6. Bölüm

4.7K 429 257
                                    

İyi okumalar🥂

Jungkook evine döndüğünde, üzerimdeki kirli kıyafetlerin hâla üzerimde olduğunu daha yeni fark ediyordum. Aceleyle üzerimdekileri çıkarttığımda rahatlamışlık hissinin vücuduma yayılmasını beklerken zihnime çöken karabasanla olduğum yerde kalakaldım. Bir süre de olsa aklımı Jungkook ile dağıtmış olsam da şu anda gerçeklik bütün çıplaklığı ile göz önündeydi. Neredeyse bugün bir kadın ve çocuğu öldürecektim. Ben bir katil olabilirdim fakat ben asla masum bir inansın canına kıyacak kadar canileşmemiştim. Ben bu değildim.

Kolay bir çocukluk geçirmemiştim. Çocukluğumdan ergenliğime kadar olan bir dönemimi tecavüze maruz kalarak geçirmiştim. Her gece... Bilmediğim bir adamın altında, o tiksinç bir şekilde zevk alan adamın altında eziliyordum. Küçük bedenim kirleniyordu. İstiyordum ki hiç bir çocuk benim yaşadığımı yaşamasın, incinmesin çünkü biliyordum ki çok zordu. Bedeniminde, ruhumunda kaldıramıyacağı kadar ağır olan bu yükün altından omuzlarım kırılarak, kaburgalarım kalbime saplanarak bin bir zorlukla kalkmıştım. Sadece korumak istiyordum işte.

Göz yaşlarım yanaklarımdan çıplak tenime ulaştığında daha da bir sinirlenmiştim. Uzun zamandır ağlamayı bilmeyen gözlerim sanki zamanın acısını çıkartırmış gibi bir günde iki kere ihanet ediyordu bana. Içimde bana hakaretler yağdıran ses öylesine şiddetlenmişti ki beynimin duvarlarında yankı yapıyordu. Oturduğum yerden hışımla kalkıp şiddetle bağırdım ve elime ilk geçen şeyi duvara fırlattım.

'Güçsüzsün, acizsin, sanki elini hiç kana bulamamış gibi korkak bir ceylan gibi davranıyorsun! '

" Ben korkak falan değilim.Siktiğimin orospu çocuğu çık kafamın içinden. ÇIK!"

Hızımı ve hırsımı alamıyordum. Önce masayı sonra koltukları bir bir fırlattım.

'Ahahaha. Sen mi korkak değilsin? Bütün bunları korktuğun için yapmıyor musun zaten? Unutma Taehyung ben senin bir parçanım. Ben senin hakkında senden daha çok bilgiye sahibim!
Ben senin yüzleşmekten korktuğun bütün yanlışların kendisiyim.'

Son kalan aklımın kırıntılarını da kaybediyordum. Elime geçen her şeyi düşünmeden parçalara ayrılması için bütün gücümle yere çalıyordum. Odayı talan ettiğimde geriye kırılan vazolar, yere düşen tablolar kalmış ve  her yer cam kırıklarıyla dolmuştu. Tıpkı zihnim gibi beynimin duvarlarına batan sivri cam kırıkları şimdi bedenime, ayaklarımın altına batıyordu. Neyse ki içimin acıdığı kadar bedenim acımıyordu. Adım attığım yerler kan lekeleriyle renkleniyor, gri laminent zeminde iz bırakıyordu.

Beynimde yankılanan iç sesim konuşmaya devam ediyordu ama ben o kadar çok efor harcamıştım ki artık onu bile dinleyemiyordum. Duyuyordum ama sanki algılayamıyordum.

Her adımımda daha da ayaklarımın içine giren cam kırıklarını odama çıkana kadar umursamadım. Hatta öyleki sabaha kadar o cam kırıklarıyla yatmıştım. Bir yandan susmak bilmeyen iç sesime aldırış etmemeye çalışıyor bir yanda da az önceki sinir krizinin getirdiği mahurluk ile mücadele ediyordum.

Kafamdaki ses sustuğu vakit bu seferde sanki kendime kastım varmış gibi ben başladım düşünmeye... Düşündüm, geçmişi sanki daha önce hiç düşünmemiş gibi düşündüm. Gözüme bir gram uyku girmiyordu bu yüzden de saatler sonra kaybettiğim kandan dolayı ayaklarım uyuşmuş. İçinde camın olduğu ayaklarımı hissetmemeye başlamıştım.

Öylece uzandığım yataktan kurumuş kan ve göz yaşlarımla iş saatim gelinceye kadar kalkmadım. Ayağımdaki camları canım bir hayli acıyarak çıkartmış, her çıkarttığım camda kanla kaplanan zemine aldırış etmemiştim. İşim bittiğinde sıcak bir duşa girip ayaklarımı sardım. Dikişlik olan yaralar vardı fakat bunları daha sonra halledebilirdim.

Uninvited\Taekook\ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin