En çok kızdığı yanım çoraplarımın içini dışına çevrik şekilde giymemdi. Ha bir de ayakkabılarımı ters giymem. Öyle daha rahat ediyordum. Çok kızardı ama ben de her seferinde ” ben buyum ” derdim. O da susardı. Kızdığı başka şeyler de vardı. O bal’ın dolabın dışında bırakılması gerektiğini söylerdi, ben de ona inat buzdolabına koyardım. Hatta buzluk kısmına koyardım ki daha da sinir olsun. Sinir dedim sınır geldi aklıma. Bir gün çok fena kavga ettik ve evin içine sınır çizdik. Ama o anki sinirimizle büyük bir hata yaptık ve bunu uygulamaya başlayınca fark ettik. Sınır çizgi klozeti ortadan ikiye ayırıyordu. İkimiz de hata yaptığımızı düşünsek de inatla başımız dik ve doğru yaptığımızı düşünüyorduk. Ta ki ben tuvalete girene kadar. Tuvaletimi yapmak için kapıyı kapatınca birden içeri daldı ve ” çizgiyi ihlal edeceksin sen biliyorum, o yüzden burda durmam lazım, ben de görecem! ” dedi. Onun yanında daha önce hiç sıçmamıştım ve popomun tek yanıyla bunu nasıl yapacağımı bilmiyordum. Deneyip denememek arasında gidip geldim ve bunu yapamayacağımı düşündüm. Sinirlendim ve bağırdım. Bunun böyle olmayacağını ve eğer sınır çekeceksek bu sınırın evin kapısı olması gerektiğini söyledim. Hiçbir şey söylemeden odaya gitti. Elinde bir çanta ile geldi. Çantayı bana uzattı:
- O zaman siktir git!
Ben de gittim. Dediğini her ne kadar tam yapamasam da gitme eylemini gerçekleştirdim. Kapıyı vurdum ve çıktım. Sonra kapıyı ben niye kapatıyorum dedim ve kapıyı açtım, yoluma devam ettim. Birden bir müzik başladı. Duygusuz hissiz bir müzik. Nereden nasıl geldiğini hiç umursamadan ilerledim ve ilerliyordum. Yağmur başladı. Umurumda değil. Çantayı attım bir kenara koşmaya başladım. Arabalar çok hızlı geçiyordu yanımdan. Zamanı durdurdum ve birer birer geçmeye başladım. Her şey durmuş bir tek ben ilerliyordum. Deniz kenarına geldim ve durmuş zamanda denizin üstünde koşmaya başladım. Sahile paralel şekilde koştum koştum koştum. Kaç saat geçti bilemiyordum. Kolumdaki saat ilerliyordu ama ben bakmamıştım. Git gide hızlandım ilerledim koştukça koştum insanların surat ifadelerini gördüm durup durup tek tek hepsine baktım biri ağlıyor biri gülüyor birinin ne dediği belli değil yüzlerce mimik yüzlerce açık ağız zamanı açsam neler olacak diye düşünmeye başladım düşünmemle birden zaman tekrar başladı kontrolümden çıkmıştı artık bir anda kendimi yatakta buldum gözümün karşısında tavan duruyordu kalktım yataktan yatağa dönüp baktım ve orada uyuyordum hala kendimi dışarıdan görüyordum kapıda bakakalmıştım yatağa döndüm tuvalete gidip yüz yıkamak için sonra tekrar kapıya baktım orada da bir tane ben gördüm aklım ne zaman farklı bir şey düşünse yeni bir ben oluşuyordu ve evin içi yavaş yavaş ben dolmaya başladı. Gerçek ben in hangisi olduğunu anlamaya çalışıyordum. Her birini tek tek incelemeye çalıştıkça ben sayısı artıyordu. Evde adım atacak yer kalmamıştı. Saatler geçmişti. Tuvalete gidiyordum ama bir ben orada oturuyordu o yüzden yapamıyordum. Evde yapabileceğim şeylerin sonuna gelmiştim. Artık hareket etmemem gerektiğini anladım ve olduğum yerde durdum. Sadece düşünüyordum. Oluşturduğum bütün benleri üst üste oluşturursam yeni yer kaplamam diye düşündüm ve kendimi başarılı buldum. Gözlerimi kapattım ve yumdum. Asıl ben e dönmem için kendimi kastım. Olmadığına inandığım beyin gücü olayına inanmayı deneyerek asıl ben e geçebilmeyi denedim. Sonra gözlerimi açtım ve yataktaydım. Gözlerimin karşısında tavan duruyordu. Kalktım yataktan. Dönüp baktım yatakta birisi vardı. Önce ben sandım ama ben değildim. O ymuş. Kavga etmemize rağmen yanımda uyumuş. Yanına doğru gittim. Yüzünü görmek istedim. Ama önce bir tane öpeyim dedim. Arkasından geldim ve boynuna bir öpücük kondurdum. Dudağımda bulunan dokunma duyusu hücrelerimde daha önce hissetmediğim bir soğukluk hissettim. Hemen dönüp dolabın aynasında yüzüme baktım. Ama kendimi göremedim. Yüzüm ellerim kollarım hiçbir yerim yoktu. Direkt arkadaki duvarı görüyordum. Saate baktım. Saat ters yöne ilerliyordu. Gidip duvardan saati indirdim ve arkasından pili çıkarttım ve her şey durdu.