(7 ay önce,Yonca)
"Bugün benim doğum günüm ama her doğum gibi boktan geçiyor." Tanımadığım adamın gözlerinin içine baktım.Yeşil gözlerinin ardında ki karanlık bir anlık parlayıp sönmüş gibiydi.Neler düşündüğünü bilmek zordu.
"Ah.. demek öyle.Peki neden gidip arkadaşlarınla kafayı çekmiyorsun?"
Neden ilk olarak arkadaşların var mı diye sormuyordu ki.Girdiğim ortamlarda mutlaka konuştuğum veya şakalaştığım bir insan olurdu.Onlar beni samimi olarak düşünürken ben onlarla yeni yaratmış olduğum kişiliklerimle konuşuyordum.Sahip olduğum tek bir insan vardı ve onunla olan ilişkim de dostluktan fazlasıydı.Ancak o da 6 ay boyunca annesini tedavisi için Londra' da idi.Evime 18 tane ayçiçeği göndermişti.Açıkçası onu özlüyordum yani Deniz'i.Tanımadığım adam yerinde kıpırdandı ve "Soruma cevap verecek misin?" Dalmış olduğumu fark ettim ve yerimde rahatsız olmuş bir şekilde kıvrandım."Affedersin dalmışım ama emin ol dışarıya çıkınca güvenebileceğim bir arkadaşa sahip değilim ya da şu an da burada bulunmuyor." dedim ve elimi enseme götürüp kaşıdım. Rahatsız olduğum zamanlar da böyle yapardım.Kadehini eline aldı ve "Açık konuşmam gerekirse seni çözemiyorum yani çok karmaşıksın tam seni çözdüm sanarken yaptığın bir hareket, söylediğin bir cümle beni yanıltıyor." Böyle düşünmesi kafamı karıştırmıştı.Ne söylemem gerektiğini kestiremiyordum.Bunu düşündüğümü anlamış gibi."Bir şey söylemek zorunda değilsin."dedi ve küçük ama anında kaybolan bir gülümse ile bana baktı.Garip biriydi.Ayağa kalktım ve yanına oturdum.Neden bilmiyorum ama beynim artık bedenimi kontrol etmek istemiyor gibiydi.Ayaklarıma bakarak "Bu kadar mantıklı biri olduğunu tahmin etmemiştim." Kendini yatakta geriye doğru attı ve kocaman samimi bir kahkaha attı."Bunu bir iltifat olarak mı almalıyım?" Kahkahası tüm odada yankılanınca gülüşüme hakim olamadım ve ben de geriye doğru yaslandım."Bilmem bence alabilirsin." ve gülümsedim.Uzun zaman sonra ilk defa samimi bir şekilde gülümsemiştim.Bir anda parmaklarını kaldırıp dudaklarımın üstüne koydu ben de gülüşümü sildim.Parmaklarıyla ileri ve geri hareketler yaparak dudaklarım ile oynuyordu."Gülüşünü silme." Bunu emir verir gibi söylemişti ama dediğini yaptım ve gülümsedim.Gülünce gerginleşen dudaklarımın üstünde daireler çizdi.Çok tuhaf hissediyordum.Dokunuşları hem hassas hem de çok tahrik ediciydi.Vücudumla tamamen ona doğru döndüm ve gülümsemeye devam ettim beni dokunuşlarından mahrum bırakmaması için.Bakışlarını dudaklarımdan gözlerime kaydırdı ve ezberlemeye çalışır gibi aceleyle parmaklarını kaşlarıma değdirdi.Göz hizasından başlayan kaşlarımdan başlayarak şakaklarıma doğru parmaklarıyla çizgiler çizdi.Yavaşça ona yaklaştım.Artık burunlarımız birbirlerine değiyordu.Bu ismini bile bilmediğim yabancıyı sanki yıllardır tanıyormuşum gibi geliyordu.Onu o kadar çok öpmek istiyordum ki, sanki dudaklarında beni öldürecek olan panzehir vardı ve ben de ölüme koşar adım yaklaşmışım gibi hissettiriyordu. "Neden bekliyorsun, öpsene" dedi yarım bir şekilde gülümseyerek.Ben de öyle yaptım.Öptüm.Önce beklemiyormuş gibi durakladı ama sonra dudaklarını öyle sert bir şekilde bastırdı ki karşılık vermek için ıssırmak zorunda kalmıştım.Hoşuna gitmiş olacak ki sırıtmıştı ama gözlerini içine baktığımda o karanlığın geri geldiğini görebiliyordum.Bu sefer onu daha nazik bir şekilde öptüm ama o bileklerimden tutarak onları başımın üstüne kaldırdı ve beni daha sert öptü. Sonra gözlerime baktı onay bekler gibi, ben ise onu daha sert öperek karşılık verdim ardından dudağını sertçe ıssırdım ve kanadığını hissetim. Ağzımın içinde ki demir tadı çok narin bir tattı ve kaybolmasını istemedim.Gözlerimin içine baktı.Dudaklarına baktım, kenarlarından akan kan çok hoş görünüyordu.Gözlerinin içinde hapsolmuş olan karanlık adeta parlıyordu.Yarım bir sırıtışla bana baktı ve ağzında ki kanı yaladı.Bana bakmayı sürdürdü ve "Fena değil." dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölümlü Denizanası
Teen FictionBu arzu seni hapsedecek ve sen çırpındıkça yosunlar seni sarmaya devam edecek ardından ölümcül ama ölümlü bir denizanası olacaksın...