6. Bölüm: Karşılaşma

320 18 9
                                    

O geceden sonra hemen pansiyon değiştirmiştim ve yeni odamdan iki gündür çıkmıyordum. İki günü abur cubur yiyerek geçirmiştim. Bugün artık çıkmaya mecburdum. Çünkü okulum açılmıştı. Her şeyi geride bırakarak kendime çeki düzen verdim. Kot pantalon ve tişört giydikten sonra hafifçe makyaj yaptım.

Okula adım attıktan sonra heyecanım arttı. Şaşkın şaşkın sınıfımı aradım. Bulduğumda sınıf neredeyse tıklım tıklım doluydu. Ön sıraya oturdum. Yaşlı bir profesör içeri girdi. Önce kendini tanıttı. Almamız gereken kitapların ismini verdi. Ardından derse giriş yapıp konuları anlatmaya koyuldu. Liseye hiç benzemiyordu. Gün boyunca hocalar derse girip konusunu anlatıp çıktılar. Hızlı hızlı not tutmaktan parmaklarım ağrıyordu.

Öğlen yemeği için yemekhaneye gittim. Yemekler çok ucuzdu. Artık yemek sorunu okuldan yiyerek çözebilirdim. Yemek tabldotunu aldıktan sonra boş masa aramaya koyuldum. Yemekhaneyi tararken gözüme tanıdık bir yüz çarptı. O da beni fark edip tanımış olacak ki gülümsedi. Bu beni hastaneye götüren Barındı. Kafamı çevirip gördüğüm ilk boş masaya oturdum. Yemeğimi yerken bu da nerden çıktı diye düşündüm. Koca şehirde başka okul yokmuş gibi aynı okulda okuyorduk. Yanındaki arkadaşları ile samimi sohbetine bakılırsa ilk yılı değildi. Daldığım düşüncelerden bir ses ile ayıldım.

"Merhaba." diyerek Barın karşımdaki sandalyeye oturdu. Yemek tabldotunu
masaya koydu.

"Merhaba." dedim.

"Nasılsın?" diye sordu.

"İyiyim."

"Aslında sana bir özür borcum var. Hastane bahçesinde sana ters davrandım. Özür dilemek için geri döndüm ama yoktun."

"Önemli değil. Asıl ben özür dilerim. Beni hastaneye götürdün. Ama ben sana teşekkür edeceğime bağırdım."

"Önemi yok. İlk yılın mı?"

"Evet. Senin?"

"Ben üçüncü sınıfım, resim bölümü."

"Bende edebiyat okuyorum."dedim. Bir yandan yemeğimizi yerken bir yandan da sohbet ediyorduk.

"Nerelisin?"

"Gaziantep ya sen?"

"İstanbuldan geliyorum ama aslen Bursalıyım. Yurtta mı kalıyorsun?"
Sorularına devam ediyordu. Onu terslemek içimden gelmedi. Ona güvenebileceğimi hissettim.

"Şimdilik pansiyonda kalıyorum. Yurt bulamadım."

"Zor olmuyor mu? Netice de öğrencisin. Pansiyona para dayanmaz."

"İyi bir yurt bulunca yerleşeceğim." dedim.

O sırada yemekhanede kimsenin kalmadığını fark ettim. Saatime baktığımda ders vaktinin yaklaştığını gördüm.

"Kusura bakma dersim var. Sonra görüşürüz." diyerek yemekhaneden çıktım.

Akşam pansiyona döndüğümde cüzdanıma baktım. Çok az param kalmıştı. Yarın pansiyonda kalmam mümkün değildi. Bursun yatmasına daha çok vardı. Üstelik bir de ders kitapları çıkmıştı.

Ertesi gün pansiyondan ayrılıp okula gittim. Amfiye girdiğim de her yer dolmuştu. Boş yer ararken bir ses duydum.

"Buraya oturabilirsin."

Gülümseyerek kızın yanına oturdum.

"Teşekkür ederim. Ben Asya."

"Ben de Nuray." dedi ve gülümsedi. Çok tatlı bir kızdı. Sonunda bir arkadaş edineceğimi düşündüm. Osmanlıca dersinden çıktıktan sonra kafam yanmaya başlamıştı. Dersler tahmin ettiğimden zordu.

Saklambaç [TAMAMLANDI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin