402

23 6 0
                                    


(Rüzgar)

    Hastanenin o tanıdık,lanet kokusu bütünüyle burnuma hücum etmişti.Biliyordum birazdan burnum bu hijyenik kokuya alışacak ve o kadar da korkunç olmayacak.Umarım.Burası tamamen arındığım yerdi.Tamamen masum ve savunmasız bir çocuktum burada.Hastanede.Solgun ve florasan ışıklar ile donatılmış hastane koridorlarından ardı ardınca ilerledim.Yol bitmedi.Neden masumiyet ve özgürlüğe giden yol bu kadar uzun sürer?Neden saniyeler peşinizi bırakmaz ve onları harcamanıza izin vermezler?Neden Tanrım,cevap ulaşılmayacak uzaklıkta mı?

   402 numaraları hasta odası karşımda.Kapı kolu adeta yalvarıyor "Aç beni!" Gitmek için geç değil Rüzgar,kaç.Arkana bakma ve kaç.Elinde ki çiçekleri yere fırlat.Korkma rezil olmazsın.Bazen insanlar kaçar.

Ama hayır ben o "bazı insanlar" değilim.Asla olmayacağım.Terli ellerim ile kapı kolunu tuttum ve kapıyı açtım..Tuzlu gözyaşları gözlerimi yakmaya başladı.Ama olmaz ağlayamam onun yanında kendimi korkak ve üzgün olarak gösteremem onu da bu korkunun içine hapis edemem.Beni görünce onun da gözleri sulandı ancak onunkiler mutluluktandı.Gözlerinde ki o çocuksu neşeyi ve sevinci en sevdiğim romanı okur gibi okudum.Narin duman mavisi rengine sahip olan gözlerine baktım.Anneminkiler gibi.Elleri ile beni selamladı.O an sesini duyabilmek için yalvarabilirdim. Ama öyle olmadı.Yukarıda ki Tanrı beni görmezden geldi.Duyamadım.O işitmeyi çok istediğim sesi duyamadım.Elleri ile yattığı yatağın üstüne iki kere vurdu.Bu oturabilmem için bir davetiyeydi.Elimde ki zambakları hastane yatağının yanında ki küçük çekmecenin üstüne koydum.Yanına oturdum.İki kolunu da açıp bana sarıldı.Beklemedim.Sıkıca, canını yakmamaya çalışarak ona sarıldım.İşaret dili ile bana, "Hemşirelere çiçekleri vazoya koymalarını söyler misin?" diye sordu.Ben de ona işaret dile ile yanıt verdim,"Elbette."

    Boğazını kaplayan boyunluğa baktım.Acaba canı yanıyor muydu? Umuyorum ki cevap hayır olsun.Ona baktıkça canım yanıyordu.Tanrım bu ne kadar sürecek? Ellerimi kaldırdım ve işaret dili ile "Canın acıyor mu?" diye sordum.Ani refleks olarak kafasını hayır anlamında sallamak istedi ancak yüzüne refleksten daha ani bir şekilde acı oturdu.Acısını benden saklamak istedi ama yapamadı.Ardından gülümsemeye çalıştı.Bu daha çok canını yaktı.Benim için karada ki bir balık gibi çırpınıyordu.Ona şöyle söylemek istedim "Okyanus çok yakında,pes etme canın her zaman yanmayacak."demek istedim.Ama demedim.Yapamadım.Sorduğum soruyu hatırlamış olacak ki ellerini kaldırdı ve beden dilinde "Canım sen yanımdayken yanmıyor."dedi ardından gülümsemeye çalıştı.Ellerimi kaldırdım ve beden dilinde "İstediğim cevabın bu olmadığını biliyorsun." Yüzünde ki yarım gülümseme kayboldu.Yerine iğrenç tuzlu gözyaşları aldı.Mükemmel gözleri ıslaklıkla parladı.Tıpkı birer gezegen gibi.Ellerini kaldırdı "Evet canım yanıyor her gün, her saat ve her saniye.Duymak istediğin cevap bu muydu?" dedi.

     Böyle bir cevap istememiştim daha doğrusu beklememiştim.Küçük ama anlamı büyük bir "evet" yeterli olabilirdi.Canın yandığını biliyordum.Bunu bilmek benim de canımı yakıyordu hem de fazlasıyla.Ellerini kaldırdı "Seni üzmek istememiştim." dedi.Hızlıca cevap verebilmek için ellerimi kaldırdım "Biliyorum."dedim ve yanaklarını okşadım.Hak etmemişti.Böyle bir acıyı,üzüntüyü hak etmemişti.Hak eden tek kişi vardı.Ben.Hak eden kişi bendim.Ancak cezamı bu şekilde ödüyordum.Acı çekerek.Kelimeler ne kadar da basit.A-C-I.Üç harfli basit bir kelime.Ancak çok ağır.Hem de fazla.İsmine kıyasla fazla yoğun bir duygu.Tadımlık bir duygu değil.Hafifçe hissedemezsin ya da ondan kaçamazsın.Kaçmaya çalışırsın ama arkana baktığında o çoktan senin önüne geçmiş ve onu kucaklamanı bekliyordur.Ama sen kucaklamazsın çünkü o çok korkunç çünkü onun adı acı.

   Ayağa kalktım.Alnına küçük ama yoğun bir öpücük bıraktım.Gözlerine baktım.Bu gözlere bir kez daha bakabildiğim için teşekkür ettim.Gidecekken ellerimi tuttu.Yanağımı ona uzattım.Tüy kadar hafif bir öpücük bıraktı yanağıma.Gözlerime yaşların hücum etmesini engelledim.Ellerimiz ayrıldı.Kapıdan çıkarken son kez arkamı dönüp ona baktım.Ellerini kaldırdı,

"Seni seviyorum,ağabey."

"Seni seviyorum Alisa."

Ölümlü DenizanasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin