İşte uğruna bütün hayatımı bıraktığım okul tüm görkemi ile karşımdaydı. Hayranlıkla kampüsten içeri girdim. Daha okullar açılmamıştı ama öğrenciler çimlerde oturmuş sohbet edip gülüyorlardı.
Öğrenci işleri yazan odaya girdiğimde bilgisayarın başında suratsız bir kadın vardı.
"İyi günler ben bu okulu kazandım kayıt yaptıracaktım."
Cevap vermedi. Başımı uzattım. Ekranda oyun sayfası açıktı.
Kafasını kaldırdı, oyun keyfini böldüğüm için ters ters baktı."Daha dün açıklandı sonuçlar. Bugün gelmişsin hemen. Buradan olmuyor artık kayıtlar. İnternette belirlenen tarihte okulun sitesinden yapacaksın."
"Tamam teşekkürler." diyerek çıktım.
Kantinin önünden çekerken acıktığımı fark ettim. Cüzdanımda 50 lira ve biraz bozuk para vardı. Keşke takı töreninden sonra kaçsaydım diye düşünmeden edemedim.
Bir simit ve çay alıp masaya oturdum. Karnımı doyurken bir yandan da etrafı inceliyordum. Kantinin duvarlarına asılmış siyasi posterler, sanatsal aktivitelerin listeleri vardı. Köşede bir masaya oturmuş olan kızlı erkekli bir grup genç hararetli bir tartışma içindeydi. Başka bir masada iki kız oturmuş, gülüyorlardı. Liseden çok farklıydı ve ben kesinlikle çok sevmiştim burayı.Okuldan çıktıktan sonra caddede dolaşmaya başladım. Bir çok yurt vardı. Hepsine tek tek bakmaya karar verdim. Cebimde para yoktu ama nasıl olsa bir işe girer çalışırdım. Tüm gün yurtlara baktım. Ücretlerini kesinlikle benim karşılayabilmem imkansızdı. En azından bugünlük yatacak yer bulmam şarttı.
Bulduğum ilk pansiyona girdim. Pek tekin bir yere benzemiyordu. İçeri girdiğimi gören orta yaşlı bir adam televizyonun sesini kısıp bana yöneldi.
"Buyrun?"
"Ben bir oda tutmak istiyorum." dedim.
"Kaç gece kalacaksınız?" diye sordu.
"Şimdilik bu gece kalacağım. Ne kadar ?"
"80 lira."
"En son ne kadar olur? Öğrenciyim de okula kayıt olmaya geldim."
Adam sanki böbreğini istiyormuşum gibi baktı.
"Bu şehirde herkes öğrenci. Her gelene indirim yaparsak biz ne kazanacağız?"Tekrar televizyona dönüp sesini açtı. Bu hareketinin anlamı belliydi.
Dışarı çıktıktan sonra 50 lira ile sadece sokakta kalacağımı anladım. Akşam olmak üzereydi. Yorgunluk ve açlık bastırmıştı. Kendimi ilk bulduğum banka atıp oturdum. Ne düşünüyordum ki beş parasız kaçarken? Artık eve dönmem imkansızdı. Gözlerimden yaşlar akmaya başladı, kendimi tutamıyordum. Parkın ortasında hüngür hüngür ağlamaya başladım. Gelen geçenin bakması umrumda değildi. Başım dönüyordu. Ayağa kalkmaya çalıştım. Ama bu durumu daha beter hale getirdi. Gözlerim karardı ve kendimi bıraktım.
Gözlerimi açtığım da bir hastaneydim. Başımda bir doktor ve yabancı bir genç vardı.
"Hastanın neyi olursunuz? Kız arkadaşınız mı?""Hayır tanımıyorum yolda bayılınca ambulansı aradım."
"Öyle mi? Aferin sana delikanlı. Artık yolda ölsen insanlar dönüp bakmıyor."
"Hastanın nesi var doktor bey?"
"Kan tahlillerine baktım. Gayet iyi. Fakat aç kalmış. Serum bitince toparlar sonra gidebilirsiniz."
"Tamam teşekkürler."
Gözlerimi tekrar kapattım. Duyduklarım karşında utanmıştım. Sesler kesilince yanımda kimsenin
kalmadığını düşünüp gözümü açtım. Tanımadığım genç karşımda bana bakıyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saklambaç [TAMAMLANDI]
RomanceAntep'te yaşayan Asya zorla evlendirileceği gün üniversite sınavını kazandığını öğrenir. Okumak için Ankara'ya kaçar ve tek başına büyük bir şehirde hayat mücadelesi vermeye başlar. Ailesinden saklanan Asya'nın hayatına Barın girer ve bu onun haya...