Final 2

1.5K 103 23
                                    

Şuan kahvemi yudumlayarak karşımdaki uçurumu izliyordum. Burasını seviyordum.
Hafif esen rüzgar saçlarımı geriye doğru savuruyordu. Arkamdan gelen kahkahalar bedenimdeki mutluluk hormonunu artırırken dönüp bakmak istediğimi farkettim. Kafamı ağır hareketlerle döndürdüm ve karşımda kahkaha atan
2 kişiye baktım. Biri Hanna'nın emaneti olan kızım diğeri ise hayatımı adadığım adam.

Kahkahalar içinde kocaman masayı hazırlıyorlardı. Birazdan diğer kardeşlerimiz gelicek ve aile gibi yemek yicektik. Sanırım o günü özlemiyordum. 08.03.2017 özlenebilicek bir tarih değildi. Herşeyi o gün kendi ellerimle bitirmiştim. Ama herşeyin en güzel başlangıcıda o gündü.

/08.03.2017/

Jimin sayesinde yerden kalkmış ve ağır adımlarla evden çıkmıştık. Yıllardır hayalini kurduğum intikamı almış ve sözümü yerine getirmiştim. Yüzümdeki buruk gülümseme ile bahçedeki banka oturmuş ve bileğimdeki toka ile saçımı bağlamıştım. Bakışlarımı gökyüzüne çevirip derin bir nefes aldım. O zaman gece olmamasına rağmen parlayan büyük yıldızı görmüştüm. O kesinlikle babamdı ve benimle gurur duyuyordu. Tekrar olduğum yerden kalktım ve karşımdaki
7 güzel adama baktım. Yoongi'yi zaten affetmiştim. Herşey zorla yaptırılmıştı. Onu suçlamaya hakkım yoktu.

Koşarak 7'sine sarıldım. Hepsi sanki bir dalmışım ve fırtınada kopup zarar görücekmişim gibi benim etrafımı
sarmış, beni fırtınadan korumuşlardı. Ayrılarak hepsinin yüzüne tek tek baktım. Onlar benim kardeşimdi. Hepsine gülümseyerek baktım ve arabaya bindim.
Herkes benim gibi tek tek arabaya bindi ve ses çıkartmadan eve gitmeye başladık. Jimin elimi tutmuş ve bırakmamıştı hiçbir zaman. Biliyordu az da olsa karamsarlığa düştüğümü.

Eve geldiğimizde her birimiz çok yorgunduk. Herkes kendini banyoya attı ve duş aldıktan sonra sipariş ettiğimiz pizzalar yedi. Tek bir diyalog bile geçmemişti aramızda. Ancak beni üzmemek için konuşmadıkları biliyordum.
Onlara minnettarım.
Yoora - Çocuklar artık herşey bitti. Artık bize zarar veren hiç kimse olmicak.
Namjoon - Yoora biz kasayı bulduk.
*şaşırarak baktım *
Yoora - Peki nerde?

Yavaşça ayağa kalktı ve koltuğun arkasındaki kasayı önümüzdeki masaya koydu. Cebinden çıkardığı anahtarı bana uzattı. Ellerim titreyerek anahtarı deliğe konumlandırdım ve çevirdim. Kasanın açılan kapağını elimi hafifçe iterek açmaya başladım. Ailemin ölüm nedeni olan kasa şuan ellerimin arasında ve açılmıştı.

Kasanın içine dikkatlice bakmaya başladım. Gördüklerime şaşkınca bakıyordum. Diğerlerininde benden farkı yoktu. İçerisinden ilk şeyi çıkardım. Saf altından yapılan babamın adı yazılı olan silahı. İnceledikten sonra masaya bıraktım ve diğer şeye uzandım. Bir dosya ve dosyanın içine konulmuş 8 anahtar. Dosyanın kapağını araladım ve dikkatlice okumaya başladım. Küçükken kaldığım evin batı yakasında 8 tane ev olucak şekilde kocaman bir arazinin resmi vardı.
Onlarıda silahın yanına koydum ve kasanın içindeki son kalan mektubu aldım. Üstünde babamın adı yazılıydı.

/Kim Jung Woo/

Merhaba kızım ve oğullarım. Bu kasayı bir gün bulucağınızı biliyordum. Bulmuşsunuz ve şuan şaşkınlık içerisindesiniz. Sizi anlıyorum herşeyi açıklıyacağım. İlk önce 7 yakışıklı oğlum ;Nasılsınız? Umarım iyisinizdir ve mutlusunuzdur. Yoora'yı bulduğunuzu ve şuan sizin yanınızda olduğunu tahmin edebiliyorum. Sizden istediğim kötü işleri bırakmanız ve hayatınızı huzurlu, rahat geçirmeniz. Tehlike ile yaşanmaz oğullarım bunu unutmayın. Toplamda 8 ev yaptırdım. Her birinize 1 tane ev düşüyor. Güle güle kullanın. Nerde olduğunu Yoora çok iyi biliyor şüpheniz olmasın. Şimdi güzel kızım Yoora'yı birkaç sözüm var. Kızım intikamımı aldığını düşünüyorum. Eğerki aldıysan sana çok teşekkür ederim kızım. Artık huzurla uyuyabilirim. Ölüceğimi biliyorum hissetmiştim. Siz bunu okurken belki mezarımız bile yok olmuş olucak ama en azından bunun sizin elinize geçmesi çok iyi oldu. Mark'a iyi bak Yoora o kanadı kırık bir çocuk. Küçüklüğünüzün verdiği dostluğu devam ettirin. Size güveniyorum ve inanıyorum çocuklar. Sizi çok seviyorum, hediyemi kabul edin. Kendinize iyi bakın çocuklarım...

Sizi seven babanız...

Hepimizin gözlerinden yaşlar akarken onun gibi bir babam olduğu için tekrar ve tekrar teşekkür ettim. Ölüceğini bildiği halde bizi düşünüyordu. Ne olur olsun şuan tek temennim mutlu olman baba.

Gözlerimdeki yaşları sildim ve silahı kasaya koyup kitledin. Boynundaki zinciri çıkarıp anahtara geçirdim. Jimin saçlarımı çekip kolyeyi taktı. İçten gülümsemem ile çocuklara baktım tekrar ve tekrar. Onlar olmasa belki ben olmazdım.

Yoora - Çocuklar hadi toplanın babamızın bize hediyesi olan evlere gidiyoruz.
Hepsi gülümsedi ve kafa salladı. Yavaşça elimdeki dosya ile odama ilerledim. Dosyayı masama bıraktım ve dolabı boşaltıp valizlere koydum. Eski evden aldığım elbiselerim hala bavuldan çıkartmama sevinerek fermuarı kapattım ve bavulları merdivenlerden zar zor aşağıya indirdim. Bizim için ayarlanan arabaya bavullarımı yerleştirdim ve kendime rahat bir yer seçip geçip oturdum. Telefonumdan bir şarkı açıp kulaklıklarımı taktım ve gözüm kapattım.

Bir süre sonra irkilerek kalktım ve kulaklıkları çıkardım. Jimin yanımda omzuma koyduğu başı irkilmemle korkmuş olmalı ki başımı okşayıp omzuna yatırdı. O kadar yorgun olmalıyımki yarım saatte uykuya dalmıştım. Şuan ise gelmemize az kalmış olmalıydı.
Yoora - Korkuttum mu? üzgünüm...
Jimin - Hayır güzelim zaten 5 dk'ya varıcaz.
Yoora - Hepimizin 1'er evi var. Çok güzel değil mi?
Jimin - Aslında bende seninle bunu konuşucaktım. Aynı evde yaşayalım mı sevgilim?
Yoora- Biz zaten birlikte kalıcaz sevgilim.
Jimin - İçim rahatladı.

Gülümsedim ve yolun bitmesini beklemeye başladım. Geldiğimiz site benzeri araziye bir süre baktım ve anahtarların üstündeki no'lara bakıp herkese rastgele bir anahtar verdim. Elimdeki kalan 2 anahtara baktım biri 7 no'lu diğeri ise 2 no'lu anahtardı. En sevdiğim manzara, uçurumun en yakınında olan eve yani 7 no'lu eve yürümeye başladım. Anahtar ile kapıyı açtım ve Jimin 'in geçmesini bekledim. Beraber eve girdik ve etrafı gezmeye başladık. Amerikan mutfağı tarzı bir mutfak, şömineli bir oturma odası vardı ilk katta. Merdivenlerden 2. Kata doğru çıkmaya başladım. Yukarıda da toplam 4 oda vardı. 1.'si yatak odası, 2.'si giyinme odası, 3.'sü kütüphane, 4.sü ise boştu. Gülümseyerek yatak odasına girdim ve bavulumun içindeki kıyafetleri dolabımda yerleştirdim. Jimin' de dolabın diğer bir tarafına yerleştirdi kıyafetlerini.

Bahçeye çıktım ve gezmeye başladım. Bi anda koşarak omzuma atılan Tae ile sarsılarak yere düşmenin eşiğinden dönmüştük.
Yoora - Tae napıyorsun sorabilir miyim?
Tae- Hiç bebeğim sen napıyorsun?
Jungkook - Hey Tae hani Yoora ile beraber uğraşıcaktık.
Jin - Anlaşıldı bunların derdi. Yoora gel bebeğim ben seni bu manyaklardan kurtarıyim.
Yoora - Kurtarıcı ommam geldi.
Jin - Bak omma diyor bide gel burayı saçlarını yolucam senin.

Jin oppa elindeki ayakkabı ile beni kovalamaya başlayınca diğer 6 kişi arkamızdan gülmekle yetiniyordular. Jin oppa yorulunca ellerini dizlerine koyup beyaz bayrağı çekmişti. Gülümsedim ve yanına gidip doğrultup koluna girdim ve diğerlerinin yanına götürdüm.
Hoseok - Çocuklar aslında bu gün bir mangal kötü olmaz.
Namjoon - Açık hava felan bencede çok güzel olur.
Tae - Benim evin hemen yanındaki kocaman yemek masasının orda yaparız.
Jungkook - Ben markete gidiyorum o zaman. Tae benimle gel.
Yoora - Ben salata, meze ve pilav yapıyorum o zaman.
Jin - Bende sana yardım ederim Yoora.
Geriye kalanlarda mangalı ve masayı hazırlasın. Tae ve Jungkook hızlı olun ve size mesaj olarak attığım şeyleri alın. Bekliyoruz sizi hadi.

Tae ve Jungkook gidince herkes onları beklemeye başladı. Bende adımlarımı uçurumun oraya yönlendirdim. Bacaklarımı aşağı sarkıtıp ellerimi iki yanıma koydum. Hafif esen rüzgar saçlarımı geriye itiyor ve yüzümdeki tebessümü arttırıyrodu ama daha çok mutlu olucağım bir neden vardı şuan. Bana seslenen Yuna ile ona taraf döndüm ve kollarımı açtım.
Yuna - Anneee ben geldim.
Yoora - Hoşgeldin meleğim.

Kollarımın arasına giren Yuna ile gözlerimi hemen bir kaç adımlık uzağımızda bize bakan Jimin'i buldu. Elimle gelmesini işaret ettim. Oda gelip bize sarıldığında artık tamdık.

Yemek yedik, ortalığı topladık derken zaman nasıl geçti faketmemiştim ama şuan gördüğüm manzara her şeye değerdi. Bu 7 adam ve kızım Yuna kahkahalar içindeyken gülümsememek elde değildi. Biz bir aileydik ve böyle kalıcaktık.

Acımasız PJM  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin