Medyadaki kız Yoora
Saatlerce ,sahilde deniz dalgalarını dinliyerek sarılarak oturduk. Kafam çok karışıktı. Yanımdaki bu adama duyduğum şey hoşlantı mı yoksa sadece ilgisi mi hoşuma geliyordu bilmiyordum . Aklımdaki bir diğer soru ise Kai senelerdir beni sevdiğini neden bana söylememişti ve neden gerçekleri söylerse canı yanıcaktı. Kafam bu sorularla doluydu.
Havanın soğukluğu şuan beni etkilemiyordu ama Jimin'i de etkilediğini sanmıyordum. Telefonumu alıp hatıra kalması için bir fotoraf çekmek geldi içimden . Jimin'in omzundan kafamı kaldırdım ve telefonu kolumdan uzaklaştırıp Jimin'e gülümsemesini istedim. O tatlı gülümsemesini sunarken bende gülümsedim ve 2, 3 tane fotoraf çektim.
Jimin - Artık gidelim mi güzelim hasta olmak istemeyiz
Yoora - Peki hadi gidelim.
Arabaya bindik ve eve doğru gitmeye başladık. Bi süre sonra eve varınca arabadan indik ve zile bastık. Kapıyı endişeli bir şekilde açan Hoseok hemen bana ve Jimin'e sarılmıştı.
Hoseok - Size bir şey olsu sandık. Yoora neden acele ile evden çıkıp gittin. Kai çok endişelenmişti.
Yoora - Kai umrumda değil.
Jimin - Hoseok içeri geçelim konuşuruz.
Hoseok - Jin birşeyler hazırlamış gidin yiyin ondan sonra konuşuruz.Yemeğimizi yedikten sonra salona geçip oturduk. Kai hemen önümde merakla bana bakıyordu. Olayı anlatmaya niyetim yoktu. O yüzden Jimin konuşmadan ben konuşmaya başladım.
Yoora - Arkadaşlar ilk önce sizi korkuttuğumuz için üzgünüm. Sadece bir şeye sinirlendim *kafasını Kai'ye döndürür* ve Jimin ile biraz hava almak istedik o kadar.
Kai - Sevgilinle takılman normal ama haber verseydin keşke.
Yoora - O benim sevgilim değil ve bu seni hiç alakadar etmiyor. Daha fazla açıklamaya gerek duyduğunuzu sanmıyorum. Herkese iyi gecelerAyağa kalktım ve merdivenlerden çıkıcakken bileğimden tutulmasıyla derin bir nefes alıp yavaşça arkamı döndüm.
Yoora - Kolumu bırak
Kai - Ne kadarını duydun?
Yoora - Senin gerçek yüzünü görücek kadar duydum.
Kai - Bak ben üzgünüm.
Yoora - Nedenini söylicek misin? yoksa o kolunu çek ve defol git bu evden.
Kai - Lütfen bana böyle davranma kalbimi kırıyorsun.
Yoora -Senelerce bana yalan söyleyerek kalbimi acımadan çok güzel kırdın peki sen düşündün mü kırarken . O zaman benim önemsemem önemli mi bu durumda söylesene ?
Kolundan tutarak sertçe yere ittim, sese gelenler korkuyla bi yerdeki Kai'ye birde bana bakıyorlardı. Sinirden çıldırıcak gibiydim bunca şeyi içimde tutmak çok zor olmuştu.Hemen odama girip telefonumu, çantamı, dişliğimi, ve eldivenlerimi aldım. Herkes Kai'nin başında toplanmış ne olduğunu soruyorlardı. Medivendeki beni görünce bana baktılar. Ben ise adeta kıpkırmızı bir boğa gibi soluyordum. Kimse beni böyle gördüğü için yanıma yaklaşmamıştı. Kapıyı hızla çarpıp evden çıktım. Arabaya atladım ve kafes dövüşü yaptığım mekana geldim.
İsmimi yazdırdım ve bekleme yerine geçtim. Zaten çok tanınan biri olduğum için beni ön sıraya almışlardı. Siren sesi gelince telefonumu sessize alıp çantamın içine atmıştım. Dişliğimi ve eldivenlerimi takıp ringe çıktım. Kafamı rakibine çevirince şokla gözlerim açılmıştı. Bu salağın ne işi vardı burda.
Jung suk - Vay vay vay aylardır neredeydin sen. Özlettin kendini.
Yoora - Dayağımı özlemen güzel jungjung
Jung suk - Hmm en çok seni özledim sanırım bebeğim.
Yoora - Bebeğine tüküreyim .
Düdük sesi ile atağa geçtim o kadar sinirliydim ki sanırım bu çocuğu iyi benzeticektim. Kollarını arkasından birleştirip yere yatırdım karın boşluğuna defalarca vurdum nefessiz kaldığını gördüğüm zaman üstüne atladım. Ve SAYI
Düdük tekrar ötünce Jungsuk bana doğru koşup suratıma yumruk attı. Ellerimle engellemeye çalışınca beni yere yatırıp üstüme çıktı. Ellerimi yüzüme siper ediyordum ama daha fazla dayanamayıp ayaklarımla tekme atıp üstümden düşürdüm. Bu sefer ben koşup sert bir yumruk attım yüzüne ve bayıldı. Düdük sesiyle hakeme doğru döndüm. Hakem "maç bitmiştir sedyeyi getirin" diyince ringten dışarı çıkıp çantamın içindeki havluyu alıp terimi sildim. Ben buydum işte. Sinirlenince kendini kafes dövüşlerine adıyan biriydim.Elmacık kemiğim çok acıyordu. Şerefsiz çok kötü vurmuştu. Çantamı alıp tuvalete girdim ve elimi ve yüzümü yıkadım. Aynada kendime bakınca elmacık kemiğinin olduğu yerin morardığını gördüm. Ayrıca anlımda çizikler vardı. Parmaklarımla bir kaç kez kırık olup olmadığını anlamak için dokundum fakat sızlaması ile geri çektim . Çantamı koluma taktım ve ordan çıkıp arabaya bindim. Markete girip maske almam lazımdı beni bu halde görürlerse bir ton soru sorucaklardı. Arabayı park edip markete girdim.
Maske ve ramen aldım. Ramene sıcak su koyup masaya ilerledim. Cidden çok acıkmıştım. Bi yandan yemek yerken bi yandan da telefonuma bakıyordum bir sürü cevapsız arama ve bir sürüde mesaj vardı. Hiçbirine bakmadan kafes dövüşlerinin resmi sitesine girdim. Herkes benim adımı yazıp övgüler dağıtmıştı bazıları ise hakaret. En üstte benim adım yazıyordu. "En iyi kız kafes dövüsçüsü" diye. Biraz daha sayfayı inceledikten sonra telefonumu çantama attım, maskeyi takıp arabaya bindim ve eve geçtim.
Eve girince zile bastım ve açılmasını bekledim. Kapıyı Namjoon açınca ilk önce tanımaya çalışır gibi baktı sonra kapıdan çekilip içeri girmemi söyledi. Salona kaçamak bakış atmıştım. Kai gitmiş olmalıydı kimse yoktu odada. Yukarı odama çıkıp kendimi duşa attım.
Yıkandıktan sonra dolaptan temiz kıyafetler alıp giyindim. Çantamın içindeki terli havluyu çıkardım ama çantamın içindeki flasbellek dikkatimi çekti bu da neydi. Yüzüme krem sürüp saçlarımı kuruttum sonra maskeyi takıp Yoongi'nin odasına ilerledim. Onun yüzdeyüz bilgisayarının olması lazımdı. Kapıyı tıklatım ve içeri girdim. Yoongi endişe ile gelip bana sarıldı. Sarılışına karşılık verirken geri çekildim.
Yoora - Bilgisayarın lazım bana alabilir miyim??
Yoongi - Tabiki al ama ilk önce tam olarak ne olduğunu anlat bana meleğim ve evin içinde neden maske takıyorsun.
Yoora - Sonra anlatsam olur mu?
Yoongi - Peki sonra anlat. Bide bilgisayarda ne yapıcaksın çünkü her tarafı şifreli o yüzden yanına gelsem iyi olur.
Yoora - Peki hadi bilgisayarı al da gel.Odama girip çalışma masasının üstündeki kağıtları topladım. Yanıma bir sandalye daha koydum ve Yoongi de bu sırada bilgisayarı fişe taktı. Şarjı olsa şaşardım zaten. Çantamda bulduğum flasbelleği bilgisayara taktım ve Yoongi'nin şifreyi girmesini bekledim. Şifreyi girince tekrar bi şifre açılmıştı. Bu çocuğun derdi neydi. Bilgisayarında devletin gizli belgeleri mi saklıydı sanki. Şifreleri girerken odaya Jimin girmişti.
Jimin - İyi misin Yoora. Senin için endişelendim.
Yoora - İyiyim Jimin ama eğer Yoongi şu lanet bilgisayarı açmazsa çıldırıcam.
Yoongi - Al açıldı.Yavaşça belleği takıp hafızasına girdim ve sadece 1 tek olan dosyaya tıkladım. Dosya açılınca içinde bir video olduğunu gördüm. Videoya tıkladım ve başlamasını bekledim. Video oynamaya başlayınca 3 ümüzün şaşkın bakışları videodaydı
Bu da neydi böyle????Gördüklerimin sadece yalan olmasını istemiştim...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Acımasız PJM
Fanfiction/Düzenlendi/ Hikaye başlangıç /20.11.2019/ Hikaye bitiş /14.05.2020/ Soğuk rüzgarın bedenime değmesine, vücudumdaki ağrıların bütün hücrelerimi sarmasını izin vererek yürüyordum. Her adımda ölüme bir adım daha yaklaşıyordum. Hekesin toz pembe bir h...