15. Bölüm

2.1K 197 71
                                    

İyi Okumalar 🥂

Hayat , uzun gibi gelsede aslında o kadar da uzun değildi. Bazen bir gün bile bitmeyecek derecede uzun gelirken aslında günler,aylar ve yıllar göz açıp kapayıncaya dek geçiyordu. Sadece biz fark edemiyorduk.

Jungkook ise günden güne soluyordu. Yorgunluğu yüzünden yataktan çıkamadığı günlerin sayısı ve süresi her geçen gün daha da artıyordu. Endişelerim beynimi parazit gibi kemirirken tek yaptığım onun kaybolan gülüşünün bıraktığı izleri seyretmekti. Demiştim ya hayat uzun gibi geliyordu ama aslında o kadar da uzun değil diye. Sanki onunla geçirdiğim her gün bir diğer günden daha hızlı geçiyor gibi geliyordu... Her gün bir diğer günden daha yakındı ölüme.

"Taehyuuung!"

"Hmm"

"Daldın gittin yine."

Bakışlarımı kilitlediğim dolaptan çektim ve yanımda oturan küçüğüme güler yüzle döndüm.

"Haydi üstünü çıkartalım ve duş alalım. Sonrada sıcak ballı süt içip uyuyalım. Olur mu?"

"He yine açıldı senin bakıcı moodun "

Gülüşü en içimde bir yeri eritirken gülüşüne karşılık vermekle yetindim.

"Hadi bakalım koca bebek kaldır kollarını."

Komutum üzerine kollarını usulca yukarıya kaldırdı. Kollarını kaldırırken göz devirmeyi de eksik etmemişti. Yavaş yavaş üzerindeki kıyafetleri çıkartmış tamamen çıplak kaldığında onu baştan aşağıya süzmüştüm.

"Gerçekten nefis görünüyorsun Jungkook."

Halinden memnun bir şekilde mahrem yerinin açıkta kalmasını umursamadan kollarını arkasına dayayıp geriye doğru yaslandı. Yüzündeki flörtöz ifade ile "Sende soyun seni de görelim?"

Elimi asker selamı haline getirmiş ayaklarımı birleştirmiş ve cevaplamıştım. "Emriniz olur komutanım."

Yaptığım şaka hoşuna gitmiş ve hafifçe kıkırdamasını sağlamıştı. Jungkook gülünce istemsiz gülümsemeden edememiştim. Gözlerimi gözlerinden ayırmadan üzerimdekileri usul usul çıkartmış karşısında çırılçıplak kaldığımda bu sefer de Jungkook beni alıcı gözü ile süzmüş ve gözlerini kısıp dudağını ıssırmıştı.

"Geçekten enfes görünüyorsun Taehyung."

Bu sefer ikimizde kıkırdamıştık. Gözlerinin içinin güldüğünü görmek beni gerçekten iyi hissettiriyordu. Çünkü o benim nezlimde gözlerinde koskoca bir gezegene sahipti.

Kollarını bana uzatarak onu yataktan kucağıma almam için uzanmıştı. Yavaşça eğilip bir kolumu beline dolamış bir kolumu da kalçasına atmış ve onu kucaklamıştım. Bu sırada o da hiç beklemeden kollarını boynuma, bacaklarını da belime sarmıştı. Yüzlerimiz birbine sıfır mesafedeyken dudaklarımın hemen karşısındaki dudaklarına ufak ufak öpücükler kondurmaya başlamıştım.

Dudağını bir kere dudaklarımın arasına alıp emdikten sonra sanki çok lezzetli bir şey tatmışım gibi "Mmh, gerçekten leziz." Demiştim.

Dudakları yukarıya kıvrılırken bir kere de gülüşünden öptüm. Ne kadar öpersem öpeyim dudaklarının tadına doyamıyorum. Hani çok sıcak günlerde susuz kalırsın da su bulduğunda kana kana içsen bile içinin yangını geçmez . Heh, işte tam olarak öyle hissediyordum. Ne kadar öpersem öpeyim doymuyordum.

Adım adım banyoya ilerlerken dudaklarını öpmeye devam ediyordum. Minik minik öpüyor canını acıtmaktan korkuyordum.

Nihayet banyonun kapısına geldiğimizde Jungkook'u kucağımdan indirmeden kapıyı açmış içeriye girmiştik. Jungkook hala kucağımdayken küvetin dolması için suyu açmış kucağımdaki Jungkook ile küvete oturmuştum. Sırtındaki elim tenini usul usul okşarken öpücüklere bir son vermiş, ikimizde kafalarımızı birbirimizin boyunlarına gömmüş ve su dolana kadar tenlerimizin kokusunu içimize yarın yokmuş gibi çekmiş ve ara ara ufak öpücükler de kondurmuştuk...

Uninvited\Taekook\ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin