•19•

464 42 40
                                    

Odamı büyük bir merakla izleyen Mavi'ye baktım.

Sahi, bu anın hayalini ne kadar çok kurmuştum değil mi?

Şimdi gerçekleşmişti tüm hayaller.

"Odan bayağı büyükmüş." dediğinde onayladım onu.

"Evet. Ferah olsun istedim."

Alayla gülümsedi. "Ferah olsun istedin ve şarap kırmızısına boyadın öyle mi?"

Çocuk gibi omuzlarımı silktim. "En sevdiğim renkti, ne yapayım?"

"Peki madem. Hadi başlayalım."

İkimizin de üzerinde okul gömleği vardı ve bu halde boyayla uğraşamazdık. Sanırım ona bir tişört vermem gerekiyordu.

Dolabımın kapağını açıp içine bakındım. Kış aylarında olduğumuz için hep kazakla doluydu içi. Belki yazdan kalma bir şeyler vardır diyerek alt üst etmem sonucunda bir tane beyaz tişört bulmuştum. Ama bir tane daha lazımdı. Onun yanında üstüm çıplak bir şekilde boya yapamazdım sanırım. Kızdı sonuçta, utanabilir ya da rahatsız olabilirdi.

Beyaz tişörtü Mavi'ye uzattım. "Bunu banyoda giyebilirsin. Tam karşıdaki kapı."

Başını sallayarak tişörtü alıp odadan çıktığında ardından ben de çıktım. Kerem'de tişört vardır diye düşünüyordum. Çünkü o salak kışın kar yağarken bile tişört giyen biriydi. Tabi sonra ceremesini ben çekiyordum. Kerem'in dolabını açıp içini karıştırdım. Sonra bulduğum siyah tişörtle üzerimdeki okul gömleğini çıkardım ve tişörtü giydim. Artık Kerem'in siyah bir tişörtü yoktu.

Kendi odama girdiğimde Mavi'nin çoktan gelmiş, giyinmiş olduğunu gördüm.

"Eee, hadi başlayalım." Mavi'nin hevesli haline gülümseyerek başımı salladım. Odanın köşesindeki boya kutusunu ve kalın uçlu resim fırçalarını alarak duvarın önüne geldim.

"Yazacağın cümleler hazır mı?"

Başını iki yana salladı. "'Yazacağın' değil 'yazacağım'. Çünkü ben yazarsam duvarın mahvolacaktır. O yüzden sen yazacaksın." Telefonuyla birkaç saniye uğraşıp bana verdi. "Buradalar."

Fırçayı boyayaya bandırdıktan sonra ilk cümleyi duvarın sol tarafına yazmaya başladım. Cümle şöyleydi.

"That I'm no sweet dream, but I'm a hell of a night."

Yaklaşık beş dakikanın sonunda cümleyi duvara geçirmiştim.

"Senin için seçtim." dediğinde kafamın içinde cümleyi çeviriyordum.
En sonunda anlamını bulduğumda fısıldadım. "Ben tatlı bir rüya değilim ama bir cehennemin gecesiyim." Etkilenmiş gibi dudaklarımı aşağı doğru büzdüm. "Etkilendim. Güzelmiş."

İkinci cümleyi yazmak için baktım bu sefer telefona.

"You can't bribe the door on your way to the sky."

Ben diğer cümlenin altına bu cümleyi yazarken o yanımda konuşmakla meşguldü. "Bunu da seviyorum. 'Gökyüzüne giden kapıya rüşvet veremezsin.' İster zengin, ister fakir ol, herkesin eşit olduğunu hatırlatıyor bana. Tabi başkaları için aymı olmayabilir bu, bilemem."

"Bence de öyle." dedim cümlenin sonuna nokta koyarken. Mavi ise odanın içini turlamaya başlamıştı. Fazla rahattı sanki. En köşede, kitaplığın yan tarafında zorla gözüken gitara doğru ilerledi.

Yalan Aynası •yarıtexting•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin