3. Bölüm

6.5K 565 266
                                    

İyi okumalar 🥂

Yıldızları seyretmek için çatı katına, tamamen camla kaplı olan, odama çıktığımda elimdeki bir kaç şişe içkiyi düşürmemeye çalışarak kapıyı açtım. Evi yaptırdığım zamandan da öte planlanmış bu oda uyuyamadığım zamanlarda vakit geçirmeyi sevdiğim tek yerdi. Gizli yerimdi burası benim. Kimsenin ayak basmadığı özel bölgem. Öyle ki çoğu zamanım burada, yıldızlarların altında geçiyordu. Bütün dünya dar gelirken burada nefes alabiliyor olmak da işin çabasıydı. Gerçi hak ediyor muydum mutlu olmayı onu da bilmiyordum ya, neyse.

Ballandıra ballandıra anlattığım bu yerin tavanı ve üç duvarı boydan boya camla kaplı , içerisinde tavana asmalı bir yatak; odanın en köşesinde mini bir buzluk, üzerinde küllük ve diğer köşesinde bulunan armut puflardan ibaretti.

Elimdeki biraları gelişigüzel yatağa atıp , buz dolabından bir kase buz çıkartmış ve yatağıma ilerlemiştim. Oturduğum an hafif hafif sallanan yatakta dengede kalmak için bir süre durmasını beklemiş, daha sonra yavaşça yataktaki yerimi almıştım. İçinden en sevdiğim birayı açıp diğerlerini buz kovasına yerleştirdiğimde, arkama yaslanıp biramdan koca bir yudum aldım. Ilık biranın boğazımdan geçerken damağımda bıraktığı o yakıcı hisle bir nebze de olsa rahatlamış gibi hissediyordum. Daha başındayım halbuki...

Paketimden bir dal sigarayı dudaklarımla buluşturup yaktığımda, odaya ve ciğerlerime yayılan zehri büyük bir keyifle karşılıyordum. Bir ateşe bakıyordu işte bu zehrin ciğerlerimi talan etmesi. Küçük yaşta başladığım bu illet zamanla kurtarıcım olmuş gibiydi. İçince her şeyin daha iyi olacağını sandıpımdan değil de, derdime ortak bulduğumu düşündüğümdendi aslında . Ben yanıyordum o da benimle yanıyordu bir nevi.

Alkole başladığımda ise artık sigaranın o kadar da değeri yoktu gözümde. Yansa bile eskisi gibi kesmiyordu sanki. İlk alkol kullandığımda adımı bile unutacak kadar sarhoş olmuştum . Kendime yeni bir liman bulmuşçasına yaklaşmıştığım alkol de çok değil kısa bir süre içerisinde eski gücünü yitirmiş , unuturum dediğim ne varsa daha çok belirtmişti zihnimde. Bilemiyorum omuzumdaki yük fazla mı ağırdı yoksa ben mi çok güçsüzdüm? Böyle şeylere sarınıyordum amansızca. Ruhum çoktan kamburlaşmıştı. Olan olmuş, çoğu şeyi ardımda bırakmıştım. Ama asla pişman olmamıştım yaptıklarımdan, yapacaklarımdan da... Asla keşke dememem gerektiğini çok iyi biliyordum çünkü.

Ellerim kan kırmızısı, ruhum çoktan enkaz altı... O yüzden daha çok içtim, unutamıyorsam hatırlar, yaptıklarımla yüzleşirdim. Ne halde olduğumu daha iyi görürdüm böylece. Bu yüzden bugün burada içiyordum işte. Kendimle yüzleşmem gereken gerçekler vardı.

Aklıma geldikçe delirecek gibi oluyordum. Dudaklarıma değen o yumuşacık dudakları bir an bile aklımdan çıkmazken, daha çok hatrımda kalsın diye içiyordum. Öyle masumdu ki dokunuşu aklımı yitirecektim. Yıllar önce kaybettiğim bu masumiyet bana öylesine ilgi çekici, öylesine ulaşılası gelmişti ki engel olamıyordum hastalıklı zihnime.

Tanrı'nın benimle dalga geçtiğinin bir kanıtı mıydı bilinmez; her şeyi bildiğini, yanlış yapmayacağını düşünen bu kibirli adama dersini vermek ister gibiydi biraz. Ve bu benim Tanrıya ikinci mağlubiyetimdi.

.....

Düşüncelerim en dibe vurduğunda güneş neredeyse doğmak üzereydi. Geceden geriye kalan ise bitmiş sigara paketleri, içki şişeleri ve biraz da bendim. Uykusuzluğumun emaresi olan göz altı torbalarımı sertçe ovuşturup yataktan kalktığımda göz ucuyla telefonumdan saate bakmış, işe gitmem için daha iki saatimin olmasını görmemle ağır ağır banyonun yolunu tutmuştum.

Jungkook

Taehyung gittikten sonra uyumamak için oldukça dirensemde bir süre sabahtan beri dinmeyen yağmuru izlemiş ilaçların etkisiyle ve yağmurun mayıştırıcı sesiyle uyumak zorunda kalmıştım. Hayalimi gerçekleştirmemin heyecanını bir türlü atlatamıyordum.

Uninvited\Taekook\ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin