4. Bölüm

5.3K 487 376
                                    

İyi okumalar🥂

Altı saatlik uzun bir ameliyattan çıkmanın yorgunluğu ve uykusuzluğumun bedelini bedenimde oldukça belirgin bir şekilde hissediyordum. Vücudum uyuşmuş ve gözlerim alev almış gibiydi. Bir haftadır işler yolunda gitmiyordu gözümden kaçırdığım birşeyler olduğunu sezinlemiştim. O gece oraya gittiğimde hiç kimsenin olmadığı düşüncesiyle oldukça rahat hareket etmiştim. Yanılmışım.

İlk defa kontrolüm dışında gerçekleşen olay sinirlerimi geriyor ipin ucunu kaybetmekte olduğum düşüncesi beni çılgına çeviriyordu. Bu akşam yapmam gereken şey geride bıraktığım delilleri ve tanıkları yok etmekti. Şimdilik hiç bir delil beni gösterecek bir nitelik taşımasa da şu bir hafta içinde olay yerine bir çok kez gitmiş ve kontrol ettiğimden önceden gözümden kaçırdığım şeyin varlığını fark etmiştim. Düzeltmek içinse yoluma çıkan taşları tek tek ayıklamaktan çekinmeyecektim.

Sabaha kadar içtiğim gecenin sabahı Jungkook'u başka bir doktora devretmiştim. Uzak durmam gerektiğininin farkındaydım. Aptalı oynamaya gerek yoktu. Onunla ilgili her bilgiye hakimdim ama en iyisinin uzak kalmak olduğunu biliyordum. Uzak durmazsam vericeğim zararı biliyordum. Kendimi tanıyordum.

Üzerimdeki ameliyathane kıyafetlerimi değiştirmek ve biraz uyumak adına odama oldukça bezgin adımlarla ilerledim. Odamın olduğu koridora girdiğimde karşımda tanıdık bir bedeni görmek sezgilerimde yanılmadığımı belli etmişti. İyileşir iyileşmez beni görmeye geleceği beklediğim birşeydi. Her gün ve günün belirli saatleri beni soruyor nerede olduğumu öğrenmeye çalışıyordu,
havadisleri alıyordum.

Düşünmeden ona doğru ilerledim, sanki az önce uzak durmam gerektiğini kendime izah etmemiş gibi sinsice yaklaşıyordum. Uzak durması gerekenin sadece ben olmaması gerektiğini öğrenmeliydi. Seve seve bunu öğretebilir, öğrenene kadar ise bir öğretmen sabrıyla hareket edebilirdim.

İyice yaklaştığımda bile beni fark edemiyecek kadar dalmıştı ki ancak ona temas ettiğimde daldığı düşünceden sıyrılabilmişti. Ellerimi beline koyup kafamı yavaşca kulağına yaklaştırdığımda heyecandan mı yoksa yakalanma duygusundan mı bilemedim kalbi sırtında atıyor gibiydi. Nefesleri ise oldukça ürkekti hatta bir an o kadar seyrelmişti ki nefes almadığını düşünmüştüm.

Dudaklarım hafifçe kulağına sürtündüğünde bedeninin titrediğine şahit olmuş ve onu tutmak adına daha fazla yakınlaşmıştım. Bedeni bedenimle tam anlamıyla temas etmekteydi.

"Beni mi arıyorsun küçük?"

Duyduklarıyla ufak bir sendeledi. Kapıda olan elleri bu sefer iki yanına bir et parçası gibi uzandı. Ondan biraz uzaklaştığımda artık daha rahat nefes alıyor gibiydi.

"Gelme üstüme !" aniden sesini biraz yükseltip konuştuğunda gülmeden edemedim ve bir adım geriye çekildim.

"Demek konuşabiliyorsun, güzel."

"Konuşacağın bir şey varsa ya odaya gel ya da git. Ameliyat'tan yeni çıktım, yorgunum."

"Evet, konuşacaklarım var. Odaya girelim."

Daha fazla bir şey söylemesini beklemeden elimi kapı koluna atmış açılan kapıdan ilerlemesi için belinden hafifçe ittirmiştim. Yapması gerekeni yeni algılıyan beyni yavaş da olsa en nihayetinde odanın içerisine bir kaç adım attı. Hemen arkasından ben girdiğimde kapıyı kapatıp kıyafet dolabıma yöneldim.

O ise sadece dikiliyor ve etrafı inceliyordu. Gergin olduğu her halinden belliydi. Rahatlaması adına söze girdiğimde ancak bakışları benimle buluşmuştu.

"Koltuğa otur ve biraz rahatla seni yemeyeceğime emin olabilirsin."

Ufak bir tebessümle kaplanmış suratında gezdirdim gözlerimi. Samimiydi. Dediğimi ikiletmeden yapmış hemen yanındaki uzun koltuğa oturmuştu.

Uninvited\Taekook\ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin