5

627 78 36
                                    

"olmadı bu baştan alalım." bıkkınlıkla bagetini yere bırakan jisung derin bir 'of' çekmişti. okul çıkışından beri saatlerdir prova yapıyorlardı ve pek ilerlemiş sayılmazlardı.

ayakta durmaktan yorulan chenle ise bir sandalye çekmiş ve başını ovuşturmaya başlamıştı. jeno sessiz kalıyor, donghyuck ise sadece onları izliyordu. sonunda sessizliği jaemin bozmuştu,

"hey! moralinizi bu kadar düşük tutarsanız tüm geceyi burada geçiririz."

"jaemin haklı, bu kadar moralsiz olmayalım daha çalışmalara yeni başladık ayrıca pes etmemiz haksızlık olur."

sonunda konuşan jeno'ya herkes katılıyor gibiydi. jisung bagetini eline almış, chenle ise su içip boğazını temizlemişti. jisung'un ritim vermesiyle donghyuck doğrulmuş ve parmaklarını piyanosunun üzerindeki yerine yerleştirmişti.

bu sefer hafif aksaklık olsa da çaldıkları parçayı tamamlayabilmişlerdi. herkes ilk geldikleri hallerine karşın daha memnun gibiydi. ama jeno'ya göre bir şey eksikti sanki. ne olduğunu çözememiş, anlamaya çalışıyordu. elbet ne olduğunu sonradan bulurum düşüncesi ile çalmaya devam etti.

biraz daha çalıp yeterince yorulduklarını düşündüklerinde ise yavaş yavaş toparlanmaya başlamışlardı. hiçbirinin enerjisi kalmamıştı. gündüz okul şimdi ise yaptıkları çalışma onları bitkin düşürmüştü.

odadan teker teker giden chenle ile jisung'u jaemin takip etmişti. geriye jeno ile donghyuck kalmıştı. donghyuck, jeno'nun tüm gün sessiz kalmasına şaşkındı. acaba aklı dünki olayda mı kaldı diye kendince tahmin yürütüyor, aklından binbir türlü senaryo kuruyordu.

jeno'nun yine tek bir kelime etmeyeceğini anlayan donghyuck, eşyalarını toplamayı bitirince jeno'ya iyi akşamlar dileyip odadan çıkmıştı. jeno ona karşılık vermiş ve tekrar çantasına yönelmişti.

yere düşen penasına uzanan jeno yerde gördüğü gümüş rengi parlak kolyeyi farketmişti. ucunda sol anahtarı bulunan kolyeyi eline alınca donghyuck'a ait olduğunu farketti ve çoktan gittiğini düşünüp ertesi gün ona vermek üzere kolyeyi cebine attı.

çantasını ve gitarını alıp odadan çıktı. koridorda duyduğu ayak seslerini umursamayıp okulda çalışan hizmetlilerden biri olduğunu düşündü.

aslında o seslerin bir önceki gün onu ve grubunu tehdit eden jimin'den geldiğini bilseydi umursar ve bir çift laf etmek üzere peşinden giderdi.

jeno'nun okuldan çıktığını gören jimin, elindeki kayıt cihazını çantasına yerleştirmiş ve dikkat çekmeden okul çıkışına yönelmişti. yarın daha farklı bir gün olacaktı.

- ' ✧ ' -

alarmının itici sesiyle gözlerini zorla açan donghyuck, söylenerek yataktan kalkmaya çalışmıştı. başı çok ağrıyordu, uykusuz kalmıştı.

işi yüzünden evden daha erken çıkan annesi şu an evde olmadığı için bir kez daha söylenerek mutfağa ilerlemişti. belki uykum açılır umuduyla kendine bir kahve hazırlamış ve dolaptan ne bulduysa atıştırmaya başlamıştı.

en sonunda bitirdiğinde hızla odasına gitmiş ve üzerini giyinmeye başlamıştı. telefonundan gelen sesle başını telefonun olduğu yöne çevirdi. mesaj renjun'dendi ve iki dakikaya kapısının önünde olacağını söylüyordu.

genelde okula beraber yürürlerdi ama son birkaç gündür aksıyordu bu yüzden biraz daha acele ederek giyindi ve çantasını koluna aldı.

dolce, nohyuckHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin