Tuncay ve Bahar
Ankara'da soğuk ve kısa günler hızlı geçiyordu. Vize haftasından bir kaç gün sonra sınav sonuçları teker teker açıklanmaya başladı. Sonuçların olduğu her liste panoya asıldığında yüreğim ağzıma geliyordu. Her defasında dersi geçtiğimi görünce rahat bir nefes alıyordum. Son sınavda açıklandığı zaman koşarak Barın'ın bulunduğu güzel sanatlar fakültesine gittim. Ona güzel haberi telefonda değil yüz yüze vermek istiyordum. Barın'ın dersinin olduğu sınıfın önünde beklemeye başladım. Derslerinin bitmesine dakikalar kalmıştı. Bu arada ben de onu beklerken son yazdığım şiiri beyaz bir kağıda geçirdim.Kısa bir süre sonra resim öğrencileri ellerinde fırça ve boyaları ile sınıftan çıkmaya başladı. Barın sınıfın önünde onu beklediğimi görünce gülümseyerek yanıma geldi.
"Selam canım." diyerek yanağıma bir öpücük kondurdu. Onun bu ani hareketlerine artık alışmıştım. "Ne güzel bir sürpriz bu."
"Sınavların hepsini geçtim. Bu haberi vermek için geldim. Her şey için teşekkür ederim Barın. Ben hastanedeyken benim için ders notları tuttun. Sonra bana ders çalıştırdın."
"Rica ederim ama dersleri benim sayemde geçmedin. Zeki olduğun için geçtin." dedi. Kantine doğru yürümeye başladık.
"Sınavları geçtiğime göre bana sürprizini söyleyeceksin değil mi? Söz verdin unutma."
"Sen de bana yazdığın şiiri verecektin." diyerek anlaşmamızı hatırlattı. Çantamdan çıkardığım şiir yazılı olduğu beyaz kağıdı ona uzattım. Kantinde boş bir masa bulup oturduk.
"Aç mısın?" diye sordu Barın.
"Aç değilim."
"O zaman iki çay alıp geliyorum." diyerek sandalyesinde kalktı. O sırada gözüm kantinin köşesinde oturan Tuncay ile Natasha'ya takıldı. Tartışır gibi bir halleri vardı. Gerçi ne zaman onları görsem hep tartışıyor görünüyorlardı. İkisinin de anlaşamadığı ortadaydı. Tuncay onun güzelliğine kapılmıştı. Natasha ise Tuncay'ın sıcakkanlı, komik kişiliğine vurulmuştu. Oysa aşk için sadece bunlar yeterli değildi. Bir insanı sadece fiziksel güzelliği için severseniz ya güzelliği solduğunda ya da sizden daha güzelini bulduğunuzda aşkınız biterdi. Bir insanın güzel yanları yanında kusurlarını da sevmeniz gerekirdi.
Ben dikkatli bir şekilde onlara bakarken Barın elinde iki çay ile geldi. Karton bardaktaki çaylardan birini bana uzattı.
"Bir şeker atıyordun değil mi?"
"Evet. Teşekkürler." dedim. Gözlerim hala Tuncay'daydı. Birazdan öfke patlaması yaşayacak gibiydi. Yüzündeki damarlar iyice belirginleşmiş, gözleri kızarmıştı.
"Nereye bakıyorsun?" diye sordu Barın. Çayından bir yudum aldı.
"Sanırım Tuncay birazdan sinir krizi geçirecek." diyerek başımla onların oturdu masayı işaret ettim. Barın da kafasını onlara doğru çevirdi.
"Tuncay, Natasha ile takılmaya başladıktan sonra çok değişti. Bizden giderek uzaklaşmaya başladı. Bu durum hiç hoşuma gitmiyor." dedi aniden Barın. Normalde başkaları hayatından bahsetmekten hiç hoşlanmaz, konuyu direkt kapatırdı.
"O sarı cadı Tuncay'ın huyunu değiştirdi." diyerek Barın'a destek verdim. "Bu arada sevgili ile dedikodu yapmak çok keyifli bir aktiviteymiş."
Bu sözlerim üzerine Barın gülmeye başladı.
"Gerçekten haklısın."
"Sence bu konu hakkında bir şey yapma zamanımız gelmedi mi?" Tek kaşımı havaya kaldırıp gözlerimi Barın'a diktim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saklambaç [TAMAMLANDI]
RomanceAntep'te yaşayan Asya zorla evlendirileceği gün üniversite sınavını kazandığını öğrenir. Okumak için Ankara'ya kaçar ve tek başına büyük bir şehirde hayat mücadelesi vermeye başlar. Ailesinden saklanan Asya'nın hayatına Barın girer ve bu onun haya...