(Jungkook)
Büyükannemin kahvaltı yaptıktan sonra Jieun'a sunduğu birlikte alışverişe gitme fikri Jieun'a cazip gelmiş olmalı ki, bunu kabul etmişti. Birileri ise Jieun evden erken ayrıldığı için resmen isyan bayraklarını dikmiş, bir süre söylenmeye devam etmişti.
"Yu Bi, yarın seninle birlikte Jungkook'lara kahvaltıya gidiyoruz."
Yu Bi, Taehyung'a şaşkınlıkla bakarken "sadece Yu Bi'yi içeri alacağım," diyerek omuz silktim.
Taehyung bana aldırmadan ikili koltukta oturan kız kardeşinin yanındaki boş yere geçip kolunu onun omzuna attı. "Jungkook'un evinde kalan güzel kızla tanışıp arkadaş olmanı istiyorum. Sonra da abinle arasını yaparsın artık," diyerek göz kırpan Taehyung karşısında bıkkınlikla nefesimi dışarı verdim.
"Jungkook'un evinde kalan kız derken?"
Mi Na, kahve hazırladığı yerden nasıl duyduysa olaya atladığında cevap veren kişi yine bizim boşboğaz Taehyung oldu.
"Düzelteyim Mi Na, Jungkook'un evinde kalan güzel kız. Hatta bayağı güzel kız."
"Abartma artık Taehyung," diyerek göz devirdim. İçimin ciddi anlamda şiştiğini söyleyebilirdim.
Mi Na, kahve kupalarını yerleştirdiği tepki ile birlikte yanımdaki boşluğa geçti. Tepsiyi masaya bıraktıktan sonra "akrabanız falan mı şu bayağı güzel kız?" diye sordu. "Bayağı" kelimesinin altını çizerken yüzüne yapmacık bir gülümseyiş yerleştirdi.
"Ne fark eder?" dedim umursamaz bir tavırla.
"Nasıl biri şu kız? Yani seni çeken özelliği ne?"
Yu Bi, heyecanla abisine dönüp bir yanıt vermesini beklerken konunun kapanmayacağına artık emin olmuştum.
"Ne diyebilirim ki; göz devirmeleri bile çekici geliyor bana."
Defalarca buna şahit olmuştum. Tamam, istemsizce tavırları hoşuma gidiyordu ama birine böylesine kapılmak için yeterli değildi. Taehyung fazla abartıyordu. İlk kez biri ona ters davrandı diye kıza tutulmak için bahane arıyordu.
Oturduğum yerden kalkıp "cidden sıktı muhabbetiniz," dedim ve koltuğun kolunda duran ceketimi alıp kapıya doğru ilerledim. Ardımdan nereye gittiğime dair soruları duymazdan gelmeyi tercih etmiştim.
.....
Her zaman kaçmak için gittiğim sahilde uzun süre yürümüş, en sevdiğim atıştırmalık ile öğünümü geçiştirmiştim.
Kendimi uzun zamandır hem fiziksel hem de mental açıdan yıpranmış hissediyordum. Uykularımın bölük bölük olmasından, yaptığım hiçbir şeyden zevk alamama durumundan sıkılmıştım.
Hava kararana dek sahilde geçirdiğim vakit beni bir miktar kendime getirmiş olsa da bunun geçici olduğunu biliyordum.
Elimi cebime atıp anahtarlarımı çıkardığımda büyükannemin sesini duydum.
"Jungkook, gelip bize yardım et oğlum!"
Omuzlarımın üzerinden ardıma baktığımda bahçeye park etmiş arabanın önünde alışveriş paketlerini taşımaya çalışan Jieun ile göz göze geldim ve adımlarımı oraya yönlendirip Jieun'un kucağındaki paketlerin büyük bir kısmını aldım.
"Mağazayı falan mı aldınız? Ne bunlar?"
"Kadınların işine karışma demedim mi sana Jungkook?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Euphoria ❧ KookU
FanfictionTenimde yalnızca çilekli lipbalmını yaydığın dudaklarının izi olsun. 🍓💙🐇