(Jungkook)
Tabaktaki atıştırmalıklardan ağzıma atıp çiğnerken bir yandan da akvaryumda kıvrıla kıvrıla yüzen balığı izliyordum. İsminin hakkını vererek tıpkı benim gibi bir sağa bir sola gittikten sonra tam ortada bir müddet beliyordu. Ve sonra yeniden sağa sola savruluyordu.
Dolaptan çıkardığım cam şişedeki portakal suyunu büyük bir bardağa doldurup bir tepsiye koydum ve az önce yarısını yediğim atıştırmalık tabağını da yanına ekledim. Bu sefer Jieun'un odasında en azından onu birkaç dakika da olsa görebilecek kadar vakit geçirmeyi düşünüyordum.
N Seoul Kulesi'ne gittiğimiz ve yağmurda sırılsıklam olduğumuz o günden beri Jieun'un ben de dahil olmak üzere kendini çevresine kapattığını fark edebiliyordum.
Bir haftadır okula tam zamanında yetişmek için erken uyanan Jieun'a ayak uyduruyordum. Zaten geceleri doğru dürüst uyuyamadığım için bu durum yüzünden bir miktar zorlanıyor olsam da tehlikeli olabileceğini düşündüğüm için tek başına gitmesine izin vermiyordum. Hoş arabada geçirdiğimiz o kısacık zaman diliminde bile uykusuzluğumu bir kenara bırakıp yüzünü görebildiğim için mutlu olabilirdim fakat Jieun bu süreçte yanına aldığı notları kontrol ederek benimle iletişimi minimuma indirmek için elinden geleni yapıyordu.
Okulda olduğumuz müddetçe arada bir fakültenin bahçesinde görüyordum onu. Bölümünden birkaç yeni arkadaş edinmesi ve birlikte ders aralarını değerlendirmeleri onun için iyi bir gelişme olsa da üç arkadaşının da kendisinden hoşlanabilme ihtimali beni bir miktar geriyordu. Malum en yakın arkadaşım bile Jieun'dan hoşlanıyorken ve ben onu bile vazgeçiremiyorken yeni rakiplerimin olması katlanılması güç bir durumu beraberinde getirebilirdi.
Başka bir açıdan bakacak olursak: Kim Seok Jin, Jieun'u yalnız bulmak için fırsat kolluyor olmalıydı ve yanında her zaman birilerinin olmasının tek artısı buydu.
Sahi, Seok Jin neden hiçbir atak yapmamıştı?
Başımı olumsuzca iki yana sallayıp tepsiyi elime alarak mutfaktan ayrılmaya koyuldum. Şimdilik öncelikli sorunuma odaklanmalıydım.
Jieun benden uzak kaldığı müddetçe içimin rahat edeceğini sanmıyordum.
Merdiven basamaklarını tek tek çıkarak Jieun'un kapısının önüne geldiğimde derin bir nefes aldım. Tepsiyi tek elime alıp kapıyı tıklattıktan sonra kulpu aşağıya indirerek usulca içeri girdiğimde Jieun'u çalışma masasında buldum. Saçlarını tepeden topuz haline getirip bir kalemle sabitlemişti ve ona çok yakışan geniş çerçeveli bir gözlük takmıştı. Minicik eliyle bir kalemi sıkı sıkı kavramıştı. Önündeki kitabın renkli fosforlu kalemlerle çizildiğini, minik minik notlar alıp bunları duvara yapıştırdığını görünce istemsizce gülümsedim. Ders çalışıyor olmasının nesine hayran kalıyordum?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Euphoria ❧ KookU
FanfictionTenimde yalnızca çilekli lipbalmını yaydığın dudaklarının izi olsun. 🍓💙🐇