(Jieun)
Derin bakışlarının üzerimde hakimiyet kurmaya çalıştığını fark ettiğim Jin Goo'ya topuklu ayakkabılarıma rağmen ayak uydurmaya çalışıyordum.
Eli, belimi daha sıkı kavrayıp aramızdaki mesafeyi azaltmak istediği sırada ona engel olmak adına konumumu korudum.
"Çok güzelsin, seni daha yakından tanımak istiyorum."
Bakışlarını bir an olsun benim dinginliğini koruyan bakışlarımdan ayırmadan ettiği cesur lafları karşısında şaşırsam da onu kibarca reddettim.
"Üzgünüm ama senin kast ettiğin bir yakınlık kuramam."
"Neden?" diye soran meraklıya karşılık dürüstçe yanıt vermeyi seçtim.
"Çünkü kalbim bir başkasına ait."
"Masadaki tanıdığına mı?"
Başımı olumsuzca iki yana salladım ve "başka biri," dedim usulca.
Tek kaşını havalandıran Jin Goo, anlayışla gülümsedi ve bakışları az önce bulunduğumuz masaya kaydı.
"Ama anlaşılan o seninle ilgileniyor," dediğinde kaşlarım çatıldı ve "Jungkook mu?" diye sordum.
"Evet, seni benden kıskandığı her halinden belli oluyor."
Histerik bir şekilde güldüm.
Yeryüzünde bir tek biz kalsak egosundan değil benimle ilgilenmek burnunun ucunu bile görebileceğini sanmıyordum.
"Jungkook'u tanımıyorsun," dedim omuz silkerek. "Bana ilgi duyacak biri değil."
"Gay falan mı?"
Gülmemek adına dudaklarımı birbirine bastırıp gözlerimi kısa süreliğine kapattım.
"Hayır, birinin sana ilgi duymaması için gay olması lazım," diyen eğlenceli sesi, bir süre sonra ciddiyete büründü. "Gözleri üzerimizdeyken kaç kadeh kaldırdığını sayamadım. Ya seni kıskanıyor ya da beni."
"Bence biz dans etmeyi şu anda bırakalım," dedim gülerek. "Ayrıca seni kıskanma ihtimali beni kıskanıyor olması ihtimalinden daha yüksek."
"Bir şey söyleyeyim mi? Bence Jungkook'u tanımayan sensin.
Fazla iddialı biriydi fakat Jungkook ile birbirimizden hiç haz etmediğimiz ortadaydı. Sözlerini ciddiye almam için hiçbir sebep yoktu.
.....
Müziğin bitmesi ile birlikte masaya döndüğümüzde bakışlarım Jungkook'u aradı fakat yerinde yoktu.
"Jungkook nerede?" diye sorduğumda az önce onunla epey ilgili olduğunu düşündüğüm kız suratını buruşturdu ve "gitti," dedi. "Sesim kulaklarını tırmalıyormuş. Sence de sesim o kadar kötü mü?"
Yanındaki arkadaşları hep bir ağızdan "tabii ki değil," dediklerinde yüzüme zoraki bir gülümseyiş yerleştirdim ve "ben ona bir bakayım," diyerek küçük çantamı kaptığım anda Yoo Jin Goo tarafından durduruldum.
"Bir daha görüşme şansımız var mı?"
"Belki," dedim gülümseyerek ve bana yol açtıktan sonra ağır adımlarla etrafıma bakınarak ilerlemeye başladım. Aslında Jin Goo'nun tavırlarından rahatsızlık duymamıştım. Oldukça kibar biri olduğunu kabul ediyordum fakat Jimin benim vazgeçilmezim olduğu sürece kimseye şans verebileceğimi sanmıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Euphoria ❧ KookU
FanfictionTenimde yalnızca çilekli lipbalmını yaydığın dudaklarının izi olsun. 🍓💙🐇