3

770 88 35
                                    

tüm gece içini kemiren heyecanı yüzünden düzgün uyuyamayan donghyuck, hafta sonu olmasına rağmen okula normal saatinden daha erken gitmeyi başarmıştı.

gruba katılmak için mesaj atmasının üzerinden iki gün geçmişti ve iki gündür jeno ile konuşmamıştı. sadece gruba katıldığı için teşekkür etmiş ve cumartesi sabah erkenden okulda olması gerektiğini söylemişti.

bu habere jeno kadar renjun de çok sevinmişti. kesinlikte donghyuck'dan daha mutlu olduğu aşikârdı. donghyuck arkadaşının bu kadar mutlu olacağını bilseydi kesinlikle erkenden teklifi kabul ederdi.

geldiğinden beri kendi kendine müzik aletleri ile ilgilenip kendince nota çıkarıyordu. asla bu işten sıkılmamıştı ama 'yeni' grubunun nerede kaldığını çok merak ediyordu. saate baktığında neredeyse öğlene yaklaştığını gören donghyuck, yavaş yavaş düş kırıklığına uğramaya başladı. yıllarca dışlanan biri olarak yine kandırıldığını düşünmeden edemedi. neredeyse yerinden doğrulup eve gitmeye hazırlanırken koridorda duyduğu seslerle tekrar yerine oturdu.

donghyuck'un bildiği kadarıyla grupta beş kişi olacaklardı. gelecek olan solisti çok merak ediyordu. renjun her zaman sesinin çok güzel olduğunu dile getirirdi ancak donghyuck bunu kabul etmezdi. arkadaşına sürekli kendi başına söylerken yakalanır ve dilinden kurtulamazdı. aslında hoşuna gidiyordu ama belirli bir teknik bilmediği için sesi ona yeterli gelmiyordu. o sadece kendisi için piyanosunu çalar, gerektiği yerde ise sesini kullanırdı.

oturduğu yerde dikleşen donghyuck yeni grup arkadaşlarının ne kadar yavaş yürüdüğünü düşündü. aslında her şey gayet normaldi sadece kendisi biraz heyecanlıydı. koridordan gelen gülüşme sesleri onu biraz geriyor, yerinde kıpırdanmasına sebebiyet veriyordu.

sonunda kapı açıldığında yüzüne küçük gülümsemesini yerleştirdi ve ayağa kalktı. kapıdan giren ilk kişi jeno olmuştu. donghyuck'un bu kadar erken geleceğini tahmin etmiyordu ama bunu sevmişti. gülümseyerek içeri girdi ve gitarını bıraktı. o sırada geriye kalan üç kişi de gelmiş ve kapı kapanmıştı.

etrafta oluşan garip sessizlik yüzünden jeno yeni arkadaşını tanıtmak üzere donghyuck'u kolundan nazikçe tutup öne çıkarmıştı.

"yeni piyanistimize merhaba deyin millet." donghyuck bu hamleye şaşırmış ama garip karşılamamıştı. aksine rahat davranmaya çalışarak hepsine elini uzatmış ve selamlamıştı.

içlerinde en küçük olan jisung bateri ile ilgilenirken, güzel gülüşlü olan jaemin ise bas gitardaydı. kaç gündür kendisinin gruba katılması isteğiyle yanıp tutulan jeno ise elektro gitardaki yerini almıştı. en çok merak ettiği beyaz tenli chenle ise solistleriydi. hepsinin isimlerini aklında tutması zaman alacaktı.

bunu fark eden jeno gergin bir ortam yaratmamak için hemen çalışmaya başlamamış yavaştan gitarını kurup donghyuck'un gruba alışmasını beklemişti. aslında donghyuck iyi bir çocuktu gözünde niçin dışlandığı hakkında bir fikri yoktu ancak bu çocukta gözüne iyi gelen bir şeyler vardı.

küçük konuşmalar yerini kahkahaya bırakırken jeno ortamı toparlamak için parmağını şıklatmış ve otoriteyi sağlamaya çalışmıştı. herkes kendi enstrümanının başına geçerken jeno ne yapmalarını gerektiğini düşünüyordu.

"bence ilk başta grup olarak bir uyum sağlayabilecek miyiz ona bir bakalım. çalmak için şarkı öneriniz var mı?"

herkes düşünmeye başlamıştı. en uygun şarkıyı bulmak zordu ancak ilk başta çalabilecekleri bir parça muhakkak bulurlardı. o sırada içinden bir sürü şarkı ismi geçiren donghyuck sonunda uygun parçayı buldu.

dolce, nohyuckHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin