10. Bölüm

4.1K 326 113
                                    

'Ruel-Call Out My Name'

İyi okumalar 🥂

Gözlerini zor bela aralayabildiğinde içeriye girmek için çırpınan ama perdelerden dolayı giremeyen güneş ışıklarına uykulu bir bakış attı. Ne zamandan beri buranın perdesi vardı bilmiyordu ama Taehyung bunu yaparak onu büyük bir dertten kurtarmıştı.

Kıpırdanmaya devam ettikçe yavaş yavaş sallanan yatak dün gecenin emarelerini taşırcasına hareket etti. Gözünün önünden bir an olsun gitmeyen anılar varlığını belirtmek istercesine daha bir canlı daha bir ayrıntılı görünüyordu zihninde. Sanki unutması mümkünmüş gibi.

Bu duygu çok yoğundu. Budistlerin nirvanaya ulaştıklarında hissetikleri, tanımlayamadığı şey, kadar yoğundu en az. Aynı zamanda buna; çok yüksek bir yerden korumasız bir şekilde atlamak da diyebilirdi. Hem korku, hem heyecan hem de akılda kalıcıydı.

Hayalini kurduğu şeylerin gerçekleşiyor olması yüzündeki aptal gülümsemeyi daha fazla genişletebilirmiş gibi genişletti. Tabii bu pekte uzun sürmedi, çünkü hayallerinin bittiği yerde pekte güzel şeylerin olacağı söylenemezdi. Yavaş yavaş keyfinin kaçtığını hissediyordu. Üzerindeki saten çarşafın huysuz hareketleriyle, müstehcen yerlerini açıkta bıraktığının farkında bile değildi.

Uyandığı neşesi artık yoktu ve kendini kırgın hissediyor gibiydi. Bir beşik edasıyla sallanan yataktan kalkıp çıplak ayaklarını parkaye bastı. Bir süre öylece yatakta otursada daha fazla kafasına takmaması gerektiğini hatırlatır gibi kafasını sağa sola salladı ve elinden geldiğince güzel bir gülümsemeyi dudaklarına kondurdu. Evde yanlız olabilirdi fakat kendi içinde pekte yanlız sayılmazdı,o içindeki asıl kişiyi mutlu etmesi gerekiyordu.

Çıplak ayakları zeminde ses çıkartırken aheste aheste odasına ilerledi. Odaya girer girmez sıcak bir duş almak için banyoya girdiğinde gözleri anında aynadaki yansımasını bulmuştu. Yavaş yavaş solan yüzünde göze güzel gelebilecek hiçbir şey yoktu.

Gözlerinin altındaki halkalar biraz daha belirgin olmuş, suratı sanki küçülmüş gibiydi. Gözleri yavaş yavaş suratından boynundaki morluklara ve göğüsündeki ıssırık izine gittiğinde istemsizce gülümsedi. Mutluluk barındıran bir gülümsemeden uzaktı bu gülümseme. Acaba demeden edemiyordu, acaba Taehyung gibi bir adamın kendi gibi birisiyle olmasını dilemek çok mu bencilceydi?

Belkide öyleydi ama ne yapabilirdi ki biraz bencil olmayı o da hak etmiyor muydu?

Kasılarak lavaboya eğilen başı şiddetle sarsılırken parmakları son anda lavabonun kenarlarına tutunmuş dengesini kaybetmekten kurtulmuştu; fark etmeden parmak boğumları beyazlayana kadar sıkımıştı elinin altındaki evyeyi.

Kesilen öksürükle ağzında birikmiş kanlı balgamı iğrenircesine tükürmüş, sağ elinin tersiyle ağzını gelişi güzel temizlemişti. Titreyen elleri musluğu bulduğunda ellerini ve ağzını bir güzel yıkamış daha sonraysa sıcak bir duş için küvete girmiş belki bir, belki yarım saat boyunca duş almıştı.

Üzerine sarındığı havluyla odasına girip rastgele bir kaç kıyafeti üzerine geçirdi. Sıra saçlarını kurutmaya geldiğinde ıslak kalmalarını tercih ederek aşağıya kahvaltı yapmaya indi. Evin içerisi ne sıcak ne de soğuktu. Bu yüzden saçlarını kendi halinde kurumaya bırakmakta bir sakınca görmemişti. Çok çabuk hasta olan bir yapıya sahip değildi normalde, fakat şu son bir senedir daha bir hassastı. Yine de bu durumu umursamamayı seçmiş, kahvaltı için bir şeyler hazırlama koyulmuştu.

Canı pek bir şey yemek istemiyordu açıkçası. Sadece midesindeki açlık hissini bastırabilmek için alelade bir şeyler atıştırmış hemen ardından mutfağı toplayıp odaya geçmişti.

Uninvited\Taekook\ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin