25. Bölüm: Final

289 16 2
                                    



5 yıl sonra

                                                                                                                                         5 yıl sonra

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Beşikte melek gibi uyuyan beyaz tenli, kısacık siyah saçları olan kız bebeğimize bakıyorduk. Mucize gibi bir şeydi. Artık televizyon izlemek yerine uyurken onu izlemek gibi bir hobimiz olmuştu. Pamuk gibi yumuşak beyaz ellerini işaret parmağım ile okşadım. Yüzünde belli belirsiz bir gülümse oluştu ve tekrar uykusuna geri döndü. Onu uyandırıp sevmek istiyordum ama annelik iç güdüm buna engel oldu. Barın da benden farksız bir durumda değildi. Mavi doğduktan sonra ikimizde ona görünmez bir bağ ile bağlanmıştık. O uyurken bile onu özlüyorduk.

"Ne zaman uyanacak?" diye sordu. Gözleri hala iki ay önce aramıza katılan küçük melekteydi.

"Karnı ne zaman acıkırsa o zaman uyanır."

O sırada kapı zili çaldı. Mavi beşiğinde huzursuzca kıpırdandı. Barın söylenerek kapıyı açmaya gitti. Ben de kızıma son kez bakıp odasından çıktım. Misafirimiz İstanbul'dan gelen yakın dostlarımız Bahar ile Tuncaydı. Ve tabii ki onların yakışıklı oğulları Poyraz. Tuncay kucağındaki Poyraz'ı yere indirdi. Önce Barın'a sonra bana sarıldı. Ardından ben sıkıca Bahar'a sarıldım.

Onları çok uzun zamandır görmüyordum. Okul bittikten sonra biz Ankara'da yaşamaya devam ederken onlar İstanbul'a taşınmıştı. Birbirlerini geç bulan iki aşık hemen evlenmişti. Şimdi ikisi de Bahar'ın babasının film şirketinde çalışıyordu. Bahar bu durumdan çok memnunken Tuncay için aynı şeyleri söylemek güçtü. Tuncay hala öğrencilik yıllarındaki gibi kendi filmini çekmek ve büyük bir yönetmen olarak sinema tarihine geçmek istiyordu. Evlendikten bir yıl sonra oğulları dünyaya gelmişti.

Tuncay muzip bir şekilde gülerek koltuğa oturdu.

"Eee nasılsın dünür?" diye Barın'a takılmaya başladı. Gerçekten bu adam hiç değişmeyecekti.

"Sana kaç kez bana dünür deme diyeceğim? Ben kızımı kimselere vermem. Evlenmeyecek o." Yüzünde sinirlendiğini belli eden bir ifade vardı. Tuncay'ın şakalarına alınıyordu. Mavi ile ilgili her konuda çok hassastı. Bazen bu baba kız aşkını kıskanmıyor değildim.

"Aşk olsun. Benim oğlumdan daha iyi damat mı bulacaksın? Babası gibi yakışıklı."

Bahar araya girdi.

"Annesi gibi zeki."

Barın'a dönerek gülümsedim.

"Eyvah! Bunlar bebek görmeye değil, kız istemeye gelmişler. Ne yapacağız?" Tuncay ve Bahar'ın şakasına katılmam Barın'ı daha sinirlendi. Bu oyunda tek kalmıştı.

"Bırakın dalgayı. Anlatın bakalım ne yapıyorsunuz?"

"Uzun zamandır bir film çekimi için Çanakkale'deydik. Çanakkale savaşını anlatan tarihi bir film. Çekimler bitti ve geçen hafta İstanbul'a döndük. Şimdi montaj kısmını hallediyorlar. Biz de film vizyona girmeden bu arayı fırsat bilip Ankara'ya geldik. Mavi doğunca gelememiştik işlerin yoğunluğu yüzünden. Onu görelim dedik. Sahi bebek nerede?" Bir solukta her şeyi özetledi Bahar.

Saklambaç [TAMAMLANDI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin