22.

1.4K 100 11
                                    

Üstümdeki yorgunluk ile artık uyumam ve rahatlama gerektiğini düşündüm. Ancak Yuna aç olabilirdi.
Yoora - Kızım sen aç mısın?
Yuna - Hayır anne şu abi bana bir sürü yemek yedirdi.

Jin oppayı gösterdiği elini tutup öptüm ve kucağıma aldım Yuna'yı.
Yoora - Biz biraz dinlenicez. Odada olucam sorun olursa haber verin çocuklar ve hepiniz banyo yapıp kendinize gelin çok dağılmışsınız Yuna sizi böyle görmek istemiyor demi Yuna.
Yuna - Evet anne abiler üzgün olmasınlar bak sen buradasın o yüzden onlarda gülsün.
Namjoon - Patrondan büyük emir geldi çocuklar hadi.

Çocuklara tebessüm ettim ve Yuna ile yukarıya odama çıktım. Yuna ya çok iyi bakmışlardı hatta üzülmesin diye onu eğlendirmeye çalışmıştılar. Fakat unuttukları bir şey vardı. Yuna, Hanna gibi çok akıllı bir kızdı. Duyguları çok çabuk anlıyabilir ama bozuntuya vermezdi. Bu yüzden onun bu yönü bazen işime gelirdi ama asla üzülmesine kalbim dayanmazdı.
O benim için çok değerliydi.

Yuna'yı yatağıma yatırdım ve bende onun yanına yattım. Yuna bana sarılmıştı bende onun saçlarını okşuyordum. Yuna yavaş yavaş uykuya dalınca rahatlayarak yatakta yayıldım. Kapının açılması ile kafamı kaldırıp gelen kişiye baktım. Jimin yüzündeki gülücükler ile kapıdan bakıyordu. Elimle gelmesini işaret ettim. O da her zamanki gibi gelip yatağın diğer kenarına oturmuştu. Bana bakıp fısıldıyarak konuşmaya başlamıştı.
Jimin - Çok güzel bir kız.
Yoora - Annesi gibi çok güzel. Bana hep Hanna'yı hatırlatıyor.
Jimin - Hanna ile çok yakın olmalısın. Yoksa sana kızını emanet etmezdi.
Yoora - Öyleydi. İkimizde öyleydik. Birimize bir şey olsa gözümüz kapalı giderdik yardıma. Asla birbirimizden ayrılmazdık.
Jimin - Peki babası nerde?
Yoora - Bunu bende bilmiyorum. Hanna lisede Minho ile çıkmıştı. Minho ve Hanna birbirine cidden aşıklardı. Ne olduysa bir şekilde ayrıldılar işte. Bir kaç ay sonra Yuna'ya hamile olduğunu öğrendim. Belkide babası Minho'dur belkide başkası. Fakat tek diyiceğim şey Hanna'ya her zaman güveniyordum, hata yapmazdı. Bende onu o yüzden sorgulamadım.
Jimin - Yuna çok güçlü bir kız olmalı peki ya sana hiç babam kim diye sormadı mı?
Yoora - Ben her zaman Yuna'ya annesi de babasıda benim olduğumu öğrettim. Ne olursa olsun her zaman bana sığındı o da.
Jimin - Eğer bir dahakine sorarsa babasının benim olduğunu söyle. Sen annesi isen bende babası sayılırım sevgilim.
Yoora - Sen çok güzel bi baba olursun Jimin. Buna inanıyorum.

Kolunun birini Yuna'ya diğerini ise benim üstüme atmıştı. Şuan bi aile gibi duruyorduk. Bu güzel atmosferi kim istemezdi ki. Jimin bana, ben ise ona bakıyordum bana gülümseyip gözlerini kapattı ben ise onu bir süre izledim sonra Yuna'ya sarılarak gözlerimi kapattım.

Sabah kısık ama bir o kadarda rahatsız edici sesler ile gözlerimi açtım. Karşımda Tae ve Jungkook, elinde kamera olan bir Hoseok beklemiyordum. Bizi çekiyordu ve Tae ile Jungkook'ta tatlı olduğumuzu söylüyorlar ve tartışıyorlardı. Kafamı kaldırıp Jimin'e ve ardından onun üstünde yatan küçük Yuna'ya baktım. Cidden bizim çocuğumuz gibiydi.
Tae - Baksana çok şekerler.
Jungkook - Ben onları daha şeker buluyorum.
Tae - Ben daha çok şeker buluyorum.

Yavaşça olduğum yerden doğruldum ve önümdeki 3 lüye bakıp kaşlarımı çattım.
Yoora - Sabahın köründe ne diye buradasınız acaba.
Hoseok - Valla benim bir suçum yok bu ikisi sizi görmüş fotoraf çekmemi istedi. Kameramı onlara emanet edicek kadar salak değilim o yüzden bende geldim.
Yoora - Off Tae ve Jungkook bir daha odaya izinsiz girmeyin.
Tae ve Jungkook - Tamam Nuna
Yoora - Bak birde nuna diyorlar başlarım size ya hadi çıkın naş naş.

Onlar odadan hızla çıkarken gözleri aralanmış Jimin ve Yuna'ya baktım. Yuna, Jimin'den biraz çekinmiş gibi üstünden kalkıp kollarını bana doladı. Jimin ise 2 mizi sarmaladı.
Yoora - Sabah sabah dozumuzuda aldık Tae ve Jungkook sağolsun.
Jimin - Hala çocuk gibiler.
Yuna - Yani benim gibi.

Dedi ve kahkaha atmaya başladı. Yuna'nın bu sevimli kahkahası bize de güldürmüştü.
Yoora - Ben banyoya giricem Yuna sende Jimin ile git.
Yuna - Bende senle dursam olmaz mı?
Jimin - Pamuk kız gel biz seninle kahvaltı hazırlayalım.
Yoora - Ben yarım saate gelicem balım hadi git sen.

Onlar giderken ben ise banyoya girdim. Güzelce temizlendikten sonra kıyafetlerimi giyindim ve saçlarımı kuruttum. Sonra aşağıya indim ve mutfağa girdim. Mutfağa girmem ile yüzümde kocaman bir gülümseme olmuştu. Jimin ve Yuna pembe önlükleri giyinmiş ve kahvaltı hazırlıyorlardı. Yuna arada çılgınca kahkaha atıyor Jimin'i güldürüyordu. Diğerleri ise masayı kurmaya yardım ediyorlardı.

Masaya hepbirlikte oturduk ve yemeğe başladık. Yuna, Jimin'in kucağına oturmuş ve ona yedirmesini bekliyordu. Jimin ise bir baba gibi onunla ilgileniyordu. Bu adama sahip olduğum için çok mutluydum. Yemek yedikten sonra hepimiz salonda oturmuş konuşuyorduk. Yani hepimiz konuşmuyorduk tabi. Tae, Hoseok,Jungkook bilgisayarın başına oturmuş filim izliyorlar. Jin oppa , Yoongi ve Namjoon bi anlık gazla bahçeyi temizlemeye karar vermişler ve hangi çiçekleri ekiceklerini tartışıyorlardı. Yuna ve Jimin ise gülerek anılarını paylaşıyorlardı. Ben mi ben onları izliyordum. Yuna'nın beni dürtmesi ile dalmış olan gözlerimi ona çevirdim.
Yuna - Anne Jimin beni çok güldürüyor.
Yoora - Kızım Jimin senden çok büyük ona o şekilde konuşmamalısın.
Jimin - Önemli değil Yoora.
Yuna - Özür dilerim ama nasıl sesleniceğimi bilmiyorum. Burda bir sürü abi var. Hepsine dersem karışır.

Aklıma gelen fikirle gülerek Yuna'ya baktım ve onu Jimin'in kucağına oturttum.
Yoora - Jimin'e baba demek ister misin?
Yuna - Cidden mi hep bir babam olsun istemiştim?
Yuna, Jimin'e sımsıkı sarılmış ve kafasını omzuna yaslamıştı. 2 dakika satılmıştım. Bak sen bıcırığa.
Yoora - 2 dakikada satıldım. Küstüm ben size.
Yuna - Ya hayır anneeeee

Yuna üstüme atlayıp bana sarıldığında Jimin beni göğsüne yaslamış ve o da sarılmıştı. Çok mutlu bir aileyi andırıyorduk şuan. Umarım mutluluğumuz kısa sürmezdi.

(2 gün sonra)

Yuna'yı dün yurda geri bırakmıştık. Bizden ayrılması çok zor olmuştu fakat burda tehlikedeydi. Onu riske atamazdık. Şimdi ise eski evime gidiyorduk. Bana geçmişten kalan bütün eşyaları almak istiyordum. Orda tozlanmaya bırakmak istemiyordum. O evi uzun zamandır kullanmıyordum sonuçta çok pislenmiş olmalıydı.

Jimin, Yoongi ve Hoseok'da benimle gelmek istediğini söyleyince itiraz etmedim ve benimle gelmelerine izin verdim. Evime yaklaşınca yüzümde hafif bir sırıtış olmuştu. Bu evde Hanna bile bulunmuştu. Çoğu şey bu evde olmuştu.

Kapıyı açtım ve havasız evimin içine girdim. Ben evi incelerken diğerleri de arabayı parkediyorlardı. Gözümle her yeri incelemeye başladım. Sonra dikkatimi ilginç bir detay çekti. Yerde bir sürü zarf vardı. Kimseye göstermeden aldım ve tişörümün içine sokup pencereleri açmıştım. Diğerleri de peşimden gelmişlerdi. Yoongi evi ezbere bildiği için direk salonu bulup oturmuş ve her zaman masanın üzerinde bulundurduğum kumandayı alıp televizyonu açmıştı. Her zamanki gibi umursamaz ve üşengeçti işte. Odama adımladım ve içeri girdim. Herşey aynıydı. Bu odada Hanna'ya ilk kez Yoongi'den hoşlandığımı söylemiştim. Hanna ise bana sonuna kadar destek olmuştu. Kaç sene geçtiğini hatırlamıyorum bile. Kıyafetlerimin olduğu yere ilerleyip kapağı açtım. İçeride 1 tane bile toz yoktu. Dolabın kenarındaki bavulumu açıp kıyafetlerimi doldurmaya başlamıştım. Fakat hesap edemediğim bir şey vardı. Sakladığım zarflardan biri yere düşmüş Jimin ise onu alıp okumaya başlamıştı. Hiçbirşey den haberim yoktu taki Jimin'in konuşmasına kadar. Başımdan kaynar sular dökülmüştü.

Jimin - Sen ajan mıydın ?

Elbet öğreniceklerdi ama bu zarflar gelmeyi 3 sene önce bırakmıştı. Demekki Woo Jin onları tekrar üzerime salmıştı. İşler iyice sarpa sarıyordu ve ben bu durumlardan nasıl kurtulucağımı bilmiyordum...

Acımasız PJM  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin