En çok onu özledim. O mu kim? O birisi değil zaten, "müzik dinlemek". Evet, en çok müzik dinlemeyi özledim. Artık dinleyemiyorum. Geçen denedim yine dinlemeyi, beceremedim. Artık yoksundum o yeteneğimden.
Geçen gün çıktım evden. Kapıyı çekerek çıktım evden, ama sesi alamadığım için kapının kapanıp kapanmadığını dönüp elimle kontrol ettim. Kapanmıştı. Sonra emin adımlarla binadan çıktım. Sokaklara attım kendimi. Kafamda şarkılar mırıldanıyordum. Biri bitiyor, diğerine başlıyordum. Ama hepsi çok kısık sesleydi. Eskiden daha yüksek sesle olurdu ama zaman geçtikçe seviyesi azalıyordu. Belki son zamanlarıydı artık.
Sokakları geçiyordum. Kalabalık caddelere çıktım. Hepsini bir bir geçiyor, meydanlara gidiyordum. El ele tutuşan çiftlere bakıp imreniyor, polisten tokat yiyen mendilci çocuğa bakıp acıyor, elektrik direğine çıkan ustaya bakıp tedirgin oluyor, inşaatta çalışan işçiye bakıp emeğine saygı duyuyor, en pahalı yerde fuzuli yere dünyanın parasını verenlere bakıp küfür ediyor, mağazaların camlarından yansıyan kendime bakıp üzülüyordum. Artık sadece bakabildiğim için her şeye var olan gücümle dikkat ediyordum. Bütün ayrıntılar gözümdeydi. İnsanların arasında yürürken gömlek düğmeleri, kravat bağlama şekilleri, tespih sallamaları, tükürme hevesleri, kaş kaldırmaları, yalan gülümsemeleri, birbirlerini kesmeleri, uçan yumruklar, gösterilen bıçak uçları, arabalardan çıkan egzoz dumanları, süpürgelerden kalkan tozlar, dükkanının önünü sulayan esnafın vitrini, camlarda saçını düzelten insanların bakışları, ayak kokuları, ter kokuları, görünen her şey ve duyulan her koku, hepsini fark ediyordum.
Yürürken bir antikacı gördüm. Camın önüne plak çalarlar koymuş adam. Çok hoşuma gitti hepsi. Ama sadece birini alabilecek param vardı. Girdim ve paramın yettiğini aldım. Adamla aramda güzel bir ilişki doğdu sanırım ki adam bir de plak hediye etti bana. Çok eski görünüyordu. Sonra hatırladım plağın özelliğini. Bu plak ilk plağın bir kopyasıydı.
Bu plakta "Mary'nin küçük bir kuzusu vardı" adlı şarkı vardı. Daha önce dinlemiştim o şarkıyı. Çok değişik bir histi ama özlemiştim o duyguyu. Tekrar dinlersem diye düşündüm ve beni çok heyecanlandırdı bu. Ama dinleyebilecek miydim?
Çıktım dükkandan ve hızlı adımlarla eve yürümeye başladım. Aklım o kadar plaktaydı ki hiçbir ayrıntı dikkatimi çekmiyordu. Umurumda da değildi açıkçası. Evin kapısını gördüm ve çok heyecanlandım. Heyecandan anahtarı hangi cebime koyduğumu şaşırdım ve iki saniyemi alacak işi yaklaşık on on iki saniyede yaptım. Titreyen ellerimle anahtarı deliğine zar zor sokabildim. Çevirdim kilidi ve kapıyı açtım. İçeri girdim. Kapıyı üstüne elimle ittim. Sonra kapının kapanıp kapanmadığını anlamak için döndüm ve baktım. Plak çaları salondaki sehpanın üstüne yerleştirdim. Prize bağladım. Titreyen ellerimle plağı kabından çıkarttım ve pikaba yerleştirdim.
Plak dönmeye başladı ve korkum gerçek oldu. Korktuğum başıma geldi. Duyamıyordum. Hem de bu kadar hevesliyken, bu olmamalıydı. Özür dilerim...