ch. 20 - Yeni Dünya

1.2K 77 147
                                    

Şimdi hiç ayrılmayacağız.

Deniz odasına çağırıp konuşmak istediğinde neler söyleyeceğini zaten tahmin ediyordu. Nasıl izah edeceğini bile bilmiyordu. Eskiden onunla bir ilişkisi olduğunu söylese, Deniz'in gözlerinde nasıl bir konuma düşerdi? Kaçarı yoktu. Evet, kimseyle ilişkisi olmadığı konusunda da yalan söylemişti çünkü. Tam da isyan gününden önceki gece sorduğunda, gözlerinin içine baka baka ilişkisi olmadığını söylemişti.

Mavi gözlerinden alev fışkırıyordu. Sinirden ısısı artan bedenini bir çırpıda her zaman üstüne giydiği hırkasından kurtardı. Azra, hırkanın kafasını sıyırıp tam topuklarının dibine düşüşünü irkilerek izledi. Eline geçirdiği her şeyi fırlatacak gibi duruyordu. "Deniz, sakin ol." diye boş bir telkinde bulundu.

"Ne demek istedi?" diye sordu Deniz imalı sesiyle ve burnundan soluyarak. Azra dikkatli baktığında, sağ gözünün seğirdiğini fark etti. 

Kelimeleri özenle seçmezse sonu kötü bitebilirdi. "Boncuk, bak önce biraz sakin ol. Otursana şuraya. Her şeyi anlatacağım."

Deniz hiddetle Azra'nın üzerine yürüdü. Öfke savuran gözlerine bakmaya bile korkar hale gelmişti. "Neyi anlatacaksın?!" Nefesi yüzüne esiyordu. 

Soğukkanlılığını koruyarak, "Melis saçmalıyor. Söylediği şeyin bir anlamı yoktu. Halini görmedin mi, kafayı yemiş." 

Deniz bir anda pençelerini omuzlarına geçirerek onu duvara yapıştırdı. Sırtı sertçe duvara temas ettiğinde silik bir inleme kaçtı dudaklarının arasından. Acısı soğuyunca, "Beni dinlemiyorsun ama. Sakin ol biraz." diye mırıldandı. 

"Gözlerime bile bakmıyorsun Azra. Ne zaman yalan söylesen bunu yapıyorsun." Deniz acıyarak baktı kızılın yüzüne, ellerini çekip yüzünü kapatmak için kullandı, ezbere yürüyerek yatağını buldu ve oturdu. 

Azra buhran içinde yürüyüp Deniz'in yanına oturdu. "Dinle beni, ne olur." dedi kısık sesle. İtiraf etmekten başka çaresi yoktu. "Tamam, yalan söyledim. O gece konuşurken Rüzgar'la da, başkasıyla da aramda bir şey yok dedim ama vardı." Utanç içindeydi. Dizlerinin üstüne koyduğu ellerine bakıyordu üzüntüyle. Sesi de üzüntüsüne oranla titriyordu. "Ama sonra... Sana aşık olduktan sonra onunla olan ilişkimi bitirdim. Yemin ederim, aramızda hiçbir şey kalmadı. Senden başkasına-"

"Sakın ha!" Deniz bağırarak yerinden fırladı. "Daha fazla yalan söyleme bana!"

Azra da yerinden kalktı, telkin etmek için ellerini kaldırdı. "Deniz, sana yemin ederim doğruyu söylüyorum. Sana aşık olduğum andan itibaren başka hiçbir şeyin önemi kalmamıştı. Ne Melis'in, ne aramızdaki ilişkinin. Hem daha yeni katılmıştın aramıza, müdürle ilişkim var diye nasıl anlatabilirdim? Başından beri olmaması gereken bir şeydi. Zaten yapamıyorduk birlikte. Bu da tuzu biberi oldu."

Deniz acıyarak güldü. "İlişkine böyle mi sahip çıkıyorsun? Yarın bir gün aynı şeyleri benim için söylemeyeceğini nereden bileyim? Şu haline bak." Parmağıyla yüzünü göstererek havada daireler çizdi. "Ne zaman bir bok yesen hep aynı yüz ifadesiyle bakıyorsun. Hep aynı korku var gözlerinde. Sende sadakatin huzuru yok." 

"Böyle konuşma." Canının ne kadar yandığı çatlayan sesinden belli oluyordu. "Beni öldür ama sadakatimden şüphe duyma. Seni seviyorum."

"Kes sesini."

"Seni her şeyden çok seviyorum."

"Sus."

"Yalan söylediğim için hatalı olduğumu kabul ediyorum ama anlattığım her şey doğru."

"Konuşma artık." Şimdi Deniz'in sesi titriyordu. Ağlamaklıydı, gözleri dolu doluydu. Azra da aynı şekilde ağlamamak için kendini tutuyordu. 

Biraz Kızıl Biraz Mavi ¦ AzDen - AvluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin