18.

1.7K 108 22
                                    

Jin abinin kahvaltıya çağırması ile bütün romantik ortamı bırakmış ve banyoya ilerlemiştim. Aynaya bakınca cidden iğrenç göründüğümü farkettim ama umursamayarak günlük işlerimi yapıp üstümü değiştirdim ve eve ilk geldiğimde dikkatimi çeken terasa yöneldim . Biraz kafa dağıtmak iyi gelebilirdi .

Masaya oturup kahvaltı yapmaya başladık. Jimin'in bakışlarını üstümde hissediyordum arada bende ona bakıp gülümsüyordum. Bi nevi sevgili olmuştuk sanırım. Kahvaltı bitince toplantı odasına geçtik ve plan kurmaya başladık. Sanırım uyuşturucu kaçakçısı bir mafyayı tuzağa düşürücektik. Bu akşama anlaşıp herkes dağıldı. Jungkook ve Tae konsolun başına geçmiş oyun oynuyor, Namjoon ve Jin telefondaki biri ile konuşuyor, Yoongi uyukluyor, Hoseok ise telefon iyi oyun oynuyordu. Sıkılınca Jimin'in elinden tutup odama çıkardım. Jimin ise sormayıp beni takip etti. Terasta keşfettiğim yeri kalkar kalkmaz düzenlemiştim ve çok şık ve rahat olmuştu.

Jimin şaşkınlıkla terasa baktı ve koltuklardan birine oturdu. Bende hemen yanına oturdum ve kollarımı beline bağladım. Vanilya kokusu burnuma buram buram gelirken mest olmuş bir şekilde gülümsüyordum.

Jimin - Burayı sen mi yaptın?
Yoora - Evet nasıl olmuş beğendin mi?
Jimin - Evet güzelim burası çok güzel ama senden daha güzel değil.
Yoora - hmm demek öyle

Kafamı hafif kaldırıp yüzüne baktım. Belanın içine düşmüşken bu adamı bulduğum için aşırı şanslı olmalıydım. İkimizde gözlerimizi birbirimizden ayırmıyorduk. Birbirimize bakarak ne kadar süre kaldık bilmiyorum ama Jungkook ve Tae bu romantik anın içine sıçmıştı.

Jungkook - Gençler sanırım bu fazla romantik o yüzden kusucam.
Tae - Yoora bence ben daha yakışıklıyım sen bana bak boşver Jimin'i.
Jin - Biri yakışıklı mı dedi.
Jungkook - Geldi dünya yakışıklısı.
Jin - Afferim küçük adam abine böyle demen beni çok mutlu etti.
Jungkook - Dünya nasıl bir yokluk içindeyse artık.
Jin - Hayin tavşan ben gidiyorum.
Namjoon - Burası çok güzel olmuş kim yaptı?
Yoora - Ben yaptım.
Tae - Yoora sen kalbimde bir çiçek gel beraber çay içek. AH Ne vuruyorsun ya kafam acıdı.
Yoongi - Yavşama hemen.
Hoseok - Çocuğa vura vura aptal ettiniz.
Jin - Tamam ben sizin bakıcınız olarak artık yemek yemenizi söylüyorum hadi aşağıya naş naş.

Hepsi aşağıya inerken Jin oppa bize yanaşıp parmağı ile ikimizi işaret etti.
Jin - Çok yakışıyorsunuz ve sevgili olduğunuzu biliyorum.
Jimin - Nerden biliyorsun ?
Jin - Ben bilirim.
Yoora - Evet anneler hep bilir.
Jin - O zaman anneniz size mis gibi yemekler yaptı. Akşam enerjik olmanız için yemeniz lazım hadi bakalım.

Jimin ile el ele tutuşup aşağıya indik. Herkes yemek yemeğe başlamıştı. El ele olan bizi görünce herkes şaşkınca bize baktı. Jin abi ortamı dağıtmak için bağırdı.
Jin - Mal mal bakmayın sevgili onlar. Hadi yemek yiyin ve güçlensin yavrularım.
Jungkook - Buda iyi anne rolünü benimsedi ha.
Tae - Ben mutluyum halimden valla.
Jin - Jungkook çok konuşma sana vurmalarına kızıyorum diye sana vurmayağım anlamına gelmez.

Jungkook teslim olmak istercesine ellerini kaldırdı ve yemek yemeğe devam etti.
Hoseok - Ben söylemeyi unuttum bunlardan kafa mı kalıyor. Tebrik ederim çocuklar.
Herkes - Tebrikler
Yoora - Teşekkür ederim çocuklar.
Jimin - Teşekkürler
Jungkook - Ulan jimin kaptın güzel kızı lan
Tae - He valla ben olsam kafasına poşet geçirirdim.
Namjoon - Zevzek zevzek konuşmayın. Yediyseniz kalkında ne yapıyorsanız yapın. Ha bide Tae senin bacağın iyi demi.
Tae - Koşabilirim yani iyi merak etme.
Namjoon - O zaman akşam saat 12 de herkes kapının önünde olsun.

Namjoon gidince Jin abiye yardım edip masayı kaldırdık. Sonra odama çıktım ve telefonumu elime alıp açmaya çalıştım. Şarjı olmadığından açılmayınca seslice iç çektim ve yataktan kalktım . Odamdan çıkıp Jimin'in odasına yöneldim.
Yoora - Jimin şarj aletin var mı?
Jimin - Masanın üstünde güzelim.
Yoora - Teşşekür ederim.

Hızla odadan çıktım telefonumu şarja takıp açtım. Gelen mesajlarla telefon ardı ardına titremişti. Mesajlar bölümüne girip bakmaya başladım . Dövüş kulubünden 20, Mark'tan ise 6 cevapsız arama ve 12 mesaj vardı. Arama kısmına girdim ve Mark'ı aradım. İlk çalışta açtı ve çok endişelendiğini söyledi. Ben olayı anlattım ve bir süre buluşamayacağımızı söyledim. O da anlayışla karşıladı. Görüşürüz diyip telefonu kapattım ve Jimin'in odasına yürüdüm. İçimdeki tatlı heğecan beni tedirgin etmişti . İkinci defa sevgilim olmuştu ve ben hala nasıl davranıcağımı bilmiyordum.

Telefonu ile uğraşan Jimin'in yattığı yere gidip onun gibi yattım ve ne yaptığına baktım. IU adındaki şarkıcının fotoğraflarına bakıyordu. Elinden bir hışım telefonu çektim ve IU nun yeni çıkardığı şarkıyı açtım. Jimin hala bön bön suratıma bakıyordu. Çok mu tatlı duruyor ne. Telefonu Jimin'in yanındaki komidine koydum ama bunu yaparken üstüne doğru eğilmiştim. Bana gülümserken yanağını defalarca öptüm çok tatlı duruyordu. Buna dayanmam biraz zordu. Bi anda ikimizde kahkahalar atamaya başladık.
Jimin - Yanaklarımı yedin.
Yoora - Bir tek ben yedikçe problem yok
Jimin - Tabikide güzelim.
Yoora - Ben çok sıkıldım Jungkook'un Ps sini bir süreliğine alalım mı?
Jimin - Güzel fikir hadi.

Birlikte salona inip Ps yi aldık ve 2 kişilik bir dövüş oyunu açtık. Skor 1-0 ilerlerken onunda beni öldürmesi ile barabere kaldık. Jungkook ve Tae'de bize katılınca 4 ümüz oyununa dalıp gittik.

Hava kararmış ve biz hala oyun oynuyorduk. Biraz hava almak istiyordum bacaklarım tutulmuştu. Dışarı çıktım ve biraz gökyüzünü izledim. Namjoon'un sesini duyunca olduğum yerden kalktım ve eve tekrar girdim. Yüzüme siyah bir maske geçirmiştim ve siyah şapka takmıştım. Kemerime silah, mermi ve bıçak takmış ve arabaya binmiştim. Arabada kimse konuşmadı ve sadece Namjoon'un dediği şeyleri dinledi.

Arabayı malikanenin biraz uzağına bıraktık ve bireysel dağılarak yürümeye başladık. Çok garip malikanenin etrafında hiç koruma yoktu. Evin arka girişini kontrol ettim fakat burada yoklardı. Doğru yere geldiğimize emin miyiz? Evin camına tırmandım ve sessizce eve girdim. Koridorun duvarlarına yaslanarak sessizce ilerleyip büyük kapıya vardım. Kapının açılması ile kolumun arkaya çevrilmesi an meselesi oldu. Adam koluma tekme atıp silahımı elimden düşürdü. Elime cebimdeki bıçağımı alıp adama savurdum ama bi anda etrafımı 10 kişi sardı. 3 kişi kollarımı tutup bıçağı elimden attı. Kafamı arkaya doğru hızlıca atıp adamın burnuna vurdum ama başarısız olmuştum. 4 adam birden beni ayaklarımdan ve kollarımdan tutmuş biri ise elindeki bezi burnuma yaklaştırıyordu. Ne kadar nefesimi tutmaya çalışsamda ciğerlerime dolan koku ile derin bir uyku bedenimi sarmıştı.

Uyandığımda üyelerin hepsi sandalyelere bağlanmış ve ağızları bantlıydı. Bulanık gözlerimi kırpıştırdım ve etrafıma baktım. Kapıdan yavaşça bizim olduğumuz odaya giren bedenle şaşkına uğradım.
Min Ho

Uzun zaman olmuştu can dostum Minho...

Acımasız PJM  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin