldu?
-Hayır hayır sadece bugün evde olmak istiyorum.
Bu ortamda bulunmak istemiyordum. Melis' i mümkün mertebe hiç görmesem daha iyiydi.
-Peki, seni zorlamicam ama başka sefere sözünü aldım.
Kızlara gülümseyip yolcu ettikten sonra kahvemi bitirip odama geçtim. En son okuduğum romana devam edip bitirmem gerekiyordu. Kitapları yarım bırakmayı sevmiyordum. En geç bir haftada bitirirdim ki o da çok sarmayanlardı. Zaman akıp geçiyordu sanki parmaklarımın arasından. Bazen tutmak istiyordum bazende dokunmak dahi istemiyordum. Öyle anlarım oluyordu ki parmaklarımdan akıp geçmesini engellemek için parmaklarımı kenetleyesim geliyordu fakat bazı anlarda oluyordu ki parmaklarıma değen yerlerindeki noktaları silip atmak istiyordum.
Mesela bugünü silip atmak istiyordum. Evet belki fazla önemsedim. Sadece onu tanımamış gibi de yapabilirdim. Ama yinede damağımdaki acı tat olacaktı. Kitabımı bitirdiğim için rahatlıkla düşünceden düşünceye atlayabiliyordum. Kızlar sabah gitmişti ve şimdi ise saat üçe geliyordu. Sıkılmaya başlamıştım. Ve okula gitmek bu durum içinde en cazip olanıydı. Pazartesiyi iple çekiyordum.
.
Çok şükür zaman hızlı geçiyorduda pazartesi gelmişti. Kazak modeli elbisemi giymiştim. Üzerine de uygun bir şal giydikten sonra çantamı alıp odamdan çıktım. Görünürde Gülsu yoktu.Yarım botlarımı da giyip çıkmıştım. Otobüs durağına gidip otobüs beklemeye başladım. Tekrar şükredip kısa sürede gelen otobüse bindim. İyice koltuğa yerleşip başımı cama yasladım. Geçip giden yolu seyredaldım.
Nihayet ilk derse girmiş ve enerjimi almıştım. Biraz meraklı ve heyecanlı biri olduğum için yeni öğrendiğim dile de ayrı bir ilgim olduğu için derslerde aktif olup hocalarla Arapça konuşmaya çalışıyordum. Çok şey öğrenmemiştim ama öğrendiklerimce ilerliyordum. Arap ve bayan hocamız ders çıkışında beni yanına çağırmış ve oldukça iyi gittiğimi, böyle devam etmemi istediğini belirtmişti. Bu durum beni ayrıca mutlu etmişti. Bir şeylerle uğraşmak ve bu uğraş ucunda farkedilmek insana ayrı bır sevinç ve ilham katıyordu. Yüzümdeki gülücüklerle ilerlerken telefonum çaldı.
-Alo. Tatlım nerdesin?
-Fakültedeyim Gülsu?
-Kampüse gelsene İleyda ile oturuyoruz.
Tamam dedikten sonra çantamı koluma takıp beş dakika mesafede olan kampüse gittim. Büyük ihtimal kafededirler diye düşünürken bir kaç kafe daha görünce yanlış yere sapmamak için Gülsu'yu arayıp hangi kafe olduğunu sordum. Verdiği adrese ilerledim. Kalabalık içinde onları ararken İleyda'yı görünce yanlarına ilerleyecekken aynı masada Melis, Arda ve başka bir çocuğu da görmüştüm. Melis'i görünce keyfim kaçmıştı.Yanlarına gitmek istemediğim için geri dönecekken etrafa bakınan Gülsu'yla göz göze geldim. Elini havaya kaldırıp sallayınca beni gördüğünü kesin olarak kabul etmiştim. Melis'le herhangi bir diyalog içine girmeyeceğime dair kendime hatırlatmalar yaptıktan sonra oldukları masaya adımlamaya başladım. Adımlarımın yavaş olduğunu bende biliyordum. Çünkü masaya gidince Gülsu bunu dile getirmişti.
-Helya çok uzaktan geldiğini düşünmeye başlıcaktım.
Gülsu'nun konuşup bana bakmasıyla hepsinin gözleri bana çevrilmişti. İleyda ve Melis arasında bir sandalye vardı ve tek boş olanda oydu. Sandalye ile göz göze gelip bakışıyorduk şu an. Oraya oturmak mı? Melis'ten uzaklaşmaya çalışmakla onun yanına oturmayı kast etmemiştim.
-Helya iyi misin?
Daha fazla dikkatleri çekmeden oturdum.
-İyiyim.
-Goşgeldin diyen İleyda'ya gülümseyerek hoşbulduk dedim.
Melis'e gözüm çevrilince oralı bile olmadığını ve bana bakmadığını gördüm. Kafasını Arda 'nın omzuna yaslamıştı.
-Kızlar bizi tanıştırmayacak mısınız?
Masadaki çocuğa kaşlarımı çatarak baktım. Hareketim onu etkilemişe benzemiyordu. Sağ elini uzattı.
-Ben Kerem.
Ee dercesine eline bakıyordum.
Elini tutacağım düşüncesini hangi hareketimden güç alarak yapmıştı anlamış değildim.
-Selamımı almayacak mısın?
Derken elini indirmişti.
-Ağzınızla selam verebilirdiniz.
Gözlerim bu yabancıya bakınca kaşlarının şaşkınlığını ilan edercesine kalktığını gördüm.
-Üniversite ortamında sizli konuşmalar? Sencede fazla resmi değil mi?
Cümleme sinirlenmişti fakat bunu kamufle edip cümlesini başka yöne saptırarak yanıt vermişti.
-Kerem tamam uzatma. Helya benim ev arkadaşım bahsetmiştim size. "
Bahsetmiştim derken Kerem'e kötü kötü bakan Gülsu 'nun aslında ona kapalı biri olduğumu ve bu konularda az çok Gulsü' ya yansıtabildiğim kadarıyla hassas ve duyarlı olduğumu da anlattığını anlamıştım.
Kerem bakışlarını üzerimden çekmemişti. Oturduğum yerde huzursuzlanmaya başlamıştım.
-Bölümün ne Helya?
Kerem yine susmak bilmiyordu ama beni insan düşmanı olarak düşünmesini istemiyordum. Aslında kızdığım nokta dinizimin emirlerini yerine getirmenin insanları neden sinir ettiğini anlayamamak. Sonuçta ben Rabbimin ayetini taşıyorsam ona uygun davranmam gerekiyordu. Emir ve yasakları eksiksiz yerine getirmem gerekiyordu. Dört dörtlük biri olmadığımı kabul ediyorum fakat olabildiğince duyarlı olmaya çalıştığımı da biliyordun.
-İlahiyat.
Kerem bunu duyunca gülümsemişti. Bu çocuğu tam olarak anlayamamıştım fakat kafamı da yormak istemiyordum. Bizi dinleyen Gülsu ve İleyda'ydı. Diğerleri kendi alemlerinde takılıyorlardı.
-Bir şey içmeyecek misin?
-Hmm, kahve içebilirim
-Peki ben sana alıp geliyorum o zaman. Şekerli-
Gülsu 'nun lafını kestim.
-Hayır sen kalkma lütfen ben alıp geliyorum.
Derken ayağı kalkmıştım.
Tezgaha ilerledim. Şekersiz kahve istediğimi belirttikten sonra kurabiyelerin olduğu kısma ilerledim. Elmalı kurabiyeyi görünce gözlerim ışıldadı. Arkama dönüp tezgaha ilerlerken üstüme son sürat dökülecek olan sıcak kahveyi görünce telaşla ne yapacağımı anlayamamanın verdiği kararsızlıkla saniyeleri hesap ederken arkamdan belimi tutan kişinin beni sağa çekmesiyle kahveden kurtulmuştum. Elindeki kahveyi tutamayan kız karşımda benden özür diliyorken hala belimdeki parmaklar duruyordu. Olayın şokundan kurtulmuştum fakat belimdeki parmaklardan kurtulamamıştım. Kim olduğunu bilmiyordum ve parmaklarını çekmediği için daha çok sinir oluyordum. Ellerine dokunup parmaklarını çekmek istemiyordum.Kısacası bana haram olan birine dokunmak istemiyordum
-Arda?
Sesi titreyen Melis'i görmemle arkamdakinin Arda olduğunu anlamıştım. Zaten Melis'in sesinden hemen sonra Arda elini çekmişti. Sinirle Arda 'ya döndüm.
-Beni tutmanı kim söyledi?
Sesim her zamankinden biraz daha yüksek çıkmıştı.
-Ne yani üzerine kaynar bir kahvenin dökülmesine razı mıydın?
Hayatını kurtardım demek istiyordu. Fakat kendini de beni de günaha davet ettiğinden haberi yoktu.
-Gerekirse evet. Yanmak isteyip istememem seni ilgilendirmez.
Arda'nın normal bakışları sinire dönüştü.
-Haklısın salaklık bendeki düşünüp yardım ettim.
Melis bu olanlara daha fazla katlanamayacak olmalıki gitmişti. Arda'nın onun peşinden gitmesini bekliyordum ki masaya doğru ilerleyince şaşırmıştım.
-Ben çok özür dilerim. Acelem olduğu için koşmak zorundaydım. Elimden nasıl fırladığını anlamadım."
Kızın omzuna elimi koydum.
-Önemli değil zaten üzerime dökülmedi.
Kızın bakışları sanki normal değilmişim gibiydi.
-Bir şey mi oldu?
-Aslında az önceki çocuk seni çekmeseydi daha kötü durumda olabilirdin. Fakat sen tam tersi olsaydı sorun olmazdı gibisinden konuştun. Belki şoka girdiğin için böyle konuştun. Bunu bir düşün derim.
Kızın dediğiyle aslında biraz haksız olduğumu anlamıştım. İnsan dıştan bakan birinin gözlemlediğiyle yapmış olduğu şeye karşı adaletli bir şekilde
düşünebiliyordu. Tamam normal şartlarda birinin belime yapışmasını hoş karşılamazdım fakat bu acil bir durum olduğu için verdiğim tepki büyüktü. Kahvemi aldıktan sonra düşünceli bir şekilde masaya geçtim.
-Nerde kaldın ya?
Bakışlarım gizlice Arda 'ya kaymıştı. Oturduğu koltukta bacak bacak üstüne atmış kolundaki dövmesiyle uğraşıyordu. Ondan nasıl özür dilemeliydim?
-Helya?
Gözümün önünde sallanan elle Gülsu' ya döndüm.
-Ha şey, geldim işte.
O sıra Kerem konuştu.
-Melis nerede?
Gözler Arda 'ya çevrilince omuz silkti. Zaten kimse umursamamıştı.
Ben tepkimin anormalliği ile düşüncelerle savaş içine girmiş ve bir yandan da nasıl özür dilemem gerektiğini düşünürken başımdan aşağı dökülen buz gibi suyla titremiş ve refleks olarak ayağı kalkmıştım.
Herkes şokla bunu yapan kişiye bakıyordu.Bende arkamı dönüp kim olduğuna bakınca Melis olduğunu görünce ikinci bir kez daha hayal kırıklığına uğramıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBİN NEFESİ
SpiritualÜniversiteye yeni başlamış genç kız, hayatının umduğu gibi gitmemesiyle imtihan edilir. Helya, üniversiteye başladıktan sonra birçok problemle karşılaşır. Bunların imtihan olduğu bilinciyle yaşamaya gayret eder. Ancak aksilikler ,problemler, olaylar...