İyi okumalar🥂
Yüzüme vuran ışık hüzmesi gözlerimi kamaştırıp bir kaç kere kırpıştırmama neden oldu. Gün çoktan doğmuş, yağmur bulutları günün doğuşuna inat gökyüzünü belirli kısımlarını kaplamıştı. Evimde dinlenmem gerekirken hastanede kalmak ne kadar da beni zorlayıp şevkimi kırsada bir iki saate eve gidebileceğim düşüncesiyle kendimi avutmaya çalışıyordum.
Akşam söz verdiğim gibi çocuğun yanına uğramış kaburgasındaki zedelenmeden dolayı alçıya alınan vücudunu muayene etmiştim. Uyku halinde olduğu için ve verdiğimiz ağrı kesici serumlar sayesinde şimdilik rahatça uyuyordu.
"Ne yapıyorsun bakalım burada?"
Birden arkamda duyduğum tanıdık sesle oturduğum bankta istifimi bozmadan elimdeki dumanı tüten kahvemi havaya kaldırmış ve bakışlarımı yeniden yere indirip cevaplamıştım.
"İzin günümün nasıl heba olduğunu düşünüyordum."
Yüzünden gülümsemesi eksik olmayan Jimin, bir gülüşüde bana armağan edip yanımda yerini almış, sahte bir hüzünle konuşmuştu
"Doktor olmanın zorlukları işte, yapacak bir şey yok."
Cevap verme gereği duymamış ve sadece tebessüm etmekle yetinmiştim. Cebimde ki sigara peketini ve çakmağımı masaya koymadan Jimin'e ikram etmiş, içerisinde alıp yakması için çakmağı ateşleyip uzatmıştım. Güzel bir sohbetin başlangıcı olan bu hareketle, kahvelerimizi içene kadar bir süre daha devam etmiş daha sonra ise hastalarımızı kontrol etmek için ayaklanmış, asistanları toplayıp onların eşliğinde ise kontrole başlamıştık. Gördükleri vakalar hakkında merak ettikleri yerleri soruyorlar bazen kendi içlerinde birbirlerini cevaplıyor bazense onları cevaplamam için sessizliğe bürünüyorlardı.
Hem onlara cevap veriyor hem de hastaların durumlarını gözden geçirmek için bana yardım etmelerine izin veriyordum. Sonuçta bakarak öğrenmeleri o kadar da olağan değildi. Hastayı tanımaları, verilecek antibiyotik, vitamin ya da ağrı kesicileri hesaplamak için hastayı hissetmeye ihtiyaçları vardı. Dokunmak en iyi tedavinin başlangıcıydı.
Dün gece ameliyatına girdiğim yaşlı adama sıra geldiğinde özellikle ben kontrol etmiş gerekli takviyeyi yapıp yanından ayrılmıştım. Eğer bir terslik olmazsa hasta en erken üç dört saate uyanırdı.
Önlüğümün cebinden yükselen telefonumun sesiyle neredeyse kontrolleri bitmek üzere olan hastayı baş asistana, yani Jimin'e teslim etmiş ve bekletmeden telefonu açmıştım. Arayan HyeJin'di.
"Hocam, hasta uyanınca haber vermemi istemiştiniz. Hasta kendine geldi."
"Tamam geliyorum." telefonu kapatıp asansöre doğru ilerlemiş, bindikten sonra olduğu katı tuşlamış ve zor bela ulaşmayı beklemiştim. Neredeyse her katta durmuştu. Her katta gerilen sinirlerimi saklamak adına ise yüzüme takındığım güler yüzümle verilen selamları karşılamıştım. Sonunda olmak istediğim kata gelince hiç düşünmeden kendimi asansörden dışarıya atmış ve oldukça derin bir nefesi ciğerlerime göndermiştim.
Kapıdan girip tekrar kapatma gereği duymadan hastanın yanına ulaşmış, hemşirenin işini bitirmesini beklerken üzerimdeki bakışlarla bende bakışlarımı ona doğrultmuş ve gözlerimin içine bakışına karşılık vermiştim. Masada olan dosyasına kısa bir göz atmak amacıyla bakışlarımı hastadan çekip dosyayı incelemeye koyuldum da üzerimde hissettiğim inatçı bakışların sahibine bakmamakta ısrarcıydım. Gözleri sanki içimi görmek istercesine, yorgun bakışlarla bile derinden derinden bakıyordu. Elimdeki dosyayı incelemeye devam ederken sessizliği bozmuş, durumunu öğrenmek adına sorumu ona yönelmiştim. "Kendinizi nasıl hissediyorsunuz?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Uninvited\Taekook\
Mystery / ThrillerÇok iyi bir cerrah olan Kim Taehyung aynı zamanda da kimsenin kimliğini bilmediği azılı bir katildir. Onlarca cinayet işlemesine rağmen arkasında tek bir kanıt bile bırakmayacak zeka ve ustalığa sahiptir lakin bir gün, ansızın işleri çok ufak yolund...