2

1K 108 28
                                    

"donghyuck beni sinir etme ve katıl şu gruba."

donghyuck sabahtan beri gruba katılması için ısrar eden renjun'i reddetmeye çalışıyor ama bir türlü onu susturamıyordu. eğer gruba katılırsa onunla dalga geçecek insanların artacağını düşünüyor ve yine kendini üzecek bir yol buluyordu.

"renjun anlayamıyorsun galiba, eğer o gruba katılırsam her şey daha kötü olacak anlasana."

arkadaşının üzgün bakışlarına kanmak istemeyen renjun ise kararlıydı, en yakın arkadaşını güzelce dile getirdiği sanatını daha çok kişiye duyuracaktı.

"istediğin kadar bana karşı çık, seni o gruba sokmak için elimden geleni yapacağım."

"iyi ama neden? neden durduk yere yapıyorsun bunu?"

"durduk yere mi? donghyuck, buradaki insanların artık seni gereksiz yere ezip aşağılamalarına benim tahammülüm kalmadı. sadece sevdiğin şeyi yapıp herkese güzelce bir cevap vermeni istiyorum."

sıraya üzgün üzgün bakmaya başlayan donhyuck'un dikkatini çekmek ister gibi devam etti,

"hem jeno senin piyano çalışını beğendiyse elbette güzel şeyler olacaktır, herkesi hemen gruba alacak birine benzemiyor bu konuda şanalısın çünkü gerçek duygularınla adeta piyanoya sen yön veriyorsun."

donghyuck tam ağzını açıp bir şey diyecekken derse giren matematik hocası yüzünden diyemeden defterini açmıştı.

üzerinde garip bir baskı vardı. piyano çalmak, onu hissetmek, sadece parmaklarını çalmadan üzerinde gezdirmek bile onu rahatlatıyor ve kendi gibi olabiliyordu.

şu zamana kadar yakın arkadaşları olmamıştı. çevresi küçüklüğünden beri onu olduğu gibi kabullenmeyip dışlamıştı. şimdi ise bir grupta olma fikri onu tedirgin ediyor, istemeden de olsa aklına kötü anıları geliyordu.

ders başladığından beri derse odaklanamayan donghyuck, elinde jeno'nun numarasının yazılı olduğu kağıdı çeviriyor, arayıp aramama konusunda bir türlü karar veremiyordu.

jeno numarasını vereli iki gün geçmişti. o gün olanlar bir türlü aklından çıkmıyor, süreki o anları tekrar yaşıyordu. jeno gelip teklifini sunduğunda başta hiçbir şey diyemeden yüzüne bakmış ve en sonunda jeno ona grubu anlatıp numarasını verdiğinde teşekkür edip düşüneceğini söylemişti

gerçekten çok kararsızdı ve jeno'nun o an onunla dalga geçmemesine bir hayli şaşırmıştı. en iyi yaptığı şeyin piyano çalmak olduğunu kendisi de biliyor ama insanlara güvenemiyordu.

üzerinde gereksiz bir baskı vardı. diğer insanlara sıradan bir müzik grubu gibi görünen grup onun gözünde cidden büyük bir gruptu. bu yüzden jeno'yu gördüğü yerde ondan kaçmış, iyi bir karar vermeden onunla konuşmak istememişti.

derse zaten odaklanamayan donghyuck iyice bunalınca hocasından izin alıp dışarıya çıkmıştı. önce lavaboya uğrayıp yüzünü soğuk suyla yıkamıştı. kendine gelmesi lazımdı. sonrasında ise eğer normal bir zamanda olsaydı pişmanlık duyacağı bir şey yapmaya gitmişti.

müzik odasına gidip kendini tekrar rahatlatıp, sığınağına sarılacaktı. bu saatte kimse odada olmaz diye düşünüp sessizce giriş kata inmeye başladı.

ses yapmadan kata hızlıca ilerliyor ve arkasını kontrol ediyordu. eğer yakalanırsa hem kendisi hem matematik hocası bu durumdan ceza alırdı.

en sonunda kapıya ulaşıp yumuşak hareketlerle piyanosunun başına geçen donghyuck derin bir nefes alıp her düşünceli anında yaptığı gibi kendi bestelerinden birini çalmaya başlamış, melodinin içine kendini bırakmıştı.

dolce, nohyuckHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin