(Jieun)
Arabanın arka koltuğunda dizlerimde uyuyan Jungkook yüzünden rahatsız bir şekilde oturuyor, içtiğim birkaç yudumluk içkinin midemde yarattığı tuhaf karıncalanma hissinin geçmesini bekliyordum.
"Bu sokağa girmem gerekiyor değil mi?"
Sürücü koltuğunda oturan Jin Goo'ya "evet" demekle yetindim.
Jungkook içki yüzünden ayakta duramayacak hâle gelmeden hemen önce dikkat çekmesini engelleyecek şekilde dışarı çıkarmayı başarmıştım. Bayan Kang'a, Jungkook'un durumunu iletmek istesem de bahçede bizimle karşılaşan Jin Goo, bizi eve bırakmayı teklif etmişti ve ben de kabul etmekten geri kalmamıştım.
Bakışlarım Jungkook'un dizlerimin üzerinde hafif kıpırdamasıyla birlikte yüzüne kaydı. Sarhoşken yüzünün aldığı masum ifade oldukça kafa bulandırıcıydı. Alt dudağını bir miktar aşağı doğru sarkıtmıştı yine de dudağının hemen altında bulunan benini saklayamıyordu. Sağ yanağının üzerinde ufak bir yara izi vardı. Uzun saçları gözlerini bir miktar kapatıyordu ve derin derin soluduğu için alkol kokusu dikkatimi dağıtıyordu.
"Biraz camı açsak olur mu?" diye sorduğumda Jin Goo dediğimi yapıp arka camı çok az da olsa aşağıya doğru indirdi.
"Üşürsen söyle."
Dikiz aynasından bana bakan Jin Goo'ya gülümsemekle yetindim. Jungkook'un ceketi üzerimde olmasına rağmen soğuk esinti yüzünden bir miktar ürpermiştim yine de alkol kokusu etkisini yitirdiği için bundan şikâyetçi olacak değildim.
"İleriden sağa dönmen ve karşına çıkan üçüncü evin önünde durman gerekiyor."
"Fazla uzak değilmiş," diyen Jin Goo'ya karşılık hafif gülümsedim. Bir de uzaklığı, midemde oluşan rahatsız edici bulantı yüzünden bana sormasını dilerdim.
Kısa bir süre içinde görüş alanıma giren ev sayesinde içtenlikle "Bizi bıraktığın için çok çok teşekkür ederim," dedim.
"Önemli değil," diyerek arabayı evin önüne park eden Jin Goo saniyeler içinde arabadan inip arka kapıyı açtı.
"Jungkook, uyan!"
Jungkook huysuz bir ifadeyle yüzünü buruşturduğunda devreye Jin Goo girdi ve Jungkook'u dikkatli bir şekilde omzundan ve kolundan kavradı. Ben ise belinden destek vererek doğrulmasına yardımcı oldum.
"Bıraksana uyuyorum," diye sitem etse de Ji Goo'nun onu kendine doğru güçlü bir şekilde çekerken seri bir şekilde arabadan çıktım ve Jungkook'un boşta kalan kolundan tuttum.
"Bundan sonrasını ben halledebilirim, teşekkürler."
"Böyle narin bir kız sarhoş bir adamı taşıyabilecek mi?"
Jin Goo'nun tek kaşı havalanırken Jungkook'u kendime doğru biraz çektim ve o da bunu bekliyor gibi ellerini yandan belime sarıp sabit kalmaya çalıştı.
"Görüntüme aldanma, oldukça güçlüyüm," dediğimde Jin Goo da içten bir gülüş savurdu.
"Pekala en fazla şu herif yere düşer ve ben de bundan hiç rahatsız olmam."
Jin Goo, göz kırptıktan sonra arabasına doğru ilerlerken koala misali, kolları ile beni çevreleyen Jungkook'a karşılık bıkkın nefesimi dışarıya verdim.
"Jungkook benimle birlikte yürüyebilecek misin?" diye sorduğumda başını yasladığı omzumdan ayırdı ve kıstığı bakışları ile önce bana ardından çimlere baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Euphoria ❧ KookU
FanfictionTenimde yalnızca çilekli lipbalmını yaydığın dudaklarının izi olsun. 🍓💙🐇