(Yonca)
Kahve.Kahvenin kokusu bile ayılmam için bir sebepti.Kahve dolu fincanımı aldım ve pencerenin kenarına oturdum.Soğuk.Çıplak bacaklarım,soğuk ve nemli cama dokunuyordu.Soğukluk hissi müthiş bir hazdı.Bedenimi adeta titretiyor ama sevindiriyordu.Kahve fincanımı daha sıkı kavradım.Dizlerimi kendime doğru çektim.Kahvemi kurumuş ve sıcaklığını yitirmiş olan dudaklarıma götürdüm.Ağzımın içindeki sıcaklık ve o narin ama aynı zamanda keskin olan tadın hazzı tarif edilemezdi.Damarıma karışan bir alkol gibiydi.Hem açıcı hem de uyku getirici.Bandajlı olan bileğime baktım.Hafiften kanamıştı.Beyaz bandaja bulaşan pıhtılaşmış kuru kana baktım.Kahve fincanımı kenara koydum.Parmaklarımı bandajın üstünde dolaştırdım.Eğer bir kaç saniye daha kaybetseydim olacakları düşündüm.Deniz'i şık bir takım elbise ile hayal ettim.Saçlarını tepeden toplamış ve ellerinde ayçiçekleri ile beni uğurluyor.Babam arkasında korumalar ile bana hazırlatmış olduğu pahalı mezar taşına bakıyor ve düşünüyor.Acaba neden üstünde kocaman harfler ile "BEN BURADAYDIM" yazıyor? Çünkü ben öyle istedim baba diyemiyorum.Tabutun içindeyim tıpkı istediğim gibi.Deniz herkesin önünde günlüğümü okuyor.Gözyaşlarına hakim olamıyor.Mükemmel ve pürüzsüz olan teninden tuzlu gözyaşları çenesinden aşağıya süzülüyor.Günlüğümün satırlarını okumaya devam ediyor.Herkes bir babama bir de mezar taşına bakıyor.Aman Tanrım yoksa kin mi tutmaya başladılar? Ne o yoksa babamın, o saygın iş adamının gerçek yüzünü şimdi mi görmeye başladınız.Ukalalar.Babam yavaş yavaş sinirleniyor.Cenazeyi terk etmeyi planlıyor ama eğer böyle yaparsa herkese berbat biri olduğunu kanıtlar ve onların saygısını tekrar parası ile satın alamaz(!) Aman ne yazık (!)
"Sabah sabah seni bu kadar düşündüren ve sinirli yapan şey de ne ?"
Deniz'in burada olduğunu fark etmemiştim.Belki olacakları önceden göremiyordum ama cenazemin böyle olacağını o an temin edebilirdim.Hatta emindim.Deniz'in bakışlarını üzerimde hissettim.Cevap bekliyordu.
"Düşünüyordum sadece."
"Düşündüğünü biliyorum.Ne düşünüyordun? Merak ettiğim şey bu"
Birkaç saniye daha bekleseydim olacakları ve cenazemi düşünüyordum demek fazla saçma olurdu.Dolayısıyla ben de gündemi getirdim.
"Balo.Baloyu düşünüyordum."
"Evet.. Düşünülmesi gereken bir konu."
Sadece kafamı onaylarcasına salladım.Balo..2 gün sonraydı.Balo aynı zaman da bir resim sergisi de olacaktı.Rüzgar'ın annesinin çizdiği portreler sergiye sunulacaktı ve açık arttırmada satılacaktı.Büyük bir davetti.Babamın iş arkadaşları ile karşılaşmak istemiyordum.Bu çok boktan olurdu.Deniz beni düşüncelerimin içinden kurtardı.
"Endişelisin öyle değil mi?"
Bana endişeli olup olmadığımı sormamıştı çünkü biliyordu.Öyleydim.Deniz'in bu özelliğini seviyordum saniyelerini aptal sorulara hedef olarak sunmazdı.Saniyeler.Saniyeler çok önemli detaylardır.Kimse umursamaz kimse saniyeleri anmaz çünkü insanlar detaylara takılmaz.Basit insanlar detaylara takılmaz.Benciller.
"Evet endişeliyim.Öyle olmam gerekiyor öyle değil mi?"
Açık konuştu.Hep böyle yapardı.
"Evet öyle olman gerekiyor."
Teselli beklemiyordum.Cevabı bilinen bir soru sormuştum ve kabullenmek için başkasından duyma gereği duymuştum.Evet, korkutucuydu ama gerçekleri bilmek ve onlarla yüzleşmek için gardını hazırlamak,seni istemediğin bir savaşa göndermek ama başarı ile gardını tutabilmek farklı bir onurdur.Sen hazırlıklısındır ancak düşman sen göründüğünde gardını alır.Ne yazık(!)
"Senin için bir kaç elbise seçtim."
Bu ciddiyetin arasında kahkahamı gizleyemedim ve gülmeye başladım.Kafama gelen yumuşak ama ayıltıcı darbe ile gülmem yarım kaldı.Deniz bana koltuğun üzerinde ki siyah ve üzerinde kırmızı bülbül olan minderi atmıştı.Gözlerini gözlerimden ayırmıyordu.Benim yapacağımın hamleyi bekliyordu.Ancak bu sefer ben onu şaşırttım ve gidip yanına oturdum.
"Hadi bana bulduğun elbiseleri göster.Umarım güzellerdir çünkü eğer fark ettiysen seni hala darp etmedim."
Hevesli bir çocuk gibi olduğu yerden kalktı ve odanın diğer köşesinde ki siyah yuvarlak masaya ilerledi.Üzerinden telefonunu aldı ve koltuğa atlayarak oturdu.Tanrım, tıpkı 6 yaşında ki bir çocuk gibiydi.Ama bu hallerini seviyordum.Kendine özgün ve sevecen.Ve bu hallerini tek gören kişi olmak tabi ki olayın en güzel kısmıydı.Telefonun şifresini girdi ve bir yerlere bastı.Bir albüm açıldı başlığı "BALO" 'idi.İçinde yaklaşık 40-45 elbise bulunan bir albümdü.Ve eğer itiraf etmem gerekirse elbiseler fena sayılmazdı.
İlk elbise mürdüm renginde ve topuklara kadar gelen bir boya sahipti.Fazla açık bir bel dekoltesi vardı.Ancak mükemmeldi.Bel kısmı fazla sıkı ancak belden aşağısı rahat olan, omuzlarda çok hoş duran askıları vardı.Çok güzel bir elbiseydi .Çok beğenmiştim.İkinci elbise,parliament mavisi ve üzerinde toile de jouy desenleri olan muhteşem bir elbiseydi.Slip elbise modeleydi.Çok seksi ama aynı zamanda çok zarifti.Ancak üçüncü elbise tamamen farklı bir şeydi.Ve diğer o mükemmel diye kafamda kurcalamış olduğum elbiseler bu elbisenin yanında hiç bir şeydi.Deniz etkilenmiş olduğumu ağzımın açık oluşundan anlamıştı bile.
"En çok bunu beğeneceğini biliyordum.Aslında en son göstermek istedim diğerlerini de gör diye çünkü bunu gördükten sonra diğerlerine bakmak istemeyeceğini biliyordum.Ancak bekleyemedim."
Diyerek ellerini masum bir suçlu gibi yukarıya kaldırdı.İyi ki en sona bırakmamıştı çünkü her ne kadar elbise giymekten hoşlanmasam da bu elbise içerisinde kendimi görmeyi çok istiyordum.Bu elbise içinde o baloya gitmeyi çok istiyordum.Amacım göz kamaştırmak ya da ilgi çekmek değildi fakat birazcık güzel olmaz bence kimseye batmazdı.
"Son kararım.Bu elbiseyi istiyorum."
"O halde biz de bunu alırız."
Diyerek göz kırptı.Bu ilgiyi ya da bu sevgiyi hak etmiyordum ve bu ilginin , bu sevginin bana verilmesi çok ağırdı.Bu ilgi ve sevgi karşısında ne yapmam gerekiyordu hiç bir fikrim yok.Ama bu yük gün geçtikçe ağırlaşıyor.Kollarımı açtım ve sadece Deniz' e sarıldım.O da şok olmuş olacak ki bir kaç saniye tepki vermedi ardından o da kollarını bana sardı.Bir süre sadece böyle oturduk.Sarılarak.Bir kaç saniye de olsa baloyu,elbiseleri,bileğimde ki yarayı,saniyeleri ve Rüzgar'ı unuttuk.Unutmayın saniyeler hızlı ama önemli detaylardır...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölümlü Denizanası
Teen FictionBu arzu seni hapsedecek ve sen çırpındıkça yosunlar seni sarmaya devam edecek ardından ölümcül ama ölümlü bir denizanası olacaksın...