19

324 30 56
                                    

ikisinin birbirine çarpan dudaklarının sesi odayı doldururken donghyuck'un annesinden gelen ses ikisinin de gözlerinin kocaman açılmasını sağlamıştı.

ikili kocaman açılmış gözlerle birbirlerine bakarken dudaklarını hızlıca birbirinden ayırmış ve üstlerini düzeltmeye başlamışlardı. bayan lee'nin sesi iyice yaklaşırken ikisi de yataktan hızlıca kalkmışlardı. vücutlarındaki gerginlik iyice artarken ikisi de hızlıca üstlerini düzeltmişti. jeno koltukta yerini alırken, donghyuck yumuşak saçlarını eliyle hızlıca düzeltmiş ve hiçbir şey olmamış gibi kalçasını masasına yaslayarak annesinin odaya girmesini bekledi. gerginlikle jeno'ya baktığı sırada büzmüş dudaklarını ve halıyı inceleyen bakışları farketmişti. sevgilisine dalıp gidecekken annesinin odasının kapısını hızlıca açmasıyla ikisi de bakışlarını kapıya yöneltmişti.

"hyuck sana kaç kere diyeceğim eşyalarını ortalık yerde bırakma diye? eve girdiğimden beri sesleniyorum duyup aşağıya gelmiyorsun!" donghyuck dudaklarını birbirine bastırıp parmaklarıyla oynamaya başlarken bayan lee, jeno'yu fark etmemiş ve söylenmeye devam etmişti.

"üstelik çıkartıp yere atmışsın hem ne zamandır böyle bir ceketin var senin?" bayan lee, elinde tuttuğu jeno'nun ceketini yüz hizasına getirmişti. donghyuck bu sırada gerginliğinden dudaklarını dişlerken, koltuğa iyice yerleşmiş olan jeno gülmemek için dudaklarını birbirine bastırmıştı.

"anne.." donghyuck bıkkın bir şekilde söylerken bayan lee ceketi yüzünün önünden indirmiş ve oğlunun yanındaki siyah saçlı genci fark etmişti. geçen gün oğluyla beraber uyuyan gençle sonunda yüz yüze gelebildiğine sevinmiş ve oğlunu onun yanında azarladığı için biraz pişman olmuştu. bayan lee hemen kendini toparlamış ve ceketi kollarının arasına almıştı.

"donghyuck.. neden arkadaşının geleceğini söylemedin bir şeyler hazırlardık. hem bu hâlin ne senin pijamayla mı karşılıyorsun arkadaşını?" donghyuck bıkkınlıkla nefesini verip cevap vermek için hazırlanırken jeno ondan önce davranıp ayaklanmış ve cevap vermişti.

"sorun değil bayan lee. geleceğimden haberi yoktu ben habersiz gelmiş bulundum." jeno en sıcak gülümsemesini bayan lee'ye sununca donghyuck istemeden jeno'nun güzel bakışına dalmıştı. jeno'nun takındığı bu nazik tavırdan çok etikilenmişti. donghyuck dalıp gitmişken jeno bir şey unutmuş gibi gözlerini kocaman aralamış ve söze girmişti.

"bu arada ben jeno. donghyuck'un grubundan arkadaşıyım." jeno gülümseyerek selam vermişti. bayan lee göz ucuyla donghyuck'a  bakarken söze girmişti.

"hoş geldin jeno. hyuck grubunuzdan bahsetmişti. hatta ilk gruba katıldığı gün olan sevincini anlatamam." donghyuck bu sefer büyüttüğü gözleriyle annesine bakarken jeno gülmemek için kendini zor tutmuş ve bayan lee tekrardan söze girmişti.

"ben sizi en iyisi yalnız bırakayım, yemek hazır olunca çağırırım." bayan lee gülümsemiş ve odanın kapısını kapamıştı. annesinin odadan ayrılmasıyla donghyuck derin bir nefes vermiş jeno ise gülerek koltuğa tekrardan yerleşmişti.

"ucuz atlattık neredeyse neden gülüp duruyorsun?" jeno kısık gözlerini donghyuck'a çevirmiş ve gülümsemesi yüzündeyken cevap vermişti.

"annenin bahsettiği sevinci hayal ettim sadece." donghyuck sandalyesinin üzerinde bulana yastıklardan birini kavramış ve sevgilisine fırlatmıştı. jeno, yere düşen yastığı alıp sarılmış ve gülmeye devam etmişti.

dolce, nohyuckHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin