21.

1.3K 109 7
                                    

Chenyeol'un amacı beni diğerlerinden ayırmaktı. Bu şekilde Kai'yi koruyabilirdi. Nasıl böyle bir şey yapabilmişti. Biz çocukluktan beri beraber büyümüştük. Düşünce beraber kalkar yaralarımızı sarardık. Yine kandırılmıştım.
Yuna - Anne lütfen bir daha bırakma beni.
Yoora - Kızım bana bak şimdi sen şurda gördüğün 7 abi ile buradan gidiceksin. Sakın ama sakın onlardan ayrılma. Tamam mı?
Yuna - Beni bırakma anne nolur yalvarırım.

Gözyaşlarını sildiğim an yine akıyordu. Tekrar ondan uzak durucaktım evet ama şuan Chenyeol'un istediği kişi bendim.
Chenyeol - Bu kadar duygusallık yeter. Siz (üyeleri ve Yuna yı işaret eder) buradan gidin ama gözüm üzerinizde. Peşinizde adamlarım olucak dikkatli haraketi etmenizi öneririm. Kızı alın ve çıkın buradan Yoora burda kalıcak.
Yuna - ANNEEE BIRAKMA BENİİİ
Yoora - Geri dönücem pamuk kızım ama nolur git.

Taehyung, Yuna'yı kucakladı ve 8 i birden adamlarla dışarı çıktılar. Cebimdeki telefon titremişti. Şimdi tam zamanıydı. Sinirle Chenyeol'a döndüm ve gülümsedim. Bi anda içeriye 50 kişi girdi, ben ise ringin arkasına saklandım ve olanları izlemeye başladım. Mark'ı görünce bana işaret vermesi bekledim. İşaret verdiğinde arka kapıdan çıktım. Mark ve adamları içeri bombayı atınca Chenyeol'u yakalayıp koşmaya başladık. Bina patlama sesiyle çocukların ve
Yuna'nın çığlıklarını duydum. Yuna "anne" diye diğerleri ise avazları çıktığı kadar bağırıyorlardı.
Mark - Onları sonra halledicez gitmemiz lazım. Kai birazdan burda olur. Adamlarıma onları oradan uzak tutmalarını söyledim. Yuna'ya iyi bakıcaklar hadi gel.

Koşarak arabaya bindik ve oradan uzaklaştık. Çocukların başı benim yüzümden belaya girmişti peki ya küçük Hanna'nın emaneti. O nasıl parçalanmıştır.
Küçük yaşında geçirdiği bu tranva onu büyüyünce kim bilir nasıl etkilicekti. Üzgünüm Hanna çok üzgünüm.

Başka bir depoya girince Chenyeol'u sandalyeye bağladılar ve uyanmasını beklediler. Ben daha fazla dayanamayıp bir kova suyu başından aşağı döktüm. Şaşkınca gözlerini açınca kovayı yere fırlattım ve silahımı şakaklarına dayayıp aynı onun gibi yaptım. Şaşkın gözlerle bana bakarken ben gülümsedim.
Chenyeol - Beni mi öldürürüceksin Yoora hah sen bana zarar bile veremezsin. Ailen de senin gibiydi. Sevdiği kişilerden kazık yediklerini anlasalarda durmadılar ve seni bizim üstümüze saldılar. Kai'nin sana aşık olması doğruydu ama benim seni kardeşim olarak sevip kollamam gerçek değildi. Sen tam bir aptaldın. Beni kardeşin yerine koydun ama yanıldın senden nefret ediyorum hemde iliklerime kadar.

Sinirlerime hakim olamayıp yüzüne ve karnına bir yumruk indirdim. Silahı alıp bacaklarına iki el ateş ettim tam başından vurucakken Mark kolumu tutup yukarı ateş etmemi sağladı. Kendime yeni yeni gelirken karşımda acı çeken Chenyeol'a baktım. Şerefsiz biri aileme laf edemez.
Mark - Konuşturmadan öldüremeyiz Yoora sakin ol.
Yoora - Ben kenarda beklicem telefonunu alabilir miyim?
Mark - GPS ten bizi bulabilirler o yüzden hepsini buraya gelirken ormanlık alana attık.
Yoora - Yuna ve diğerlerini merak ettim.
Mark - Halledicem onu ben hadi kardeşim sen geç otur.
Chenyeol - Bizim yerimize başka kardeş bulmuşsun Yoora. İşte sen bu kadar pisliksin. Kızın senin gibi bir üvey annesi olduğu için piş... AHHH
Mark - Kapa çeneni bok herif sana söz etmek düşmedi. Şimdi söyle Kai ve Woo jin'in amacı ne.
Chenyeol - Size bunu neden söylicekmişim. Her şekilde ölmicekmiyim.
Mark - Ah doğru her şekilde ölüceksin peki ya kız arkadaşın hım.

