Euphoria ❧ KookU

6.Bölüm

(Jungkook)

Gözlerimi korkuyla açtığımda boğazımı düğüm düğüm eden hisle birlikte yataktan doğruldum ve gece lambasını yakıp derin bir soluk aldım. Ve bir kez daha.

Kafamı yatak başlığına dayayıp gözlerimi kısa süreliğine kapatarak sakinleşmeye çalıştım.

Birilerinin hayatını mahvetmeyi asla istememiştim fakat olmuştu işte. Ömrüm boyunca vicdanımı sızlatacak olayla kabuslarımda bile karşı karşıya kalmak beni yoruyordu.

Derin bir iç çekerek gözlerimi usulca açtığımda boğazımı kavuran his yüzünden birkaç yudum su içme ihtiyacı hissettim ve yataktan kalkıp ışığı açmadan geniş koridora çıktım.

"Şşşt! Sessiz ol, seni içeri aldığımı kimse bilmemeli."

Jieun muydu o? Kiminle konuşuyordu?

Adımlarımı üst katın trabzanlarına doğru yönelttim ve bulunduğum yerden görüş alanıma giren Jieun'a baktığımda üzerindeki babaannemin pamuklu geceliklerine benzeyen uzun pembe bir gecelikle yere çömeldiğini ve karşısında duran minik kedi ile konuştuğunu fark ettim. Önündeki kaptan süt içerken Jieun minik elini kedinin tüyleri arasında gezdiriyordu. Kabul etmeliyim bu gözüme bir miktar sevimli görünmüştü.

Dudaklarımda oluşan o minik gülümseyişi silip merdivenleri yavaş yavaş inmeye başladığımda çıkardığım ses yüzünden omzunun üzerinden geriye doğru dönen Jieun'un bakışları beni buldu fakat bu çok kısa sürmüştü.

Adımlarımı direk mutfağa yönlendirip buzdolabından aldığım su şişesi ile birlikte salona geçtim. Gördüğüm kabus yüzünden kafamı dağıtacak bir şeyler arıyordum. Bu yüzden nereden bulunduğunu bilmediğim kedi ile ilgilenen Jieun'un karşısındaki ikili koltuğa geçtim.

Boğazımın kuruluğunu gidermek için su şişesinin kapağını açıp soğuk sudan birkaç yudum alırken Jieun'un bakışlarını da üzerimde hissediyordum.

"Gidip uyusana! Ne diye geldin buraya?"

"Ben sana gecenin bir vakti bu kediyi nereden bulduğunu soruyor muyum?" dedim ve koltuğa iyice yayıldım.

Gözlerini devirmekle yetinen Jieun, sütünü bitiren kedinin önündeki kabı alıp mutfağa götürdüğünde etrafa bakınan kedi bana doğru gelmeye başladı ve tam ayaklarımın dibinde durdu. Çok küçük ve sevimli bir şeydi.