Telefonu açıp Chenyeol'a doğrulttu. Videoda kız bağırıyor ve ağlıyordu. Mark güzel koz bulmuştu.
Chenyeol - Tamam lanet olsun bırakın onu lütfen tamam söylicem bırakın.
Mark - Güzel, zaman kısıtlı Chenyeol. O yüzden elini çabuk tut. Tik tak tik tak.
Chenyeol - Kai, Yoora'nın onu öldürmesine izin vericekti fakat Woo Jin sinirlendi ve Kai'yi eve kapattı. Yarın Busan 'a geçicekler.
Yoora - Nasıl yani Kai bana teslim olucaktı bu çok saçma.
Chenyeol - Aptal mısın o sana aşık.
Mark - Saat kaçta?
Chenyeol - Öğleden sonra *** havalimanında olucakalar.
Mark - Tamamdır işimiz bitti senle.
Chenyeol - Yani şimdi ölüyorum demi. O zaman son sözümü söyliyim. Woo Jin seni öldürücek Yoora ve ben sen öldüğün zaman mezarımda huzurla yatıcam.
Yoora - CANIN CEHENNEME İT HERİF.

6 veya 7 el silah sıkmıştım acımadan vücuduna. O beni kandırmıştı. Kardeşliğimizi bir hiç uğruna bitirmişti. Gözümden birkaç damla yaş düştü. O da ölmüştü. Herkes tek tek bütün acımasız gerçekleri üstüme yıkıp gidiyordu. Hayat hiç adil değildi ama ben durmicaktım. Kai ve Woo Jin ile bulup ailemin intikamını alıcaktım.

Gözümün önüne gelen Chenyeol ve Kai ile olan anılarım benim hıçkırıklarımı devreye sokmuştu. Ağlıyor ve hıçkırıyordum. Adamlar Chenyeol'u dereye atmak için gitmişti. Depoda sadece ben, Mark ve birkaç koruma kalmıştı. Bacaklarımın beni daha fazla taşıyamayacağını anlayıp yere çöktüm. Sanki moloz yığının altında kalmıştım ve bilincim kapanıyordu. Üzerimdeki ağırlık ile gözlerimi kapattım ve derin bir uykuya daldım.

Havalanmam ile gözlerimi hafifçe açtım. Mark beni kucağında taşıyordu. Nereye gittiğimize bakınca eve geldiğimizi anladım. Mark uyandığımı görmüş gibi haraketi etmemem gerektiğini söylemişti.
Korumalar kapıyı çalıp arabaya geri döndüler. Kapıyı Jimin açmıştı gözleri kan çanağı olmuş saçı başı dağılmıştı. Mark'ın kucağından bir hışım beni aldı ve benimle birlikte yere oturdu. Bir annenin bebeğini şevkatla kucaklaması gibiydi. Yorgundum fakat enerjim vardıda. Kollarımı boynuna doladım ve kokusunu içime çektim. Bir kaç dakika yerde durduktan sonra Jimin beni kucağına alıp salona diğerlerinin yanına götürdü. Diğerlerinde Jimin'den farksız değildi. Hepsi çökmüştü
ve bunun benim suçum olması beni çok üzüyordu. Beni görünce hepsi ayakaldı ve bana sarıldılar. Neler olduğunu anlattıktan sonra herkesin en çok merak ettiği soruyu sormlaarını bekledim ki Jimin bu soruyu sormuştu.
Jimin - Sen Yuna 'nın annesi misin?
Yoora - Bakın Yuna benim gerçek kızım değil ama ben onu her zaman kızım gibi sevdim. O benim ölen arkadaşımın çocuğuydu. Ölen arkadaşım yani Hanna ölmeden önce Yuna' nın annesiz büyümesini istemediğini ve benim ona annesi gibi davranmamı istedi. Banada bu vasiyeti gerçekleştirmek düştü.

Herkes şaşkınlıkla beni dinliyordu. Koltukta uyuyan Yuna kıbırdandı ve yavaşça gözlerini açıp etrafına baktı. Beni görünce yüzünde gülücükler açmış bir şekilde kollarıma atladı.
Yuna - Anne geldin sözünü tuttun. Bir daha beni bırakma anne.
Yoora - Bir daha seni bırakmicam pamuk kızım.
Yuna - Anne bu abiler bana çok iyi baktılar. Ne kadar üzülselerde beni güldürmeye çalıştılar ama ben anladım onlarda çok üzgündüler ama beni mutlu etmeye çalıştılar.
Jimin - Sen ne kadar olgun bir kızsın Yuna.

Gülümseyip Jimin e baktım. O da bana bakıp yanağıma öpücük kondurdu. Yuna kıskanmış gibi hafif bir şekilde Jimin'i itti ve beni kendisi öptü. Herkes gülerken aslında ne kadar güçlü ve hemen toparlandığımızı gördüm. Biz çok güçlüydük ne olursa olsun.

Bu zamanları özlicektik belkide...

Acımasız PJM  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin